'Hangi siyasi iktidar gelirse gelsin, aşırı uçların hepsi benim için faşizm'

Fotoğraflar: Fethi Karaduman/Hürriyet

"Behzat Ç." dizisindeki "Behzat Başkomiser" rolüyle çok konuşulan Erdal Beşikçioğlu, yeni dizisi "Reaksiyon"la tekrar ekranlara dönüyor. Beşikçioğlu, "Bana ters gelen her şeye, dayatmalara muhalifim. Hangi siyasi iktidar gelirse gelsin. Aşırı uçların hepsi benim için faşizmdir" dedi.

Çarşı grubu üyelerinin Gezi Parkı direnişi nedeniyle haklarında müebbet hapis talep edilmesini eleştiren Beşikçioğlu, "Çarşı her şeye karşı olacak tabii. Adamların sloganı bu kardeşim. Bunun için de kimseyi cezalandıramazsınız. Onlar hükümeti yıkacak kadar güçlüler mi ya da siz o kadar güçsüz müsünüz?" ifadelerini kullandı.

Hürriyet gazetesinden Hakan Gence'nin "Beşikçioğlu: Çenemiz düşüktür, o yüzden oyuncuyuz" başlığıyla yayımlanan Beşikçioğlu söyleşisi şöyle:

 

Beşikçioğlu: Çenemiz düşüktür, o yüzden oyuncuyuz

 

İzleyenler müptelası oldu, “Komiserim” deyip bağrına bastı. Şimdi Behzat Ç.’den sıyrılıp ‘Dayı’ olarak aramıza dönüyor. Erdal Beşikçioğlu’nun dizisinde derin devlet de var, paralel devlet de... Ekranların yeni istihbaratçısının gerçekte inandığı tek devlet ise sosyal devlet. Erdal Beşikçioğlu’yla buluştuk. Yeni dizisi ‘Reaksiyon’dan yola çıkıp, Türkiye’nin halini konuştuk.

 

Geçen sene filminizden yola çıkarak “Sadece Ankara değil Türkiye yanıyor” demiştiniz. Yangın devam ediyor mu?

İçin için yanıyoruz. En tehlikelisi de o. İzliyoruz. Yangına nerede ve nasıl müdahale edeceğiz; bilmiyoruz. ‘Yeni Türkiye’ diyoruz ama ne demek olduğunu vatandaş bilmiyor.

 

Siz biliyor musunuz?

Bilmiyorum. ‘Reaksiyon’u kabul etme sebebim daha fazla içinde olmak ve sormak.

 

Hep muhalif miydiniz?

Bana ters gelen her şeye, dayatmalara muhalifim. Hangi siyasi iktidar gelirse gelsin. Aşırı uçların hepsi benim için faşizmdir.

 

Behzat’ın içkisinin nasıl sorun haline geldiğini hatırladım birden...

Öyle bir hale geldi ki, salonların kapatılmasıyla iş, tiyatro sanatından uzaklaşarak oyunculuk sanatı haline dönüşmeye başladı. Oysa tiyatro hikâye anlatma sanatı. Sanat tartışılır ama yerden yere vurulmaz. “Ben beğenmedim, bu böyle olacak” denemez. Tıpkı Doğu’daki heykel gibi.

 

Susmamız mümkün değil, çenemiz düşüktür

 

Bu çatışmanın sizin için anlamı ne?

Bunun için mücadele ediyorum. Bu çatışma olmazsa belki yaşam amacım kalmayacak. Mesela 1995’te Diyarbakır’a tiyatro için isteyerek gittim. İzleyiciye Shakespeare oynadık. “Deli misiniz” dediler. Sonra baktık kapalı gişe oynuyor. Hiç tepki görmedik. Ama bir oyunumuzda sahte bir din adamını anlattık ve sanki bu söylenemezmiş gibi Hizbullah tarafından tuvalete bomba kondu ve patladı. Bunları yaşadığımız bir ortamda bizim ne kadar uslu olmamız beklenir.

 

Sizin bir tarafınız var mı?

Yok. Sanatçıyım. Eğer tarafım olursa doğru bakamam. Hangi siyasi ideoloji gelirse gelsin bu devlet yönetimini eleştirmekle yükümlü bir merciye sahibim. Biz böyle tercih etmişiz. Susmamız mümkün değil. Çünkü çenemiz düşüktür. O yüzden oyuncuyuz.

 

Gezi’ye katılmıştınız. Kimilerine göre Gezi çok şeyi değiştirdi. Sizce?

Toplumsal uyanış bakımından Gezi birçok şeyi değiştirdi. Ağaçlar kesilmedi. Topçu Kışlası yapılmadı. Ondan sonraki ideolojik birtakım sahiplenme biçimleri tartışılır.

 

Sizce şu an olsa korkmadan yine sokaklara çıkılır mı?

Köz halinde bir ateş var, her şey izleniyor. Ona göre hal ve hareketler belirlenecek.

 

Çarşı üyelerine müebbet hapis istenmesine ne diyorsunuz?

Çarşı her şeye karşı olacak tabii. Adamların sloganı bu kardeşim. Bunun için de kimseyi cezalandıramazsınız. Onlar hükümeti yıkacak kadar güçlüler mi ya da siz o kadar güçsüz müsünüz?

 

Bu ülkede pek çok muhalif oyuncuya büyük bedeller ödetildi. “Benzer şeyler benim de başıma gelebilir” diye korkuyor musunuz?

Bize de ödetiliyor. Arkadaşların çoğu sadece Gezi’ye katıldıkları için 17,5 yılla yargılanıyor. İstanbul’dakiler aynı suçtan 20 hatta 30 yılla yargılanıyor. Ben bu duruma iki şehir arasında enflasyon farkı diyorum.

 

İşsiz kalmam, ehliyetim var ya!

 

Diliniz çok yanmıyor mu?

Yanmaz olur mu?

 

Eşiniz bir noktada “artık sus” demiyor mu?

O benden beter. Devlet Tiyatrosu’nda benden daha çok soruşturma yemiştir.

 

Yine de birçok oyuncu sizin aksinize siyaset konuşmaktan korkuyor...

Ben bir oyuncuyum. Gazeteci sorarsa düşünceme engel olamam. Ruhumla harmanlayıp bir şekilde anlatmam gerekir. Tabii yeni Türkiye’nin gazetecilerinden bahsetmiyorum. Gazetecilik erdemi olan insanlardan bahsediyorum.

 

O meslektaşlarınızın röportajlarını okurken ne hissediyorsunuz?

Olabilir. Onların meziyetleri farklıdır. İş yapmak istiyorlardır, belki paraya ihtiyaçları vardır. Onların adına konuşmanın manası yok.

 

“Sinema olmazsa tiyatro yapar, derdimi anlatırım” demişsiniz. Ama ya işsiz kalırsanız?

Ben işsiz kalmam. Ehliyetim var ya!

 

Başbakan üç çocuk istedi biz iki tane yapabildik

 

Behzat Ç.’nin ardından yeni işiniz ‘Reaksiyon’ da siyasi bir iş... Uslanmıyorsunuz...

“Hiç bir siyasi işe karışmayalım, bir aşk filmi yapayım” dedim. Güzel oldu ama beni doyurmadı.

 

Neden?

Çünkü insan sinema salonunda veya evinde bir şey izleyecekse bilgilenmek zorunda. Yaptığınız iş ertesi gün bir tartışmaya odak noktası olmalı. Eğer işinizin bir derdi olmazsa manası olmaz.

 

Reaksiyon’un derdi ne?

Şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nde birtakım yapıların varolduğu düşünülüyor. Bütün bu konjonktür içinde de hükümetlerin ya da ideolojilerin değil, devletin varolma çabası var. Canlandırdığım ‘Dayı’ karakteri onların içinde devleti savunan, devletin bekasına inanan, devlet için yetiştirilmiş, Misak-ı Milli sınırlarının savunulması gerektiğine inanan bir istihbarat teşkilatı üyesi.

 

Fragmanlarda derin devlet, paralel devlet, sosyal devlet, emperyal devlet başlıklarını görüyoruz. Sizin devletiniz hangisi?

Onlar bana derin devleti uygun bulmuşlar. Ama Erdal’ın devleti sosyal devlettir.

 

Peki Reaksiyon’un Türkiye’nin siyasi gündemine bir etkisi olacak mı?

Reaksiyon en nihayetinde bir dizi. Siyaseti belirleyemez. Fakat Reaksiyon, gündelik siyaseti, hikâyede fon olarak kullanan bir dizi olduğundan yaşadığımız siyasi olaylara bir pencere açacak, insanların gündeme bakışına bir katkı sunacaktır.

 

Peki dizi siyasete hangi taraftan bakacak?

Reaksiyon’un yapımcılarına “Eğer bir taraftan bakacaksanız benimle uğraşmayın ben size çok dert olurum” dedim. “Biz devletin şu anki durumunu tarafsız anlatacağız” dediler. Ben de öyle olacağına inanıyorum.

 

Ekranda siyasi iş yapmak zor mu?

Behzat Ç.’de zordu. Bölüm maliyeti yerine RTÜK’e diyet ödemeye başlamıştık.

 

Reaksiyon’un fragmanlarına baktığımızda helikopterler, firkateynler, uçaklar... Pahalı bir prodüksiyon olduğu anlaşılıyor. Beklentiyi karşılayacak mı?

Yapımcılar ve set ekibimiz hayli büyük bir prodüksiyonla zorlu sahnelerin altından kalktı. Ne var ki; dizi izleyicisinin beğenilerinin kesin bir matematiği yok. Elimizden gelenin en iyisini yapıp, seyircinin takdirine güvenmekten başka yapacağımız bir şey yok. Büyük bir ciddiyetle çok emek sarf edilen bir iş oldu. Yarın akşam insanlar görecek. İnşallah başarılı oluruz.

 

Reyting hiçbir zaman umrumda olmadı

 

Sizce yeni diziyle Behzat Ç.’de olduğu gibi yine siyasetin tepkisini çeker misiniz?

Şu anki konjonktürü, devlet yapısını hiç bilmiyorum. Bu yaşıma kadar öğretilenlerin dışında bir durumla karşı karşıyayız. Ülkedeki vatandaşların hepsi bu bilinmezliğin içinde.

 

Reyting savaşlarıyla aranız nasıl?

Hiçbir zaman umrumda olmadı. Bunu düşünürseniz yaptığınız işi yapamazsınız.

 

Ama bununla yaşayan çok oyuncu var...

Oyuncuları karıştırıyoruz. Biz akademik olarak bu işe bakan insanlarız. Bir de sadece güzel kızlar ve erkeklerden oluşan televizyon için yetiştirilen estetik kaygıları olan birtakım arkadaşlar var. Onlar da oynuyor. Ama biz sahne üzerinde varolmayı seven adamlarız. Oynama bilimine inanıyoruz. Bu yüzden hikâyeye başka açıdan bakıyoruz.

 

Ekrandaki siyaset kadar aşk ve sevişme sahneleri de gündem yaratıyor...

Cinsellik konusunda baskı altında olursanız bu tür şeylere geviş getirirsiniz. Otosansürümü burada uyguluyor ve susuyorum. Sadece büyük saçmalık diyorum.

 

Ustalar arkalarından gelecek isim yetiştirmedi

 

20 yıl önce ülkede üç konservatuvar vardı. Şimdi her üniversitenin güzel sanatlar fakültesi var. Yeteneksiz de olsan o okuldan mezun oluyorsun. Ama devlet olarak tiyatrolarını desteklemiyor, alışveriş merkezi yapıyorsun. Bu sebeple Tatbikat Sahnesi’ni kurduk. 20-25 gençle çalışıyor, başrol oynatıyorum. Bir gün Haluk Bilginer de Genco Erkal da yaşlanacak. Bu usta aktörlerin hiçbiri arkasından gelecek bir isim yetiştirmemiş.

Eşim Elvin’le sınıf arkadaşıyız. O, hayatımın her yerinde. Aşk mıdır, sevgi midir, dostluk mudur? Bunu hiç sorgulamadım. Nasıl soluk alıp veriyorsam, Elvin de benim için öyle...

 

Üç olursak daha tehlikeli olabiliriz

 

Hayatın nasıl bir dönemindesiniz?

Hep savaşçıydım ve öyle gideceğim.

 

13 yaşında bir kızınız ve 2 yaşında bir erkek çocuğunuz var. Bebek hayatınızı nasıl etkiledi?

Başka bir enerji verdi. Kızım Derin’in çocukluğunu biraz daha naif yaşadık. Şimdi evde iki mahalle bebesi gibiyiz. Bize tahammül etmesi biraz zor ama Elvin oğlana, ben de kıza âşık olduğum için evde tuhaf bir denge oluştu.

 

Neler yapıyorsunuz birlikte?

Kızımla genelde sinemaya gidiyoruz. Oyuncu olmayı çok istiyor. Tevfik Fikret’te okuyor. Okulda tiyatro yapıyor. Dışarda Fransızca tiyatro yapıyor. Dans ve bale dersleri alıyor. Tatbikat Sahnesi’ne gelmeye başladı. Umarım iyi bir oyuncu olur.

 

İki çocuk zor mu?

Başbakan üç çocuk istedi. Biz iki tane yapabildik.

 

Üçe tamamlar mısınız?

Üç olursak daha tehlikeli olabiliriz.

 

Nereye gitsem iki kadeh rakı!

 

Behzat Ç. karakteri siyasi ve ideolojik bir figür haline geldi. Bu, istediğiniz bir durum muydu?

Hayır. Karakteri benimle o kadar özdeşleştirdiler ki sanki ben Behzat Ç.’yim. Davalarla uğraşıyorum. Herkes beni alkolü deli gibi kullanan bir adam sanıyor. Nereye gitsem ikram olarak önüme iki kadeh rakı geliyordu. En son uyuşturucuyla ilgili hikâyemiz de bu karakter üzerindeki izlekle yargılanan bir durum haline geldi. Gezi eylemlerinde Erdal Beşikçioğlu olarak oradaydım ama insanlar “Behzat Ç. oradaydı” dedi. Bunların hepsi bir oyuncu için muazzam bir şey. Öteki taraftan bakınca da hitap ettiğiniz kitleye karşı ciddi şüphe uyandıran bir durum ama ben Behzat Ç. değilim.