T24- İlköğretim çağındaki bazı çocukların yazıları doğru okudukları halde, harfeleri tersten yazmaları zeka geriliği değil.Adana'da özel bir hastanede aile terapisti olarak görev yapan Dr. Obengül Ejder, ilköğretim çağındaki bazı çocukların yazıları doğru okumasına rağmen, 'd' harfini 'p','u' harfini 'n', 'r' harfini de tersinden yazdığını belirterek, bunun zeka geriliği olmadığını, velilerin kaygılanmaması gerektiğini söyledi.
Radikal gazatesinin haberine göre, tıp dünyasında ’disleksi’ olarak tanımlanan bu sorunun eğitimciler ve veliler tarafından yeterince bilinmediğine dikkat çeken Dr. Obengül Ejder, disleksili ünlüler arasında bilim adamı Albert Einstein, kalipso müziğinin kralı Harry Belafonte, ressam Leonardo Da Vinci, İrlandalı yazar William Butler Yeats, heykeltıraş Auguste Rodin, şarkıcı ve sinema oyuncusu Cher’in bulunduğunu vurguladı.
Dr. Ejder, "Dislekside yaş sınırı yok, ömür boyu da sürebiliyor. Disleksi özellikleri olan çocuklar okuma yazmayı zamanından geç öğreniyor ama hiç öğrenmeme gibi bir durum söz konusu olmaz. Tedavisi için kullanılan bir ilaç yok. Terapi ya da özel eğitimle bu çocukların gelişimi sağlanır" dedi. Çocuğa disleksi tanısının konulabilmesi için zekasının normal veya normal üstü olması gerektiğini belirten Dr. Ejder, "Disleksi zeka geriliği demek değildir. Eğer okumada yaşanılan zorluk, zeka geriliği, işitme kaybı ya da başka nörolojik sorunlarla ortaya çıkıyorsa o zaman disleksiden söz edilemez. Zeka özelliği olan çocuklar, beklenilen başarıyı ortaya çıkartmadığında disleksiden şüphelenilir ve bunun için ekstra değerlendirmelere gerek duyulur" diye konuştu. Disleksi özelliği taşıyan çocuk sayısı fazla Türkiye’de disleksi özellikleri olan çocuk sayısının oldukça fazla olduğunu ifade eden Dr. Obengül Ejder, "Eğitimciler ve aileler tarafından yeterince bilinmediğinden, bu özellikteki çocuklar gerek okul, gerekse aile ve çevre içinde pek çok zorlukla karşılaşıyor. Disleksi özellikleri olan çocuklar okuma yazmayı zamanından geç öğrenirler. Hiç öğrenmeme gibi bir durum söz konusu olmaz ama sorunun şiddetine göre çocuğun hangi alanda zorlanacağı farklılık gösterir. Genel olarak okuma yazmayı öğrenseler de, okuma yazma kalitesinde yaşanan zorluklar da disleksinin özellikleri arasındadır" ifadelerini kullandı.
Disleksi hakkında yapılan araştırmalarda birden çok etken olduğunu kaydeden Dr. Ejder, disleksinin genel olarak nörolojik ve genetik geçişli bir sorun olarak tanımlandığını anlatıp, tedavi yöntemine ilişkin şunları söyledi:
"Tedavide özellikle kullanılan bir ilaç yoktur. Terapi ya da özel eğitim dediğimiz yöntemlerle bu çocukların gelişimi sağlanır. İlaç tedavisi, sadece eşlik eden sorunlar olduğunda bu sorunların semptomatik tedavisi için sürece dahil olabilir. Dislekside eğitimsel terapi çalışmalarının amacı, çocuğun güçlü ve zayıf yanlarını ortaya çıkarmak, zayıf yanlarını destekleyecek teknikleri öğretmek, güçlü yanlarını öğrenmelerini desteklemektir. Erken tanı bu çocukların gelecekte alacakları eğitimin tespiti açısından çok önemlidir.
Unutulmamalıdır ki disleksi tanısı konulan çocukların yarıdan azı, başarılı bir gelişim gösterirken, erken dönemde teşhis edilen çocukların çoğu, kendi akranları ile aynı seviyeye taşınabilmektedir. Bu konuda ailelerin bir uzmandan yardım alması sorunun çözümünde yol gösterecek ve ileride telafisi mümkün olmayacak yanlışların önüne geçecektir.