Hasan Abi'den ikinci mektup

Milliyet gazetesi yazarı Hasan Cemal, bugün köşesinden, Başbakan Tayyip Erdoğan'a ikinci mektubu yazdı. Erdoğan'ın 2005'ten sonra 'ipe un serdiğini' ileri süren Cemal'in yazısı şöyle:   Başbakan Erdoğan'a açık mektup...(2)  Sayın Başbakan; Sizi 1990'lı yılların ilk yarısında tanıdım. O tarihlerde Refah Partisi İstanbul İl Başkanı'ydınız sanıyorum. Yanlış anımsamıyorsam, partinizin bir kapalı salon toplantısında akşam vakti birlikte olmuş, Türkiye'de siyaset, İslam ve demokrasi konusunda kısa bir sohbet yapmıştık. Olumlu izlenimler edinmiştim. Erbakan Hoca liderinizdi. Sırtınızda Milli Görüş gömleği vardı. Ve referansınız İslam'dı. 1994'deki yerel seçimleri kazanıp İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmanızdan sonra çok sık görüştüğümüzü hatırlamıyorum. Bir keresinde helikopterinize alıp bana İstanbul üzerinde tur attırmıştınız. Kürsüden okuduğunuz bir şiir nedeniyle mahkum edilip hapse girmenize ve bu yüzden siyasi yasaklı olmanıza karşı çıkmış, bu mahkumiyeti yazılarımda eleştirmiştim. Bunun gibi Refah Partisi'nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasına ve daha sonra bu kararın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından isabetli bulunmasına da karşı çıkmıştım. Çünkü, bugün olduğu gibi, 1990'larda da parti kapatmanın demokrasilerde yanlış olacağına inanıyordum. Referansım 'demokrasi'ydi çünkü... Sayın Başbakan; Temel referansım demokrasi olduğu için de sizi 1990'ların sonuyla 2000'lerin hemen başında bazı bakımlardan eleştirmiştim. Önce Refah, sonra Fazilet partilerinde yükselişe geçtiğiniz dönemlerde İslami referansınız çerçevesinde bazı açıklamalar yapmıştınız. Hatırlarsınız, demokrasiyi araç sayan konuşmalardı bunlar... Ayrıntıya girmek istemiyorum. Bu konuda, 2000'lerin başında iktidar yürüyüşüne geçtiğinizde kamuoyu önünde birkaç kez atışmıştık. Milliyet'in manşetinde bir demeciniz çıkmıştı kocaman: "Hasan Cemal'in değişmeye hakkı var da, bizim yok mu?.." Ben de demiştim ki: "Elbette var. Ama Hasan Cemal oturup nasıl değiştiğinin kitabını yazdı. Şimdi siz Türkiye'yi yönetmeye soyunuyorsunuz. Eğer hakikaten değiştiyseniz, o zaman gelin bunu ayrıntılarıyla anlatın. Çünkü iddianız Türkiye'yi yönetmek! Bu nedenle kamuoyunun hakkıdır, sizin ne olduğunuzu bilmek... Yoksa takiyye yaptığınıza dair şüpheler devam edip gider." Buna hiç yanaşmamıştınız. Sayın Başbakan; Ben, bir süre devam eden bu tartışmayı 2002 yılı Kasım ayındaki genel seçimlerle kesmiş ve demiştim ki: "Şimdi size iktidar yolu açıldı, hükümet oluyorsunuz. Bundan sonra yaptıklarınız önemli. İcraatınıza bakarak değişip değişmediğiniz de, takiyye yapıp yapmadığınız da, 'gizli gündem' sahibi olup olmadığınız da artık ortaya çıkar." 2005 sonuna kadar izledim sizi. Özellikle Türkiye'nin 'AB yolu'nda... 2005'in sonunda AB ile üyelik müzakerelerini resmen başlatan, özellikle demokratikleşme, Kıbrıs, Kürt sorunu gibi alanlarda desteklediğim adımlarınızla birlikte şu noktaya geldim: Erdoğan değişmiştir; 'Gizli gündemi' yoktur. Bugün de böyle düşünüyorum. Sayın Başbakan; Referansım demokrasi olduğu içindir ki, partinizin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasına karşı çıktım. Referansım demokrasi olduğu içindir ki, üniversitelerde başörtüsü ve türban yasağının kaldırılmasını destekledim. Referansım demokrasi olduğu içindir ki, Abdullah Gül'e Çankaya yolunun kesilmesine karşı çıktım. Referansım demokrasi olduğu içindir ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin iradesine müdahale etmek isteyen 367'ye ve 27 Nisan Muhtırası'na muhalefet ettim. Demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve özgürlükler düzenine inandığım için sergiledim bu tutumlarımı. Yoksa sizin dünya görüşünüzü, sizin hayata dönük muhafazakar bakış açınızı, sizin Türkiye'ye ilişkin siyasal görüşlerinizi benimsediğim için böyle davranmadım. Bunu böyle bilmeyenler var. Ama eminim siz biliyorsunuzdur. Elbette farklıyız birçok bakımdan. Ama farklılıklar zenginliktir. Farklılıklar yaratıcılıktır. Farklılıklar, toplumları ileri götüren dinamizm ve itici güçtür. Demokrasiler, farklılıkları bir arada yaşatabilen rejimler oldukları için yerleştikleri ülkelerin kalkınmasına, her alanda ilerlemesine yol açmışlardır. Sayın Başbakan; Farklılıkları, çoğulculuğu önemsediğinizi biliyorum. En azından zaman zaman bu konuya konuşmalarınızda yer veriyorsunuz. Ancak, 2005'den beri bu açılardan ipe un serdiniz. Demokrasiydi, hukuk devletiydi, AB reformlarıydı, Güneydoğu ve Kürt meselesiydi, ekonomide sosyal güvenlik gibi yapısal hamlelerdi, can alıcı olan bütün bu konularda çok ama çok yavaşladınız. Deniz Feneri olayıyla birlikte açtığınız son medya kavgası da bu çerçeve içinde yer alıyor. Ne yazık ki öyle. Silkinmeniz lazım. Tuttuğunuz bu yolun kimseye hayrı dokunmaz çünkü... Açık mektup 3 yarına. Hasan abiden mektup (1)