Darbe girişimi gecesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Facetime uygulaması üzerinden canlı yayınla bağlanan Doğan TV Ankara Temsilcisi, gazeteci Hande Fırat, Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu'nda, o gece önemli isim olarak kimlerle konuştuğunun sorulması üzerine "o gece önemli isim olarak kimlerle konuştuğunun sorulması üzerine, "AK Parti milletvekilleri gelmiyorlardı. Adı konulmamış ambargo vardı. Cumhurbaşkanı'nın yayına kadar. Ancak yapılan açıklamaları diğer televizyonlarda alarak tüm siyasetçileri tek tek bağlanmak istediler. Kayıtları var biliyorum.
Darbe girişimi gecesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Facetime uygulaması üzerinden canlı yayınla bağlanan ve gecenin dönüm noktalarından birini oluşturan Doğan TV Ankara Temsilcisi, Gazeteci Hande Fırat, 15 Temmuz FETÖ/PDY Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu'na bilgi verdi. Darbe girişimi gecesi yaşananları, kitabı '24 Saat'te de detaylıca anlattığını kaydeden, Hande Fırat şöyle konuştu:
"Kızımla yemeğe gittik. Eve geçtiğim an Whatsapp gruplarıyla haberleşiyoruz ofis olarak. 40'a yakın personelle çalışıyorum ben. İlk mesajlar gelmeye başladı. Emniyet müdürleri, Kızılay'a çağrılmış gibi. Sağı solu aramaya başladım, özel kaynaklarımı aradım. 'Askeri hareketlilik, emir komuta zinciri dışında olabilir' diye kaynağımdan cümle duydum. Resmi kaynaktan bunun durumunu sormadan veremezsiniz. Herkes ofise geçsin ortalık karışıyor. Whatsapp yazışmalarını koydum. Kızımı anneanneye bıraktım."
Yaptığı görüşmelerin ardından apar topar evden çıktığını belirten Fırat, iş yerine giderken, Genelkurmay Kavşağı'nın kapalı olduğunu gördüğünü belirtti. Hande Fırat, şöyle konuştu:
"Patronum Aydın Bey'i aradım. Kalkışma dememiştik henüz Başbakan da açıklama yapmamıştı. 1 saat sonra ofise geçebildim. Gazetecilerin her yerde haber kaynakları vardır. Kurumlardan resmi olan olmayan kurum başlarındaki isimlerle görüşürler. Doğru canlı yayın noktaları peş peşe düzgün yayıncılık çıkarmak zorundaydık. Siyasetçiler arıyorum bir şey bilmiyorlar. Bazı isimlere ulaşamıyorum. Ortada şöyle bir durum vardı. Genelkurmay'dan aradığımız isimlere ulaşamıyoruz. Genelkurmay önünde ateş açılmaya başladı. İstanbul'da aynı şeyler yaşanmaya başladı. Hem Başbakanlığı hem Genelkurmay'ı aramaya başladım. İlk haber generallerin rehin olduğu haberiydi. Generaller rehin haberi CNN Türk'te verildi. Genelkurmay İletişim Daire Başkanı'nın adı olur. O açıklama Ertuğrul Özkürkçü'nün adı olmadan geldi. Yaptığım görüşmede generallerin rehin alındığını öğrendim. İlk bu haberi verdik. Cumhurbaşkanı'nın Marmaris'te olduğunu biliyoruz. Hasan Doğan'ı da aradık. İlk son dakika Cumhurbaşkanı Marmaris'te güvende gelişmeleri hassasiyetle takip ediyor. Bunların detayları saatleri var. Benim iki tane telefonum var. Aramalar yapıp, sürekli not tutuyorum. Bu aldığım notları ekranda anlatıyorum. İkinci son dakika cumhurbaşkanı açıklama yapacak son dakikası. 'Derhal DHA'yı arayın Cumhurbaşkanı'nın kaldığı otele yönlendirin' dedim. İstanbul'da frekanstan görmeye çalışıyor. Yaklaşık 1 saat sonra tekrar Hasan Doğan'ı aradım. Biz açıklamayı yaptık Periscope'a koyduk dedi. Biz alamadık dedim. Bana bağlayın dedim. Skype'ın var mı, dedi Hasan. Facetime yapalım, dedim. Facetime bağlantısı. Beyefendiye sormam lazım, yanıtından sonra sordu. Kabul ediyoruz, diye geri döndüler bana. Hasan Bey'in telefonundan Facetime gerçekleşti. Bombalar saldırılar devam etti. Gecenin bir bölümünü sığınakta geçirdik. Muhabirlerimin güvenliğini bir noktadan sonra sağlayamıyorduk, bir kısım muhabirler dışarıdaydı çığlık atanlar korkanlar çocuklarının yanında olmak isteyenler vardı o gece. Gitmek isteyenler olduğu için 4-5 araba ofisten çıkardık. Haber müdürü teknik ekip kaldılar. Alandaki arkadaşlara da güvenli bölgelere evlerine gitmelerini söyledik. Biz o gece böyle bir şey tahmin etmediğimiz için çelik yelek kask giydirme fırsatımız olmadı muhabirlere. İstanbul CNN basıldı. Yayın kesildiğinde Kanal D'den devam ettik. Tüm Türkiye açısından çok zor geceydi. Bir daha yaşanmamasını ümit ederim"
Hande Fırat, o gece önemli isim olarak kimlerle konuştuğunun sorulması üzerine, şöyle cevap verdi: "AK Parti milletvekilleri gelmiyorlardı. Adı konulmamış ambargo vardı. Cumhurbaşkanı'nın yayına kadar. Ancak yapılan açıklamaları diğer televizyonlarda alarak tüm siyasetçileri tek tek bağlanmak istediler. Kayıtları var biliyorum. Pek çok isim, vatandaş, eski başbakan, eski cumhurbaşkanı, Ahmet Davutoğlu, Mesut Yılmaz, hepsi tek tek bağlandı. Bakanların hepsi, başbakan yardımcıları bağlandı. Hastalıklı şekilde işimi yapma merakım vardır. İlla ki ben ve ilk vereceğim merakım vardır. O gece çok sayıda kaynağımı 20 defa falan aramışımdır. Israr ederim, alana kadar ve oh çekerim ilk haberi verdikten sonra. Bir çocuğum var. Sabah olur mu, çocuğumu görecek miyim? 42 yaşındayım. 80'de küçüktük aklımda bir takım kareler var. Korktum. Ülkenin geleceğinden çocuğumun geleceğinden de korktum. Milletim için de korktum"
Hande Fırat, ilk açıklamayı almanın habercilik olduğunu belirterek, şöyle dedi:
“Cumhurbaşkanı, Başbakan o saate kadar konuşmamış olsaydı kimden haber alamıyorsanız kimi görmediyseniz bu haberdir TV açısından. Sosyal medyada dahil fısıltı gazetesi hayata geçmişti. İlk açıklamayı almak haberciliktir ve önemlidir. Cumhurbaşkanı'nın sesli ve görüntülü açıklaması benim için büyük haberdi. Bu tip mesajlar oldu. Belli süre sığınakta kalmamızın güvende olacağı söylendi. İnanılmaz sallandık. Pek çok siyasetçi aradılar dikkat edin kendinize diye. Ertesi sabah inanılamayacak sayıda mesaj aldım. Ortadoğu'dan cesur kadın şeklinde ifadelerle"
Hande Fırat, "Facetime kullanırken o sırada ne düşündünüz?" sorusu karşısında şu ifadeleri kullandı: "Eğer görüntü giderse ne yapacağım düşündüm. Eliniz titriyor ister istemez. 21 yaşında mikrofonu elime aldım ve elim titriyordu. Hem kameraya göstermem lazım hem görüntü hem açıklama önemli. Düzgün tutma gayesi vardı telefonu kameranın görmesi için. İki kez telefon çaldı o sırada. Ne yapacağımı bilemedim o an. Reddetsem bağlantı kesilir mi diye düşündüm. Nuh Yılmaz'dı arayan. Teknikçiler 'No'ya bas' dediler. Arkasından da çocukluk arkadaşım elinde yayın gitti bilmiyor o sırada o arıyor onu kapatmak durumunda kaldım. Facetime kullanırken görüntü ve bağlantının kopmaması gibi bir endişeniz var. Birinci dakikada yönetmenler kulağıma tüm TV'ler bizden ortak yayına geçti dediler. 3'üncü dakikadan sonra dünya TV'leri alıyor. O an bağlantı kopmamalı düzgün tutmalıyım gibi. İşinizde ısrar etmek bu bir vicdandır duruştur. İşinize, memleketinize saygıdır. Gitseydik ömrümüzün geri kalanın da baya bir vicdan azabı çekerdik. Artık sadece TRT yok. Bir sürü TV ve radyomuz var. Devir değişti. Bunların hiçbir olmasa da cep telefonlarımız var. Bunların sakıncaları var tabi ki. Doğrulatmadığınız haberi sosyal medyada görebilirisiniz başka olaylara sebep olabilir. Gerçek medya sosyal medya teknoloji bir araya geldiğinde başka bir şey oluyor"
Çocukların bu tür yapılara kanmaması için eğitimin önemine vurgu yapan Fırat, şöyle devam etti: "Geçmiş yılarda insanların da farklı duruşları vardı. Eğitim değiştikçe 2016 yılında kimse darbeye de destek vermez kimsenin aklından da geçmez geçmemeli. Bu demokrasi kültürünün yerleşmesi çok önemli. Ben temelde çocuklarımızda görüyorum sorgulayıcı eğitim ve bu eğitimin her seferinde daha ileri gitmesi. Girişimin önlenmesinde bence Türk milleti ve medyanın rolü büyük"
Gazeteci Fırat, "O gece ofisinize eylem oldu mu?" sorusunu "CNN'nin yayınını susturun, bilgisi vardı bizde. Yayının İstanbul'da olduğunu düşünmüş olacaklar ki ya da doğrudan merkezden susturalım diye oraya gittiler. Binada da alınan önlemler var. Kapıların kapatılması ve açılmaması gibi. Allah korudu diyeyim size" diye yanıtladı.
Darbe girişimine nasıl gelindiği konusunda düşüncelerini anlatan Fırat, şu açıklamalarda bulundu: "Polis muhabirliği yaparken de sonrasında da Cevdet Saral, Osman Ak polis raporları, asker raporları. Gülen cemaatinin TSK içine nasıl sızabileceği. Tüm bunların hepsini yaşadık. Bizler gazeteci sizler siyasetçi olarak hep beraber yaşadık. TSK en büyük hedef olarak konulmuştu. 98'lerden bahsediyorum. Demek ki o günden bugüne yeterli önlem alınmamış. 98'den bugüne hepimiz hatalıyız. Bence sorgulayıcı eğitim. Çocuklarımız gözü kapalı bir örgüte teslim olabiliyorsa, ben ifadeleri okuduğumda dehşete düşüyorum neyin kafası bu diye. Bugünden itibaren yetişecek nesiller sorgulamalı. Yurt içinse yurt, başka bir şeyse başka bir şey. Sonuçta birimizin derdi hepimizin derdi oluyor. Şucu bucu olduğu için yükselmemek gerekiyor. Gazeteci öyle tepeden olunmuyor işte. Bir türlü ders alıp hayata geçirmiyoruz. Keşke geçirsek devleti liyakatı ön plana koysak. Eğitim demokrasiyi de getiriyor. Bu bir kültür hem evinizde hem okulunuzda olacak"
Medyanın yeniden yapılanmasına ilişkin konuşan Hande Fırat, şu ifadeleri kullandı: "Medya normaline dönmeli. Gazeteciliği gazeteciler yapar. Bir an da gazeteci olunmuyor. Cumhurbaşkanı neden CNN'e konuştu. Orda bir iş mi var. İnsanlar gerçekten mesleğini yapmadığı için bunlar konuşuluyor. Yeniden yapılanmadan öte buna saygı duymak lazım. Devlette özel sektörde her yerde liyakat gerçekten gazeteciler bu işi yapmalı. Bir gazeteci yalan yanlış yapıyorsa kaynağı onunla konuşmaz. Tam tersi içinde geçerli. Zaten nasıl işlediği belli. Saygı göstermek hepimiz adına faydalı. Demokratik evrensel ilkelerle yapılması önemli. Ben konuşmaktan zarar gelmeyeceğini düşünüyorum. Medyada siyasetçiler konuşsun. İyi ki medya var gazeteciler var, yeter ki gerçekten gazeteciler bu işi yapsın"
Avrupa Birliği'nin (AB) darbe girişimine ilişkin geciken tepkileri konusunda düşüncelerinin sorulması üzerine Hande Fırat, "Ben aynı zamanda demokrasi platformunun üyesiyim. Brüksel'e gittiğimiz de şunu gördük. Türkiye sivil toplum örgütleriyle lobi faaliyetlerini yürütmemiş. O boşluğu da FETÖ ele geçirmiş. AB şunu göremedi. Yenikapı ruhu binlerce insan sokakta en çok buna sahip çıkması gereken AB idi. Neredeydin. Raportörü bu konuda yanıt vermiyor. Bunları söyledikçe haklısınız demeye başladılar. Bu mücadeleyi anlamaları lazım. Aynı anda üç terör örgütüyle uğraşıyor. Ama yine de her şey hukuk çerçevesinde olmak zorunda" diye konuştu.
Öğrencilik yıllarında FETÖ ile yolunun hiç kesişmediğini vurgulayan Fırat, "Hepimizin yolu kesişti şuan gözaltında olan tutuklu olan gazeteci arkadaşlarımız var onlarla beraber çalışmıştık. Her meslektaşım gibi tabi ki kesişti. Uçaklara davet edilmezken başka gazeteciler davet ediliyordu. Meslek hayatım öncesinde de sonrasında da çok az sayıda gazetecilerden biriyim yönetici olarak Fethullah Gülen'e gitmemiş olan" ifadelerini kullandı.
Hande Fırat, ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın CNN TÜRK'e bağlanmasına ilişkin "Gazeteci arar, bayar ısrar eder. Karşısı aramaz. En az 5 kez aradım Hasan Doğan'ı ben açıklama ne oldu diye aradım. İşinizi yapmak asıl olan. Bunun dışında bir şey olduğunu düşünmüyorum" dedi.