İnan Ketenciler
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kız ile erkek üniversite öğrencilerin aynı evde yaşamaması için gerekirse yasal düzenleme yaparız” ifadeleri Türkiye gündemine otururken, hükümete yakınlığıyla bilinen gazetelerin yazarları ilk gün tartışmayı köşelerinde yorumlamamayı tercih etti. Star ile Yeni Şafak, Erdoğan’ın sözlerini “Bu çocuklar bize emanet” başlığıyla manşete taşırken, her iki gazetede de haberi köşesinde yorumlayan yazar olmadı. Takvim gazetesi yazarları da yorum yapmamayı tercih ederken, Sabah gazetesinden Nazlı Ilıcak, Türkiye gazetesinden Deniz Ülke Arıboğan ve Ahmet Sağırlı ile Yeni Şafak gazetesinden Murat Aksoy, Erdoğan’ın sözlerini eleştirdi. Başbakan Erdoğan’ın sözlerine ilk gün destek veren tek isim ise Akşam gazetesinden Emin Pazarcı oldu.
Zaman gazetesinin AKP’nin hafta sonu Kızılcahamam’daki parti kampının basına kapalı bölümünden yansıyan bir kulis haberiyle gündeme gelen kız ve erkek üniversite öğrencilerinin bir arada kalmasıyla ilgili yasal düzenleme yapılacağına yönelik iddialar tartışılmaya devam ediyor.
Zaman’ın 4 Ekim tarihli kulis haberinin ardından önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Siyasi Başdanışmanı Yalçın Akdoğan Twitter’dan, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç da Bakanlar Kurulu’nun ardından Kızılcahamam’da geçen söz konusu konuşmanın öğrenci yurtlarıyla ilgili olduğunu, evlerde kalan öğrencilerle ilgili bir denetimin söz konusu olmayacağını belirtti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise, salı günü düzenlenen AKP grup toplantısında bu iddiaları doğrulayarak “Bazı yerlerde yurtlar noktasında eksiklik olduğu için öğrencilerimiz evlerde kalıyor. Buralardan güvenlik güçlerimize gelen istihbari bilgiler var. Bu istihbari bilgilerden hareketle de valiliklerimiz bu durumlara müdahale ediyorlar. Neden bundan rahatsız oluyorsunuz? Bazı köşe yazarları yazıp çizecekler diye bu ihbarları bir kenara atamayız. Valiliklerimiz de Emniyet teşkilatımız da bu tür ihbarları değerlendirir ve üzerine gider. - Peki bu şikayetler nerelerden geliyor. Aynı apartmandaki komşulardan... Çünkü bu karmakarışık ortamlarda her türlü şey olabiliyor. Ondan sonra anneler babalar feryat ediyor 'devlet nerede' diye. Devletin burada olduğunu anlatmak için bu adımlar atılmaktadır ve atılacaktır. Bunlara da kusura bakmasınlar, muhafazakar demokrat bir iktidar olarak müdahil olmak durumundayız. Bu ülkede annelerin, babaların kahir ekseriyetinin bu işlere asla müsaade etmeyeceğini bilen insanım. Kimse bunu özel hayata müdahale olarak yorumlanmasın” dedi.
Bu konuşmasının ardından Başbakan Erdoğan, Finlandiya, İsveç ve Polonya’yı kapsayan üçlü ziyaret öncesinde Esenboğa’da bu konuyla ilgili yasal bir düzenleme de yapılabileceğinin sinyalini verdi. Başbakan Erdoğan, Esenboğa Havalimanı’nda bir gazeteciye yönelik olarak, "Siz kızınıza bunu hoşgörüyle karşılayabiliyor musunuz? Siz uygun buluyorsanız size hayırlı olsun. Eğer bir yasal düzenleme gerekiyorsa biz yasal düzenlemeyi yaparız. Valiliklerin yapması gerekiyorsa bunu yaparız" dedi.
Başbakan’ın Erdoğan’ın bu açıklamalarının ardından “kızlı erkekli öğrenci evi” konusu sosyal medyada günün konusu haline gelirken, hükümete yakınlığıyla bilinen gazetelerin çoğunun yazarları bu tartışmalara yorum yapmaktan kaçındı.
Erdoğan’ın sözlerini “Bu çocuklar bize emanet” başlığıyla manşetine taşıyan Star'da hiçbir yazar “öğrenci evi” tartışmasına değinmezken, Takvim gazetesinin yazarları da bu habere yorum yapmamayı tercih etti.
Sabah gazetesinden Nazlı Ilıcak, “18 yaşını geçmiş üniversite talebeleri kızlı erkekli evlerde kalabilir. Onlara anneleri, babaları da karışamaz. Çünkü reşit insanlardır. Devlet haydi haydi karışamaz” diyerek Başbakan’ı üstü kapalı olarak eleştirirken, “Böyle bir yetkimiz de düşüncemiz de yok” diyen Bülent Arınç’a destek vererek “Bülent Arınç'ın ne dediğini tekrar okuyalım: ‘Bizim böyle bir yetkimiz yok.’ Giderek AK Parti'nin akil adamı konumuna gelen Arınç'a kulak verelim” görüşüne yer verdi.
Hükümete yakınlığıyla bilinen diğer bir gazete Türkiye’de Erdoğan’ın sözlerini köşesine taşıyanlar ise Deniz Ülke Arıboğan ile Ahmet Sağırcı oldu. Deniz Ülke Arıboğan, olası bir düzenlemeye “Üniversite öğrencileri 18 yaşını geçkin, reşit ve seçme hakkı olan bireylerdir. Herkesin bildiği gibi reşit bir insanın velisi olmaz. Küçük bir hatırlatma: Kanunen üniversiteler, öğrencinin izni olmadan velilerinin hiçbir talebine cevap veremez. Hatta yeni sistem çerçevesinde lise son sınıfta okuyan (18 yaşındaki) bir gencin ailesi de öğrenci istemeden o gencin notlarını dahi öğrenemez. Kısaca ne tip bir yurtta kalacağının kararı öğrenciye aittir. Eğer 18 yaşındaki bir gencin karma yurtta kalması engellenecekse, otellerde karma konaklamanın da yasaklanması gerekir. Zira mantığı aynıdır. O gençler ne velilerine, ne de devlete emanet edilmişlerdir. Onlar bağımsız bireylerdir” sözleriyle karşı çıktı.
“Kızlı erkekli öğrenci evi” tartışmasını yazan Türkiye yazarı Ahmet Sağırlı ise, “Kurallar koyarsın. Kurallar ihlal ediliyor mu, denetlersin. Özel yurtları da denetlersin. Ama adamın veya kadının evine karışamazsın. Neye göre? Yürürlükteki mevzuata göre. Mevzuatı değiştirsen de karışamazsın. Sen 18 yaşına giren reşit olur demişsin. Hani bana oy ver, diyorsun ya.. Ev tutar, şununla kalır, bununla kalır. Sana bana öbürüne göre ahlaksızlık yapar, şuna buna göre seviyeli birliktelikler olur… Okur, okumaz.. Ana babasını kandırır.. Oradan bir yol bulur gider, telef olur.. olmaz.. Bize ne? Konu komşuyu rahatsız ediyorlarsa onun da hukuku var. Aman bir araya gelmeyin, diyerek zabıta dikemezsin” görüşünü dile getirdi.
AKP'nin Türkiyelileşemediğini gösterir
Yeni Şafak yazarı Murat Aksoy da bugünkü yazısında, hükümetin bu yönde bir adım atmasının, AKP'nin Türkiyelileştiremeyeceğini, aksine yalnızlaştıracağını belirtti. Kadın ve erkek öğrencilerin, yurt yetersizliği sebebiyle zorunlu olarak birlikte yaşamaları durumu var ise, bunu ortadan kaldırmanın gerektiğini fakat bireysel bir tercihse ancak saygı duyabileceğini belirten Aksoy, yazısının ilgili bölümünde şu ifadeleri kullandı: "Son iki gündür yurt sorunu nedeniyle kız-erkek öğrencilerin aynı evde kalması bir zorunluluktan kaynaklanıyor ise çözümün bir yolu bu zorunluluğu ortadan kaldırmaktır. Yok eğer bu, bireysel tercih ise yapılması gereken saygı duymaktır. Aksi yönde bir siyasal hamle AK Parti'yi Türkiyelileştirmediği gibi yalnızlaşmasına da yol açacaktır."
Akşam gazetesinde Erdoğan’ın sözlerine ilk gün destek veren tek isim ise Emin Pazarcı oldu. Erdoğan’ın sözlerini, çocukları uyuşturucu bağımlılığıyla mücadele eden bir aileden aldığı telefon üzerinden örneklendiren Pazarcı köşesinde, “Ben bir baba olarak çocuklarımın ne idüğü belirsiz yerlerde bulunmalarını istemiyorum. Tersini iddia eden başka anne ve babaların olduğunu da sanmıyorum. Çocuk Haklarına İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi, size, bize, hepimize onların “yüksek çıkarlarını” koruma görevini veriyor. Medeni olmanın en temel gereği bu! Yavrularımızı her türlü tehlikeden ve ahlaksızlıktan korumak zorundayız. Sadece anne-baba, kolluk kuvveti, muhafazakâr, dindar ya da iktidar değil, insan olmak da hepimize bu yolu gösteriyor. Mecburuz, hatta bu yolda yürümeye mahkûmuz!” ifadelerine yer verdi.