İngiliz medyası dispraksi olduğu anlaşılan Daniel Radcliffe’in küçükken hastalığının farkında olduğunu, okulda sorunlar yaşadığını ve annesinin Radcliffe’i kendisine güvenini sağlamak için oyunculuğa başlattığını yazdı. Dünyanın en çok kazanan genç aktörlerinden Daniel Radcliffe dispraksi hastası. Harry Potter’ın ünlü yıldızı Radcliffe, yazı yazamıyor, normal bir insanın yapabileceği hareketleri yapamıyor, hatta ayakkabılarını bile bağlayamıyor. Radcliffe’in menajeri 19 yaşındaki oyuncunun çok zor günler geçirdiğini söylerken, medya genç oyuncunun hastalığını çok önceden bildiğini, ancak çevresine ve basına duyurmamayı terçih ettiğini iddia etti. Haberin devamı Medyada hastalığıyla ilgili yazılanlar Daniel Radcliffe’in hastalığıyla ilgili olarak, özellikle medya organları farklı bilgiler verdi. sina.com adlı bir sitede Radcliffe’in daha oyunculuğa başlamadan önce hastalığının farkında olduğunu iddia etti: “19 yaşındaki genç aktör, oyuculuğu seçmesinin bir nedeninin de dispraksi hastalığı sebebiyle okulda çok başarısız olması ve kendini başka bir alana yöneltmesinin iyi olacağını düşünmesi. Radcliffe, annesinin onun bu oyuncu olma isteğine çok sıcak bakmadığını fakat kendine güveninin gelmesi için oyuncuyu destekleyerek, BBC ekranlarında yapılan Geleceğin David Copperfield’i Yarışması’na katılmasına izin verdiğini söyledi. Ancak oyuncuya dispraksi tehşisi ne zaman konuldu ve hastalık ne derecede tam olarak bilinmiyor.” Daily Mail ise şunları yazdı: “David Copperfield yarışmasındaki derecesi onun ilk başarısı olurken, 2000 yılında Harry Potter karakterini canlandırmaya başlayan Radcliffe, hastalık teşhisi koyulduğunda basına ve yakınlarına duyurmayı tercih etmedi. New York University Medical School nöroloğu Dr. David Younger, oyuncunun hastalığı ile ilgili basına şu açıklamalarda bulundu: Radcliffe, hastalığın hafif bir evresini yaşamakta, fakat oyunculuk kariyerinde hastalığını yansıtmaması da takdire değer bir olay aynı zamanda bu hastalığa sahip olan diğer kişilere de örnek olmalı. Dispraksi hastalığı olan çocukların ve gençlerin çoğu için hastalığın nedenini belirleyemiyoruz fakat en basit yöntem meşguliyet tedavisidir- onlara hareketlerini planlamalarında ve hareketlerini birkaç kere tekrar ederek alışkanlık kazanmalarına yardımcı oluyoruz.” Dispraksi genetik faktörlere bağlı olarak ortaya çıkan bir çeşit hareket bozukluğu. Tedavisi yok. Uzmanlar hastalığa “bir çeşit sakarlık” diyor ve hastaya yapılacak en büyük iyiliğin hayatını kolaylaştırmak olduğunu söylüyor. Alman Hastanesi Çocuk Nöroloji Uzmanı Sinan Çomu ve Uzman Psikolog Alanur Özalp Daniel Radcliffe’in mustarip olduğu dispraksi hastalığını anlattı. Dispraksi hasarla ortaya çıkar (Çocuk Nöroloji Uzmanı Sinan Çomu) “Bazı hastalıklarda, mesela felç geçiren çocuklarda, beyin kanaması veya beyin ameliyatı geçirenlerde beynin hasar görmesine bağlı olarak dispraksi şikayeti ortaya çıkar. Dispraksiyi beyin hasarıyla ilişkili bir hastalık, hatta ‘şikayet’ diye tanımlamak daha doğrudur. Tabii mutlaka genetik bir kökeni de olabilir ama çok sık karşılaşılan bir tablo değildir. Bu rahatsızlığa kabaca ‘sakarlık’ demek gerekir. Çünkü sakarlık hareketleri koordine edememek sonucunda meydana gelir. Disleksinin bir türü olduğunu söylemek çok doğru değil çünkü disleksi beynin okuma ile ilgili sakarlığıdır. Dispraksi ise hareketle ilgili birşeydir. Bir nörolog olarak ben ikisini benzeştirme yoluna gitmem. Disleksinin doğumsal olarak çıkıp sonradan gelişmesi daha sık olarak karşımıza çıkar. Ama disleksi de beyin hasarları sonrası bir şikayet olarak karşımıza çıkabilir. Genetik olarak disleksinin doğum ile ortaya çıkması, nörologların karşılaşabileceği bir durumdur. Fakat disprakside öyle bir tanıya varmadım. Sık karşılaştığımız durum, dispraksinin beyin hasarı sonrasında orataya çıkışıdır. Beynin hasar görmesi sonucu bu şikayete sahip olan kişilerle karşılaştığımız için, ergen yaşta veya çocuk yaşta başlar diye birşey diyemem. Hasar ne zaman meydana geldiyse onun sonrasında olabilir bu şikayet. Doğumdan itibaren veya çocukluğundan itibaren sakar diye bilinen çocuklar vardır, onları tabi bu gruba sokmak mümkün. Sıklığıyla ilgili ise senede bir ya da iki kez karşımıza çıktığını söyleyebilirim. Nörolojide bunu bir hastalık olarak değil şikayet olarak sınıflandırabiliyoruz, altta yatan hastalığın bir dışavurumu olarak nitelendiriyoruz. Bünyesel olarak, doğumsal olarak sakar olarak adlandırılabilecek kişiler hep vardır ama böyle bir hastalık boyutunda bir rahatsızlık çekmediklerinden o şekilde adlandırma yoluna gitmiyoruz.” Genetik bir hastalık (Uzman Psikolog Alanur Özalp) “Dispraksi hareket planlama bozukluğudur. Hareketle ilgili sorunların ön plana çıktığı bir hastalıktır. Disleksi ise bir öğrenme güçlüğüdür, bu anlamda dispraksi, disleksinin bir türüdür denebilir. Hastalığın en bilinen semptomu yazı yazmayla ilgilidir; çirkin yazma veya yazdıklarının okunamaması hatta kendinin bile okuyamaması gibi... Bunun dışında denge sağlamakta zorlanma ve dans ederken figürleri doğru yapmakta zorlanma görülebilir. Bu hastalar dikkatlarinin daha çabuk dağılması nedeniyle bazı sıkıntılar yaşarlar. O nedenle her iki hastalığa sahip kişilerin yaşadıkları çevrede bir takım avantajlara sahip olmaları gerekir. Örneğin sınava girecek öğrenciye ekstra 15-30 dakika süre tanınmalıdır. Doğuştan gelen bir hastalıktır, genetik olarak geçer. Hasta, ‘Sonradan hasta oldum veya tedavi oldum, iyileştim’ diyemez. Hastalık devam eder, kişi veya yakınları bu hastalıkla ilgili gerekli önlemleri alır ve ona göre davranır. Hasta ne gibi sorunlarla karşılaşır? Mesela, yürümekte zorlanmaz ama dengesini kurmakta zorlanabilir. Belli hareketleri yapmakta, yazı yazmakta, algılamada zorluk yaşar. Ya da arabasını geri geri park ederken normal bir kişi bir kere arkasındaki bir objeye çarparsa, bu hasta üç kere aynı hatayı yapabilir. Çok küçük yaştan itibaren çocukların bu hastalığa sahip oldukları fark edilebilir, çünkü ellerini kullanmakta zorluk çekerler. Alan ve uzay algısında zorluk yaşarlar. Cinsel yaşamı etkiler mi? Cinsel yaşamlarına gelince... Bu hastalar cinsel birleşmede herhangi bir sorun yaşamaz ama ilişki daha o aşamaya gelmeden bambaşka sorunlar yaşarlar. Örneğin partneriyle randevulaştıkları yeri hatırlamayabilir ya da karıştırabilirler. ‘Tedavisi yok’ demek tam olarak doğru değil. Hastaların kontrol altında tutulması, yakın çevresinin de hastalık hakkında bilgilendirilmesi gerekir. Ayrıca hastalığın dereceleri vardır. Çok yoğun, orta veya hafif derecesi olabilir.” (NTV-MSNBC)