15 Temmuz'da darbeci Tuğgeneral Semih Terzi’yi öldürerek darbe girişiminin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir’in şehit edilmesiyle ilgili 18 darbeci askerin yargılanmasına devam edildi. Halisdemir'e ateş eden ve olaylar sırasında binbaşı olan Fatih Şahin, "Dur ihtarı olmadı. Aniden ateş açıldığı için karşılık vermek zorunda kaldık. Nefsi müdafaa hakkımı kullandım. Söz konusu kişiyi vurup vurmadığımı bilmiyorum" dedi. Şahin "Bana personelimden kimse hain demiyor. Hain diyen yüzüme söylesin" deyince, Halisdemir'e ateş eden 2. asker olduğu belirtilen Mihrali Atmaca "Ben diyorum" diye çıkıştı. Şahin, Mihrali Atmaca’nın iddianameye giren savcılık ifadesindeki, "Ne yapıyorsun, etkisiz hale getir" diye bir emir vermediğini savundu.
Öte yandan Şahin, alarm emri aldığı 21.30'dan itibaren uçağın kalktığı saat 24.00'e kadar Zekai Aksakallı'nın neden kendilerini arayıp Semih Terzi'nin durdurulmasını istemediğinin sorgulanması gerektiğini ileri sürdü.
Hürriyet'te yer alan habere göre, Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, o dönem tabur komutanı olan Binbaşı Fatih Şahin, Astsubay Kıdemli Çavuş Cemal Güleç, Astsubay Kıdemli Çavuş Cihat İbrahim Yörük ve Piyade Üst Çavuş Erhan Almaz ifade verdi.
Fatih Şahin ifadesinde, Diyarbakır’da saat 21.30 sıralarında Tuğgeneral Semih Terzi tarafından alarm emri verilince Ankara’ya hareket ettiklerini belirterek, "Benim taburum Diyarbakır kırsalına operasyon hazırlığında olduğu için alarm sırasında hazır bir şekilde bekliyorduk. Semih Terzi 24 personelle uçağa binme emrini verdi. Uçakta Semih Terzi bana, ’TSK yönetime el koymuş, hazır olmalıyız, müdahale yapanlar bize de müdahale edebilirler’ diye bilgi verdi. Bu saatten sonra müdahale yapanlara karşı bir göreve gideceğimizi düşünmeye başladım" dedi.
Diğer ifade verenlerin aksine binmeden önce uçağın Ankara’ya gittiğini bilmediğini ve personeline bu yönde bir bilgi vermediğini iddia eden Fatih Şahin, Semih Terzi’nin uçaktan inince bir helikopterin hazır olacağını ve sırt çantalarını beklemeden bir timin kendisiyle gelmesini emrettiğini ifade etti.
Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu'nun "Uçağa bindiniz Ankara'ya gidiyorsunuz, Suriye işi bitmemiş miydi zaten?" sorusu üzerine Şahin, Ankara'ya gittiklerini o ana kadar anlamadığını ileri sürdü. Başkan Ademoğlu'nun diğer sanıkların hepsinin ifadelerinde Ankara'ya gidileceğinin konuşulduğunu söylediğini belirtmesine karşılık Şahin, hiçbir yerde personeline Ankara'ya gidileceğini söylemediğini savundu.
Bunun üzerine söz isteyen sanık Mihrali Atmaca, saat 21.30'da tabur komutanı tarafından operasyon hazırlığı yapılmasının, önce Ankara'ya uğrayıp ardından bölgeye intikal edileceğinin söylendiğini duyduğunu söyledi.
Daha sonra ifadesine devam eden Şahin, Terzi'nin uçaktan indikten sonra bir helikopterin hazır olacağını 14 personelin çantasız şekilde kendisiyle geleceğini söylediğini, kendisinin de yüzbaşı Ahmet Kemal'den sırt çantaları ve malzemelerle arkalarından gelmesini istediğini anlattı.
Şahin'in, bindikleri helikopter havalandığında ikinci helikopterden haberi olmadığını söylemesi üzerine Mahkeme Başkanı Ademoğlu, "İkinci helikopterden haberinin olmadığını söylüyorsun ama Ahmet Kemal'e 'gel' diyorsun." dedi. Şahin ise helikopterle geleceklerini tahmin ettiğini belirtti.
Havaalanında ikinci helikopteri de görmediğini belirten Şahin Özel Kuvvetler Komutanlığına girdiklerinde yaşananları şöyle anlattı:
"Semih Terzi bizden önce indi ve hızla hareket etti. Terzi’yi karşılayanlar arasında Ümit Bak da vardı. Ben helikopterden son indiğim için grubun sol arka yanındaydım. Binaya yaklaşırken silah sesi duydum, bizimle hareket eden birinin ’ah’ diyerek yere düştüğünü gördüm. Sonradan bunun Semih Terzi olduğunu anladım. Kendi personelim sağ tarafa doğru ateş etmeye başladı. Sağ taraftan üzerimize doğru ateş ediliyordu. ’Dur’ ihtarı olmadan ateş açıldı. Kendi ve personelimim can güvenliğini düşünerek refleks bir şekilde ateş açtım. Olay çok seri şekilde, ansızın gelişti" dedi.
Kanunlara uygun olarak nefsi müdafaa hakkını kullanarak ateş ettiğini savunan Şahin, bir anda ateş edilince refleks olarak ateş ettiklerini kaydetti. Şahin, "Keşke bize 'dur' uyarısı yapılsaydı. Biz de içinde bulunduğumuz olayın farkına varabilseydik. Keşke baskın şeklinde ateş edilmeseydi ve silah arkadaşımızı vurmamış olsaydık. Semih Terzi'nin de Ömer Halisdemir'in de vurulmasını istemezdim" dedi.
Daha sonra Semih Terzi’nin çıkarıldığı ikinci kata çıktığını söyleyen Şahin, Ömer Halisdemir’in tabur önüne getirildiğini ve üsteğmen Mihrali Atmaca tarafından öldürdüğünü sonradan öğrendiğini iddia etti. Şahin, Mihrali Atmaca’nın iddianameye giren savcılık ifadesinde, "Ne yapıyorsun, etkisiz hale getir" diye bir emir vermediğini de iddia etti.
Duruşma savcısının "Ömer Halisdemir’e 11 el ateş ettiniz mi" sorusuna Şahin, "Ömer Halisdemir’e ateş ettiğimi bilmiyorum. Onun bize ateş ettiğini de görmedim. Sağ taraftan bize ateş açılıyordu. Ben ve personelim o yöne ateş açtık. Bu meşru müdafaaydı" dedi.
Şahin’in avukatı da söz alarak, dosyada Ömer Halisdemir’in ölümüne neden olan kurşun konusunda bir adli tıp raporu bulunmadığını belirterek, bu konuda detaylı bir rapor hazırlanmasını isteyeceklerini belirtti.
Şahin, Mihrali Atmaca'nın olay sonrası yaralanan Ömer Halisdemir'i vurduğunu sonradan öğrendiğini iddia etti. Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu, Diyarbakır'dan havaalanına giderken otobüste Başbakan Binali Yıldırım'ın açıklamasını duyup duymadığını sordu. Şahin, Başbakan Yıldırım'ın açıklamalarını duymadığını öne sürdü. Ademoğlu'nun, "Otobüste bulunan bütün askerler açıklamayı duyarken sen nasıl duymadın" diye sorması üzerine Şahin, duymadığını yineledi. Şahin, Semih Terzi'nin uçakta kendisine söylediği "TSK yönetime el koydu" bilgisini personeli ile neden paylaşmadığı sorulması üzerine "Personelimin zarar göreceğini düşündüm. Zarar görmemeleri için bunu paylaşmadım" dedi.
Şahin, alarm emri aldığı 21.30'dan itibaren uçağın kalktığı saat 24.00'e kadar Zekai Aksakallı'nın neden kendilerini arayıp Semih Terzi'nin durdurulmasını istemediğinin sorgulanması gerektiğini ileri sürdü.
Kendisi için Zekai Aksakallı ve kendileriyle birlikte Ankara’ya gelen ancak Özel Kuvvetler Komutanlığına gelmeyerek Etimesgut’taki havaalanında kalan Yüzbaşı Ahmet Kemal Yılmaz’ın hain dediğini anlatan Şahin’in, "Benim personelimden hiç kimse benim için hain demiyor. Bana hain diyenler gelip yüzüme söylesin" sözleri üzerine, tutuklu sanıklardan üsteğmen Mihrali Atmaca, el kaldırarak, "Ben diyorum" diye çıkıştı.
Atmaca, Şahin’in uçağın Ankara’ya geleceğini bilmediği yönündeki ifadesinin de gerçeği yansıtmadığını söyledi.
Söz isteyen Mihrali Atmaca ise bir şeyi bilmeden karalamaya girişmenin, bu yapılanmanın hareket tarzı olduğunu belirterek, "Zekai Paşa'nın bizim geldiğimizden haberi yoktu, 'ondan habersiz kuş uçmaz' deniyor. Haberi olsa darbe olmazdı. Ben yalan söylüyorum, Ahmet Kemal Yılmaz yüzbaşı yalan söylüyor, herkes yalan söylüyor. Bu insanları karalamak bu kadar kolay. 'Ömer Halisdemir'i vurdu' diye en çok adı çıkan benim, adalete güveniyorum. Bir emri alıp icra etmek, ölüm emrini vermek çok daha zor bir olay. Bu emri vereni karalamak da benim kalbimi kırdı" diye konuştu.
İddianamede, Halisdemir'in darbeci sanıklar Fatih Şahin ile Mihrali Atmaca tarafından vurularak şehit edildiği belirtilmişti. İddianamede sanıkların bir bölümünün taraf değiştirdiğine de yer verilmiş, bu kişilerden Mihrali Atmaca, Ahmet Muhammed Demirci ve İsmail Çınar'ın, Albay Ümit Bak'ı teslim almaya çalıştığı, bu sırada çıkan silahlı çatışmada Bak'ın teslim alınmasına engel olmak isteyen emir subayı Nedim Şahin'in vurularak etkisiz hale getirildiği ifade ediliyor. Davada 18 sanıktan 17'si hakkında "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ile TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" ve "nitelikli kasten öldürme" suçlarından dörder kez, sanık Mihrali Atmaca hakkında da 5 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. Ayrıca, bütün sanıklar hakkında "silahlı terör örgütü üyeliğinden" 7,5 yıldan on beşer yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.