Halkevleri: 'Taksim Dayanışması’nın adayı' diye bir ihtimal yok

Halkevleri: 'Taksim Dayanışması’nın adayı' diye bir ihtimal yok
Yerel seçimlerde Beyoğlu Belediyesi için, Gezi Direnişi'ne katılan kitlenin oy vereceği ortak bir aday tartışmalarına, Halkevleri, "AKP'yi geriletmek için" Taksim Dayanışması içinde ortak aday çıkarılamayacağını öne sürerek, bunu iki nedene bağladı: "Taksim Dayanışması oy çokluğuyla karar alan bir yapı değil" ve "AKP'nin 10 yılı aşkın zamandır yürüttüğü neoliberal, gerici, işbirlikçi politikalarına karşı ayaklanan milyonların mücadelesinin ortak zemini, AKP’nin 'Buyrun sandıkta hesaplaşalım' dediği bir ortamda kendisini seçimlerle sınırlandıramaz."
Halkevleri Genel Sekreteri Nuri Günay'ın yazısı şöyle:
 

AKP, kaybettiği meşruiyeti sandıkta geri kazanmak istiyor

 
Ülkemiz Mart ayında ilki gerçekleştirilecek olan üçlü bir seçim sürecine girmiş bulunuyor. AKP iktidarı meşruiyetini yerle bir eden Haziran İsyanı’nın korkusu, Suriye ve tüm Ortadoğu’da iflas etmiş işbirlikçi politikalarının ortaya çıkmaya başlayan sonuçları, Kürt sorununda “çözüm sürecinin” tıkanması ve iktidar içi kavgalarla seçim sürecine giriyor. Siyasette kartların yeniden karıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Ve iktidar başta sokak olmak üzere kaybettiği her alandaki meşruiyetini tekrar sandıkta geri kazanmak istiyor, dostuna düşmanına “Gelin sandıkta hesaplaşalım” diyor.
Ülkemiz toplumsal muhalefetinin her bir bileşeni büyük Haziran isyanının arkasından gelen seçim sürecinde mücadelenin en etkili yol ve yöntemini bulmaya çalışıyor. Elbette bu mücadelede birçok taktik fark olacaktır. Ancak solun en geniş bileşeninin ortak tutum ve davranış içinde olması, bu konuda çaba gösterilmesi önemli bir toplumsal muhalefet görevidir. Bu açıdan bakıldığında son günlerde basına da yansıdığı gibi İstanbul’da Beyoğlu’na ilişkin yürütülen ortak aday çalışmalarına dair birkaç noktanın altını kalın çizgilerle çizmekte yarar var.
 

Mücadele seçimle sınırlandırılamaz

 
Basında yer aldığı gibi, Beyoğlu ilçesine dair bir süredir (eksikleriyle birlikte) solun büyük çoğunluğunun dahil olduğu, bizim de yer aldığımız bir düzlemde ortak aday tartışmaları yapılıyor. Ancak bu tartışmalar bazı basın organlarında bahsedildiği gibi Taksim Dayanışması çatısı altında yürütülen tartışmalar değildir. “Taksim Dayanışması’nın adayı” gibi haberler doğru değildir.
Bilindiği gibi Gezi Parkı’yla başlayan ve milyonlarca insanın içerisinde doğrudan eylemiyle yer aldığı Haziran süreci bir sandık hareketi değil, tam tersine bir yanıyla da temsili demokrasiye olan esaslı bir itirazdır. İçinde yüzlerce örgütün, forumların yer aldığı Dayanışma uzun süren ısrarlı mücadelesinin sonucunda patlak veren ve kendisini aşan büyük halk isyanının ortak değeridir. Dayanışma, hareketin taleplerinin toplumsallaştırılması, iktidar karşısında bu taleplerin savunulması noktasında eksikleriyle birlikte önemli görevler üstlenmiştir. Bu açıdan bakıldığında Taksim Dayanışması İstanbul merkezli bir yapı gibi görünse de tüm Türkiye’nin sesine kulak verdiği bir birlikteliktir. Diğer yandan Taksim Dayanışması’nın ve Haziran isyanının neyi başarıp başaramadığı ayrı bir tartışma konusu olmakla beraber, harekete dair yapılabilecek en net tespit sokakta yenilmediğidir. İktidarın 10 yılı aşkın zamandır yürüttüğü neoliberal, gerici, işbirlikçi politikalarına karşı ayaklanan milyonların mücadelesinin ortak zemini, AKP’nin “Buyrun sandıkta hesaplaşalım” dediği bir ortamda kendisini seçimlerle sınırlandıramaz.
Bu nedenle ülkemiz toplumsal muhalefetinin bütününü kapsayan Taksim Dayanışması’nın İstanbul’un Beyoğlu ilçesinden aday çıkarması söz konusu olamaz. Taksim Dayanışması’nın adayının herhangi bir ilçeden çıkması da olanaksızdır; çünkü Dayanışma bileşenleri İstanbul’un dört bir tarafında mücadele eden örgüt, forum ve kişilerdir. Haziran İsyanı’nı, Gezi Parkı’nda günler süren deneyimimizi ve sonrasını düşündüğümüzde Taksim Dayanışması’nın işleyişinin böyle bir aday çıkartmaya uygun olmadığı görülecektir. Dayanışma’da oy çokluğuyla karar alınmamaktadır. Bunun doğruluğu ya da yanlışlığı bir tarafa olası bir Taksim Dayanışması adayı “olsun-olmasın” tartışmasında bazı bileşenlerin “Olmasın” demesi durumunda Dayanışma’nın aday çıkarma ihtimali ortadan kalkmaktadır. Kısacası sıralanan ve artıralabilecek nedenlerden kaynaklı bizce Taksim Dayanışması’nın adayı diye bir ihtimal yoktur. Esasında Dayanışma bileşenleri arasında seçimlere ilişkin tavır konusunda farklı düşünenler olduğu gibi Dayanışma’nın adayı olsun diye ısrarı olan da yoktur.
 

AKP’yi geriletme esasına göre seçim taktikleri üretilmelidir

 
Bize göre “Haziran İsyanı sürecinde ortaya çıkan sokak ve sokağın örgütleri, araçları, yöntemleri ile sandık ve sandığın örgütleri, araçları, yöntemleri farklıdır ve birbirlerine tahvil edilemezler.”[1] Ancak yaşanan bu süreçteki deneyimlerden sosyalistlerin ders çıkarmaması, bu deneyimlerin ışığında girişimlerde bulunmaması da söz konusu olamaz. “Sosyalistler halkçı demokratik bir yerel yönetim programıyla bağımsız olarak kazanma olasılığı olan yerlerde kendi adaylarıyla, kazanmanın ittifakla olası olduğu yerlerde ittifaklar kurarak seçime girmeli; bunların olanaklı olmadığı yerlerde ise AKP’yi geriletme esasına göre seçim taktikleri üretilmelidir.”[2] Biz Beyoğlu’na ilişkin yürütülen tartışmalara bu perspektifle katkı sunmaya çalışıyoruz. Beyoğlu’nda CHP ve HDP’nin ortaklaşabildiği bir durumda çıkartılacak ortak aday seçim sürecinde ve sonrasında önemli bir deneyim olarak toplumsal muhalefetin hanesine yazılacaktır.
Beyoğlu özelinde işçilerin, işsizlerin, Kürtlerin, Türklerin, Alevilerin, gençlerin, kadınların, LGBT bireylerin, çevrecilerin, sosyalistlerin, yurtseverlerin, sosyal-demokratların ve tüm ezilen, sömürülen kitlelerin adalet, eşitlik ve özgürlük istemleri doğrultusunda biraraya gelebildikleri bir zemin ülkemiz halklarının mücadelesi açından büyük değere sahip olacaktır.
Bu birlikteliğin programı rantçı politikalara karşı kent ve barınma hakkı, taşeronlaştırmaya karşı güvenceli çalışma hakkı, ticarileştirmeye karşı ulaşım, su ve enerji hakkı başta olmak üzere eğitim, sağlık, beslenme, çevre hakları; Kürt halkının demokratik siyasal hakları, Alevilerin eşit yurttaşlık hakları, kadın hakları ve gerici düzenlemelere karşı laik, özgürlükçü yaşam mücadelesini içermelidir.

1, 2: Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy’un “Yalana, talana, zorbalığa artık yeter!” açıklamasından alıntılanmıştır.