Haliçport ihalesine iptal davası açıldı

Haliçport ihalesine iptal davası açıldı

Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, geçen ay ihale edilen İstanbul Haliç Yat Limanı ve Kompleksi (Haliçport) ihalesinin yürütmesinin durdurularak iptal edilmesini istedi. Haliç tarihinin anlatıldığı, ihale yapılan alanın Endüstriyel Sit alanı olduğu ve İBB’ye 3. kişilere yapılmaması şartıyla devredildiğinin vurgulandığı başvuruda, "Kamu yararına ve hukuka açıkça aykırı" olduğu öne sürülen ihalenin iptali istendi.

Ali Dağlar'ın hurriyet.com.tr'de yer alan haberine göre, dava, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı aleyhine, İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nde açıldı. İstanbul Mimarlar Odası avukatı Can Atalay tarafından açılan davanın dilekçesinde, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından İstanbul Haliç Yat Limanı ve Kompleksi ile ilgili 13 Mayıs 2013 günü "Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun" kapsamında ihale edileceğinin duyurulduğu, ihalenin 24 Temmuz 2013 tarihinde açık artırma ile sonuçlandırıldığı belirtildi. Haliç tersanelerinin tarihi arka planı ve Sit niteliğine vurgu yapılan başvuruda özetle şöyle denildi:

 

'Kent belleğinin tutunduğu yer'

 

İstanbul’u, dünyadaki diğer kıyı kentlerinden ayıran en önemli şey, içinden geçen deniz ve ona açılan körfezin etrafında kentleşmesidir. İstanbul’da herşeyin başlangıcı, bu körfezde, Haliç’te yaşanmıştır. Haliç, kent belleğinin tutunduğu yerdir. Yüzyıllar boyunca bu coğrafyada yerleşen uygarlıklar, Haliç’in doğal yapısının gücünden yararlanmışlardır. Haliç, eşsiz bir korunaklı liman, güvenliği yüksek stratejik bir konum, gemiler için derinliği yeterli ve durgun bir su, Boğaz’a, Marmara Denizi’ne ve Akdeniz’e açılabilmek demektir. Haliç en eski dönemlerden beri gemi üretiminin ve ticaret limanının konumlandığı bir deniz üssü olarak işlevlendirilmiş, kültürel yapısında ve kent kimliğinde bu özellikler vurgulanmıştır. 1453 yılında İstanbul’un fethi sonrasında Fatih Sultan Mehmed tarafından bir kaç tersane gözü ile temeli atılan Tersane-i Âmire (ya da günümüzde kullanılan diğer adlarıyla Haliç veya İstanbul Tersaneleri), Haliç’in kuzey kıyısında Atatürk Köprüsü’nden Hasköy’e kadar uzanan 2 km’lik kıyı şeridinde ve toplam 51 hektarlık alanda konumlanmaktadır. Akdeniz’i askeri açıdan bir "Türk Gölü" haline getiren güçlü Osmanlı Donanması, Tersane-i Âmire’nin ürünü olup; tersane değişik zaman dilimlerindeki yenileme, geliştirme vb. değişim ve dönüşümlerle günümüze kadar ulaşmıştır.

 

'3. kişilere devredilemez şartı var'

 

Günümüzde Haliç, Camialtı ve Taşkızak Tersanaleri olmak üzere üçe ayrılan Haliç İstanbul Tersaneleri Beyoğlu ilçesi sınırları içindedir. Türkiye Gemi Sanayi AŞ’ye bağlı olan Haliç Tersanesi 2006’da tersane olarak işlevini sürdürmek koşulu ile İBB’ye devredilmiştir. Camialtı Tersanesi’nin kullanımı 6 yıldır TDİ’nin kullanımındadır, mülkiyeti Maliye Hazinesi’ne aittir. T.C Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı Taşkızak Tersanesi ise 2005’te, devredilmeyen Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Divanhane binasının restorasyonu, Beşiktaş’taki Deniz Müzesi’nin yenilenmesi ve DKK’nın çeşitli inşaat işlerinin yaptırılması karşılığında belediyeye devredildi. Protokolün devir şartlarından en önemlisi, takas yoluyla devredilen bölgenin "Mülkiyeti üçüncü taraflara devredilmemek, tarihsel dokunun bozulmaması ve sosyal amaçlı, toplumsal kullanıma yönelik tesislerin yapımı amacı ile kulanılması" idi.

 

'Tuzla'daki ölümler, Haliç'İn işlevsiz kalmasından'

 

Haliç Tersaneleri’nin endüstri siti olarak işlevini sürdürmesi kamu yararınadır. Şöyle ki; Haliç Tersaneleri Haliç’in 2 kilometrelik kıyı sürekliliğinde Osmanlı İmparatorluğu ve Cumhuriyetin ardı ardına yapımlarla gelişen gemicilik tarihi ve teknolojisinin yerinde izlenebildiği en önemli belgesi olmanın yanı sıra, halen gemi inşa ve bakımı konusunda da güncel teknik bilgiler vermektedir. Bugün Türkiye’nin endüstri arkeolojisi araştırılırken Avrupa’nın etki ve desteğinin yoğunluğunu görmek mümkündür. Buna karşılık tersanelerde özgün teknikler mevcuttur. Tersaneler sadece sözkonusu bölge için değil, bugüne ulaşabilen nadir endüstri sitlerinden biri olması özelliği ile İstanbul ve Türkiye için önemlidir. Haliç Tersaneleri "bir üretim modeli"dir. Tuzla Tersaneleri’ndeki ölümlü kazaların sayısının gittikçe artmasının Haliç Tersanelerinin işlevsizleştirilmesi ile yakından ilgili olduğu bilinmektedir.

 

'Kısa sürede yeniden ekonomiye kazandırılabilir'

 

Fazla yatırım gerektirmeden çok kısa sürede ekonomiye geri dönmesi mümkün ve gerekli olan tersanelerin, işlevsizleştirilerek Haliçport adı altında ihalesi yalnızca önemli bir potansiyel, istihdam imkanı ve maddi değerin değil, aynı zamanda dünyanın en az 6 asırdır hala üretimini sürdüren tek sanayi tesisinin, gemi yapım işlevini devam ettiren tek endüstriyel arkeolojik sitin yok edilmesi anlamına geleceğinden gelecek kuşaklara aktarmamız gereken tarihsel mirasın ve manevi değerin de heba edilmesi ile sonuçlanacak olan bu ihalenin iptaline karar verilmesi gerekmektedir.

 

'Koruma kurulu kararı şart'

 

24 Nisan 1996’da ise, Haliç, Camialtı ve Taşkızak Tersaneleri’ne ait toplam 31 yapı/yapı kalıntısı da ayrıca tescil edilmiştir; 2863 sayılı Kanun uyarınca yargılama konusu alanda yargılama konusu ihale kapsamında yapılacak yapılacak her türlü uygulama için ilgili koruma kurulunun karar vermesi gerektiği açıktır. Yargılama konusu alanın tümü ve içindeki yapılar ile ilgili hükümler öngören yargılama konusu işlem hem usulüne uygun olarak yürürlüğe girmiş Koruma Amaçlı Nazım ve Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı bulunmaması nedeni ile hem de 2863 Sayılı Kanunun 9 uncu maddesindeki düzenlemeye aykırı sonuçlar doğuracak olması nedeni ile açıkça hukuka aykırıdır.

 

'Yürütmesi durdurularak iptal edilsin'

 

Kent merkezlerindeki kısıtlı kamu kaynağı niteliğindeki kentsel araziler ile ilgili düzenlemelerin, koruma ve kullanıma ilişkin kararların imar planları ile tesis edilmesi gerektiği açıktır. Arazi kullanım kararları, trafik çözümlemesine ilişkin kararlar ya da yargılama konusu alan gibi alanlar için koruma ve kullanma esaslarını belirleyen kararlar olmaksızın mekan kullanımına ilişkin hangi usul ve esaslar ile ihaleye çıkılabildiğini hukuken anlamak, hukuka uygun olarak nitelemek olanaksızdır. Yargılama konusu alan ile ilgili usulüne uygun olarak yürürlüğe girmiş Koruma Amaçlı Nazım ve Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı bulunmamaktadır, bu koşullarda tesis edilmiş olan yargılama konusu işlem açıkça kamu yararına ve hukuka aykırıdır. Yargılama konusu karar hukuka aykırı ve idari işlemin uygulanması durumunda telafisi güç zararların doğacağı açık olduğundan öncelikli olarak yürütmenin durdurulmasına, 24.07.2013 tarihinde gerçekleştirilen açık arttırma ile sonuçlandırılan ihale işleminin iptaline karar verilmesini talep ederiz.

 

1.3 milyar dolarlık ihale

 

İhale, ilk aşaması 2 Temmuz 2013’te yapılan ilk değerlendirmenin ardından, 24 Temmuz 2013 tarihinde yapılan açık artırma ile sonuçlandırıldı. Cengiz İnşaat, Taca İnşaat ve Galeri Kristal adlı firmalardan oluşan ortak girişim grubu ile Sembol Uluslararası Yatırım, Ekopark Turizm ve Fine Otelcilik adlı firmalardan oluşan ortak girişim grubunun katıldıkları açık artırma sonucunda, ihaleyi 1 milyar 346 milyon dolar bedel öneren Sembol Uluslararası Yatırım, Ekopark Turizm ve Fine Otelcilik adlı firmalardan oluşan ortak girişim grubu kazandı. 4 yılı inşaat, 45 yılı işletme süresi olmak üzere 49 yıllığına Yap-İşlet-Devret modeliyle gerçekleştirilecek proje; her biri 70 yat kapasiteli iki yat limanı, her biri 400 oda kapasiteli 5 yıldızlı iki otel, dükkânlar, restoranlar, kongre ve kültür merkezleri, sinema ve eğlence tesisleri, 1000 kişilik cami ve otoparkını kapsıyor.