HÜLYA KARABAĞLI - T24/AnkaraYakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (YAKAY-DER) Yönetim Kurulu Üyesi Hanım Tosun, TBMM’de Başbakan Tayyip Erdoğan’a, “Bu konuya el attı. Bir adım attı. Ama yetmiyor. O gizli dosyalar açılsın” çağrısında bulundu.
Dayak yedim, darp edildim ama susmadım
Tosun, “'Cumartesi Anneleri' büyük bir insan hakları mücadelesidir. Fiziki olarak çok acı çektim. Dayak yedim. Darp edildim. Yerlerde sürüklendim. Gözaltına alındım. Ama, susmadım. Susmayacağım. Vicdanen çok rahatım. Bizim o eylemleri yaptığımız sırada kayıp oranının yüzde 100'e yakın oranda düştüğünü gördük” dedi.
TBMM Terörden Kaynaklı Yaşam Hakkı İhlallerini Araştırma Komisyonu’nda Hanım Tosun, 1990’lı yıllarda bölgede yaşanan baskıları anlattı. Lice’den İstanbul’a uzanan yelpazede kaybettiği kocası Fehmi Tosun ile 5 çocuğu ile hayat mücadelesinden kesitler aktardı.
Kocamı kaçıran aracın plakası “34 UD 597”
Duyduğu derin acı yüzüne yansıyan Hanım Tosun, eşi Fehmi Tosun'un 1995 yılında İstanbul Avcılar'daki evinin önünden ellerinde telsiz ve silah olan kişilerce bir otomobile zorla bindirilerek kaçırıldığını söyledi. Aracın plakasını soran milletvekillerine, “Aracın plakası 34 UD 597” dedi.
‘Kimse böyle acı çekmesin’
"17 yıldır çektiğim acı için buradayım" diyen Tosun, “Kimse böyle acı çekmesin diye buradayım. Yüzlerce, binlerce kayıptan bahsediyoruz. Kayıp yakını olmak çok zor bir şey. Hiç kimse böyle bir şey yaşamasın diye mücadele veriyorum. Kimse acı çekmesin diye. 5 yetim çocuk yetiştirdim. Cumartesi annelerinin eylemlerinde yerlerde sürüklendim. Fiziki olarak çok zorluk çektim. Evde otursaydım kimsenin bir şeyden haberi olmayacaktı.”
Kocamın kaybolduğu yıllarda herkes kayboldu
“Eşimin kaybolduğu yıllarda ülkenin her yerinde insanlar kayboluyordu. Bizim durumumuz faili meçhullerden farklı. Onların en azından bayramlarda gidip bir çiçek koyacakları kabirleri var. Son yıllarda toplu mezarlar ortaya çıkarılıyor. Diyarbakır’da kemikler çıkarılıyor. Sevdiğin, yakının sağ mı ölü mü bunu düşünüp duruyorsun. Ben de 'acaba eşimi İstanbul'dan oraya mı götürdüler' diye düşünüyorum. Bu kemiklerle ilgili bir an önce DNA testi yapılmalı.”
Kırbayır dosyasında bir sonuç yok
“Devletin resmi makamları var. Artık bir şey yapmanın zamanı geldi geçiyor. Cemil Kırbayır dosyasında bir sonuç yok. Berfo Anne çok hasta. ‘ben oğlumun mezarını bulamadım’ diyor. Başbakan ‘Cumartesi Anneleriyle’ bir adım attı. Ama, tam yapsın. Gücümüz tükeniyor. Kayıp aileler için çok zor bir durum. Gizli dosyalar açılsın.”
Diyarbakır kazasında Tarım Bakanı konuşuyor
“Bu ülkenin başbakanı, bakanları, milletvekilleri kendilerini bizim yerini koysun. Biz istemiyiz ama bir yakınları kaybolsa bir daha haber alınmasa ne yaparlardı? Diyarbakır’da çıkan kemiklerle ilgili neden bir başbakan, İçişleri Bakanı konuşmuyor. Hiç kimseden çıt yok. Tarım Bakanı mı konuşmalıydı.”
Lice’de kaç kere evimizi bastılar
Hanım Tosun, milletvekillerinin Lice’deki yaşantılarıyla sorularını yanıtlı. 1993 yılının köy boşaltma ve askerlerin evlere, köylere baskısını artırdığı dönem olduğunu anlatan Tosun, “Ben, bir günde evimizin kaç kez basıldığını hatırlamıyorum. Çok fazla. Bir günde bizim evin 7 kez basıldığını söyleyen var. Ne kadar olduğunu sayamazsınız.”
Eşi Fehmi Tosun’un, bir itirafçıdan sonra düzenlenen bir operasyonla gözaltına alındığını ve 3.5 yıl cezaevinde yatığını söyleyen Hanım Tosun, eşinin bağlantısı olup olmadığı sorusuna, “Ben bilmiyorum. Öyle olsa bile yargısız infaz mı gerekir?”
Gayrettepe’nin siyasi masası
Eşinin kaçırılmasından sonra kendisini ‘Gayrettepe Karakolu Siyasi Masadan’ diye tanıtan bir polisin aradığını anlatması üzerine CHP’li Mahmut Tanal, o dönemde Gayrettepe’nin her yanının kameralarla çevrili olduğunu, o ödeneme ilişkin kayıtların istenebileceğini söyledi. Tosun, araç plakasıyla ilgili nasıl bir sonuç alındığı sorusuna, “Bize, plakanın sahte olduğu söylendi.”
Artık umudumu kestim
BDP’li Ertuğrul Kürkçü’nün, “Eşinizin yaşadığın düşünüyor musunuz” sorusuna, “Artık umudu kestim. 17 yıl geçti. Yaşasaydı illaki bir yerden çıkardı.”