"Haliç'te Yaşayan Simonlar" adlı kitabının 2010'da yayımlanmasının ardından Devrimci Karargah davasında yargılanan ve 4 yıl hapis yatan eski polis amiri Hanefi Avcı, FETÖ soruşturmalarının sulandırıldığını söyledi. Avcı, "Seviyenin çok aşağıda olduğu kanaatindeyim. Bu seviye, sıradan insanlar seviyesinde olursa sayı 10 binleri bulur. Bunlarla uğraşan yargı ve güvenlik kuvvetleri asıl çekirdek örgütü takip etmekte, onu ortaya çıkarmakta ve onu yargılamakta zorlanır" dedi.
Avcı "Aslında burada çok iyi bir fırsat yakalandı. Bu örgüt gerçekten bitirilebilir. Kendi kendine bile bitirilebileceği bir ortam doğdu. Çünkü millete, halka, devlete karşı öyle bir hata yaptı ki, bu örgütün etrafında bulunan sıradan insanlar, sempatizanlar da örgütü terk edecek hale geldiler. Bir takım ufak tefek şeylere karışmış, örgütle şu veya bu şekilde teması olmuş insanlardan bilgileri alarak, asıl çekirdekteki örgüte yönelmemiz gerekir. O bilgiyi alırken, o insanlara suçlu muamelesi yaparak değil, bilgi sahibi muamelesi yaparak yaklaşmak lazım" diye konuştu.
Sözcü'den İpek Soysal'ın Hanefi Avcı'yla yaptığı söyleşi şöyle:
– 15 Temmuz'dan bu yana geçen sürece baktığınızda ne görüyorsunuz?
Aslında 15 Temmuz'dan bugüne zaman kısa ama olup biten çok şey var. Bir kısım insan beklese bile, büyük bir kesimin beklemediği büyüklükte bir olayla karşılaştık. Devletin kalbine yapılan bir saldırı olduğu için, verilen tepkiler makul de olmayabilirdi. Buna rağmen ilk tepkiler gösterdi ki; iyi atlatıldı. İlk ciddi tehlike bu sayede geçti. Ama zaman içerisinde bazı sıkıntıları görmeye başladık. Uygulamaların hukuku ve adaleti konusunda sorun var. Daha çok bu örgütün tabanıyla, bu örgütün sıradan insanlarıyla fazlaca uğraşılıyormuş gibi bir manzarayla karşılaştık. Bir anda hem idari mekanizma, hem yargı mekanizması çok sayıda insanla muhatap olmaya başladı ve bunların çok iyi incelenip, iyi elenmediğini de görüyoruz. Oysa devletin asıl uğraşması gereken sıradan insanlar değil, örgütün merkezine, bunların çekirdeğine yönelmek olmalı. Örgüte yönelmediğimiz müddetçe özellikle bu OHAL ortamında darbecilerle, darbeye karşı olanlara eşit muamele yapan uygulamalarla, giderek sıradan insanları ve çok daha ciddi bir kitleyi karşımıza alabiliriz. Bugün gözükmeye başlayan da bu.
– Sıkça dillendirilen sulandırılma meselesine katılıyorsunuz yani…
Sulandırıldı bu bir. İkincisi; seviyenin çok aşağıda olduğu kanaatindeyim. Bu seviye, sıradan insanlar seviyesinde olursa sayı 10 binleri bulur. Bunlarla uğraşan yargı ve güvenlik kuvvetleri asıl çekirdek örgütü takip etmekte, onu ortaya çıkarmakta ve onu yargılamakta zorlanır. Aslında burada çok iyi bir fırsat yakalandı. Bu örgüt gerçekten bitirilebilir. Kendi kendine bile bitirilebileceği bir ortam doğdu. Çünkü millete, halka, devlete karşı öyle bir hata yaptı ki, bu örgütün etrafında bulunan sıradan insanlar, sempatizanlar da örgütü terk edecek hale geldiler. Bir takım ufak tefek şeylere karışmış, örgütle şu veya bu şekilde teması olmuş insanlardan bilgileri alarak, asıl çekirdekteki örgüte yönelmemiz gerekir. O bilgiyi alırken, o insanlara suçlu muamelesi yaparak değil, bilgi sahibi muamelesi yaparak yaklaşmak lazım. Kaldı ki o insanları örgüt mensubu haline getirmek, sadece örgütün işine yarar. Siz 20-30 binlerce insanı gözaltına alırsanız, tutuklarsanız, mağdur ederseniz, bu sefer karşınızda ciddi bir mağdur kitlesi yaratırsınız. Bu kitleyi de o örgüt bize karşı kullanır, onları aktive eder, çok büyük hata olur. Biz 2009'dan itibaren, 2010'da, 2012'de hep bu örgütün tehlikelerini anlattık. Ama onu dinlemeyen, onu göremeyen, ona zamanında bakamayan anlayışın, bugün aynı basiretsizlikle bu işi yönetmeye kalktığını görüyorum. Bazı insanları sadece beğenmedikleri, bulundukları kurumda çıban başı olarak gördükleri ve eleştirdikleri için suçladıkları yönünde bir intiba uyanıyor. Asla FETÖ'cü olmadıklarından emin olduğumuz insanlar hakkında bile işlem yapılıyor. Bu düşünceyi derhal değiştirmek lazım.
– Şu anda bizi bekleyen tehdit ne peki?
Şu anda bu ülkede hiç kimse güvende değil. Bir kere herkes kaygılı. Her an size biri iftira atabilir. Sizi bir anda FETÖ'cü yapabilir, kripto yapabilir. Bu düşünceler yüzünden güven konusunda çok ciddi bir kaos var. Bu da kesinlikle örgütün işine yarar. Yoksa bu süreç iyi idare edilse, bence FETÖ bitiyor. Bir arkadaşımın dediği gibi; hatalar FETÖ'nün ölümünü geciktiriyor sadece. Açığa alma konusunu bile çok iyi düşünmeleri lazım. Gözaltına alınacak insanlar da çok iyi seçilmeli. Sırf gözdağı için bu yapılıyorsa, olmaz. Hiç kimseye izah edemezsiniz sonra bunu. Gözaltında 5 gün avukatlarıyla bile görüştürülmüyorlar. Bazı insanlar için bunu yapabilirsiniz, ama herkese bunu yapamazsınız. Hatta gerekmedikçe insanlar bir saatten fazla bile gözaltında tutulmamalı. Gözaltında bir saat çok önemli bir süredir.
– Geçtiğimiz ay Hava Kuvvetleri imamı olduğu ortaya çıkan Adil Öksüz ile ilgili çok önemli bir belgeyi açıkladınız. Fetullah Gülen'den darbe emrini o getirmiş. Esas düğüm onun yakalanmasıyla mı çözülecek?
Eldeki verileri bir araya getirdiğiniz zaman Adil Öksüz'ün Silahlı Kuvvetler'in imamı olduğu anlaşılıyor. Aynı zamanda darbecilerle Fetullah Gülen arasındaki bağlantıyı direkt olarak kuran kişi kendisi. Olay gecesi Akıncı Üssü'nde işi koordine eden kişi olduğu da çıkıyor ortaya. 2015 Ocak ayında alınan bir ifadede, Silahlı Kuvvetler'de önce Hava Kuvvetleri'nin, sonra Deniz Kuvvetleri'nin imamı olduğu yazıyor. Latif Erdoğan televizyonda dedi ki: “Ben bu kişinin Silahlı Kuvvetler'in imamı olduğunu savcıya verdiğim ifademde söyledim.” Kemalettin Özdemir dedi ki: “Ben bu adamın Silahlı Kuvvetler'in imamı olduğunu anlattım, ifademde var.” Şimdi bu kişiyle ilgili şu anda bilinen en az 3 ifade almışsınız. Yani eğer bu FETÖ, bu ülkede bir şey yapacaksa, askeri kullanacaksa en önemli adam bu adam. Ayrıca bu süreçte şunu da gördük; her subayın bir abisi var. Ama ne Adil Öksüz, ne de bu abiler takip edilmemiş! Adil Öksüz'ü niye takip etmediniz? Adil Öksüz'ü takip etmediğiniz gibi, bilgilerini bilgisayara da girmemişsiniz. Memleketine, çalıştığı Adapazarı'na da bilgi vermemişsiniz. Burada cevap bekleyen çok fazla soru var ve esas düğüm de bu noktada bence.
– Nedir o sorular?
Bu kadar büyük ihmal var. Bu ihmaller niye yapıldı? Kim yaptı? Bu hesap niye sorulmuyor? Bunu tutuklamayan hakimler niye açığa alınmıyor? Bu görevi yapmayan, bu adamı takip etmeyen, bu bilgiyi bilgisayara girmeyen emniyet mensubu hakkında niye işlem yapılmıyor? Bu soruşturma niye açılmıyor? Bütün bu ifadeyi alan terörle mücadele birimi, İstihbarat Daire Başkanı bunları niye takip etmiyor? Bu ihmali yapanların soruşturulması gerekiyor. Ancak soruşturmuyorlar. – Neden soruşturulmuyorlar?
Çünkü bu insanları koruyorlar. Çünkü bu adamlar belli bir grubun adamları. Soruşturmayı yapacak olan insanlar da aynı insanlar, birbirlerini kolluyorlar. Ona buna çamur atıyorlar. Bu soruşturma yapılmadığı müddetçe ben asla yapılanların ciddiyetine inanmam. Bu Adil Öksüz denen adamın niye irtibatlarına bakılmadı? Niye yurtdışına çıkışları görülmedi? Niye telefonu dinlenmedi? Niye ilgili bakanlık ve hükümet bu kişiyle ilgili görevlerini yapmayan kişileri araştırmıyor? Niye soruşturmuyor? Niye Ankara Savcılığı tahkikat yapmıyor. Niçin koruyorsunuz bu insanları? Emniyet cephesi niye soruşturmuyor? Bunların yapılmamasında kasıt vardır ve ben bunun hesabı verilmeden, yapılanların doğruluğunu kabul edemem.