Tarihçi-yazar Halil Berktay, 1 Mayıs 1977'de Sular İdaresi binasında keskin nişancıların olmadığını söyledi. Berktay, "Sular İdaresi üzerinde keskin nişancı olması mümkün değil. Burası DİSK güvenlik görevlilerin en yoğun olduğu yerdi. Sular İdaresi’nin etrafı çepeçevre DİSK güvenlik görevlileriyle sarılmış durumdaydı. O durumda Sular İdaresi’nin üzerinde polis nasıl olur?" dedi.
Ertan Altan'ın Taraf gazetesinde "Ateşin açıldığı söylenen yerde DİSK'liler vardı" başlığıyla yayımlanan (4 Mayıs 2012) Halil Berktay söyleşisi şöyle:
Tarihçi-Yazar Halil Berktay, 1 Mayıs 1977’deki ölümlerin sol içi çatışmadan kaynaklandığı yönündeki sözlerine gelen tepkileri değerlendirdi. Solun, 35 yıldır bir yalana inandırıldığını söyleyen Berktay, keskin nişancılar bulunduğu iddia edilen Sular İdaresi’nin tamamen DİSK’in kontrolünde olduğunu belirterek, “Keskin nişancıların fark edilmemesi mümkün değildi” diyor.
1 Mayıs 1977 ile ilgili açıklamalarınızın ardından soldan duygusal tonu yüksek eleştiriler geliyor. Duygusal tepkileri neye bağlıyorsunuz?
Solun içinde bir yığın insan geçmişte yaşamaya devam ediyor. 1980’lerdeki yıkılışın ardından geçmişteki kimlik unsurlarına tutunmak hayati bir şey haline gelmiş. İşte 1 Mayıs 1977 böyle bir şey. Bunun dışında hiçbir şeyi kabullenmek istemiyorlar. Bu psikolojik bir durum. Bunun nereden kaynaklandığını anlıyorum ama bir tarihçi olarak doğrusunu ortaya koymak durumundayım.
Sizin açıklamalarınıza karşı Intercontinental Oteli ve Sular İdaresi’nden ateş eden keskin nişancıları gördüğünü iddia edenler ortaya çıktı.
Olgusal meselelerin tartışmasına, meydanda ve meydan dışında bulunan solun silahlılık düzeyiyle ilgili gözlemlerden başlamak isterim. Taraf ’ta bütün mitingin tek panoramik görüntü çekimini yapmış olan İshak Işıtan’ın açıklamaları yer aldı. “Gerilim had safhadaydı” diyor. 20 bin İGD’linin silahlı olduğunu öne sürüyor. Hazırlıkların sürdüğü kürsünün önünde iki gencin alenen silah değiş tokuşu yaptığını anlatıyor. Taraf ’ta dönemin Dev-Genç lideri Bülent Uluer de benim bütün anlatımımı doğruluyor. DİSK’in barikatına doğru Saraçhane yönünden gelen Maocular tarafından ateş açıldı. Sonra bizim aramızdaki arkadaşlar da ateş açtı, durduramadık diyor. Daha ne olsun?
1 Mayıs 1977 ile ilgili tartışmalar Intercontinental ve Sular İdaresi’nde olduğu varsayılan keskin nişancılar üzerinde yoğunlaşıyor
Böyle bir şey olmadığı için, gördük derken, gördüklerine inanarak görmedikleri bir şeyi anlattıkları kanısındayım. Otel ve Sular İdaresi’nden ateş edildiğini gösteren bir tane fotoğraf yok. 1960’larda ve 70’lerde ülkücülerin, polislerin üniversitelere ateş açıp öğrenci öldürdüğünü gösteren fotoğraflar vardır. Fakat 500 bin kişilik mitingde, o kadar basın mensubu varken ne oteldeki ne de Sular İdaresi’nden uzun namlulu silahlarla ateş edildiğini gösteren tek bir fotoğraf yok. Tek fotoğraf, çok sonradan Sular İdaresi üzerine çıktıklarını Ahmet İsvan’ın da kabul ettiği, silahlarını aşağıya doğru tutmuş iki polisin fotoğrafı. O görüntüyü çeken İshak Işıtan, “Yalan söyleyemem ateş ettiklerini görmedim diyor. Çarşamba gecesi geç saatte Beyaz TV ’de Nagehan Alçı’nın programına telefonla bağlanan Metin Göktürk, olayların başında bizzat seyirci olarak Sular İdaresi’nin üzerinde olduğunu ve oradan hiçbir şekilde ateş açılmadığını; polislerin oraya çok sonradan çıktığını tane tane anlattı. Bana “öfkeli” olduğunu söyleyen Ömer Laçiner de bu tanıklığa hiçbir şey diyemedi.
Peki, panik başlamadan önce, silah seslerinin geldiği taraftaki Sular İdaresi’nin etrafında kimler vardı?
O sırada Sular İdaresi üzerinde keskin nişancı olması mümkün değil. Burası DİSK güvenlik görevlilerin en yoğun olduğu yerdi. Sular İdaresi’nin etrafı çepeçevre DİSK güvenlik görevlileriyle sarılmış durumdaydı. O durumda Sular İdaresi’nin üzerinde polis nasıl olur? Oraya keskin nişancılar yerleşecek ve binlerce DİSK güvenlik görevlisi bunu fark etmeyecek. Bu mümkün değil. Orada birileri vardı ama polis değildi. Belki DİSK görevlileriydi, belki Metin Göktürk gibi seyircilerdi. Bunların içinde ajan olmuş olamaz mı? Bu soruyu başından beri soruyorum. Ama bunlar dışarıdan resmî polis değillerdi. Ben hiç provokasyon olmadı demiyorum. Ama olduysa da sol gruplar içindeki ajanlar vasıtasıyla oldu. Sol gruplar provokasyona çok yatkın olduğu için oldu. İlk demecimde dedim ki, otelden veya Sular İdaresi’nden keskin nişancılar ateş açsalardı yüzlerce ölü, binlerce yaralı olurdu. Buna karşı birileri “amaç hedef gözetmek değildi panik yaratmaktı” demeye başladılar. O zaman bir keskin nişancıya ne ihtiyaç var? Neden keskin nişancı diyorsun? Intercontinental Oteli ve Sular İdaresi’nin tepesine ne ihtiyaç var? Bunlar birbiriyle tamamen çelişen, düşünülmeden birbirlerine monte edilmiş söylemler. İshak Işıtan mitingin filmini hazırlarken, sol gruplardan ellerinde silah olan kişileri görüntülerden çıkardığını söylüyor. Bırakalım oteldeki hayali silahları da bu gerçekliğe bakalım.