Hasan Cemal: Askerin öldürdüğü 3 kişiden biri Sabahattin Ali olabilir mi?

Hasan Cemal: Askerin öldürdüğü 3 kişiden biri Sabahattin Ali olabilir mi?

T24- Hasan Cemal, emekli Korgeneral Nevzat Bölügiray'ın "Geçmişten Geleceğe" adlı kitabından alıntılayarak Bölügiray'ın Levazım Kıdemli Üsteğmen Fevzi ile yaptığı bir sohbeti aktardı. Sohbette geçen "Fevzi'nin MAH'tan (o zamanki MİT) gelen bir zarfta yazılanlara uyarak Yüzbaşı Aziz ve Üsteğmen Rıza ile Bulgaristan sınırında bir üniversite hocasını ilmikli ip ile boğdukları" ifadeleri için Cemal, kitabı kaleme alan Bölügiray'ın "neden 61 yıl sustuğunu" diye sordu. Yüzbaşı Fevzi’nin aynı sohbette geçen "Bu namussuz gibi üç kişiyi daha postaladık sınırdışına" sözleri için Cemal, yazısında "o 3 kişiden birinin 1948 yılında yine Bulgaristan sınırında cinayete kurban giden Sabahattin Ali olup olamayacağını" sorguladı."Eski sıkıyönetim komutanı Nevzat Bölügiray'dan infaz itirafı"Emekli Korgeneral Nevzat Bölügiray

Cemal'in Milliyet'teki köşesinde yayımlanan (20 Mayıs 2011) yazısı şöyle:

İlmikli iple boğarak işlenen cinayet!

Edirne Sınır Tugayı, yıl 1948.  Bir akşam vakti kışlada Yüzbaşı Aziz, ağır makineli tüfek komutanı Üsteğmen Nevzat Bölügiray ve Levazım Kıdemli Üsteğmen Fevzi sohbet ediyorlar.Yüzbaşı Aziz, tabur nöbetçi amiri. Yüzbaşı’yla Üsteğmen Fevzi alkollü.O sırada polisler bir sivili getirir kendilerine teslim edilmek üzere. Çavuş, nöbetçi amirine bir sarı zarf uzatır. Yazının MAH’tan (o zamanki MİT) geldiğine dikkat eder Üsteğmen Bölügiray.Kâğıtta şunlar yazılıdır:“...yazı ile gönderilen (...) Üniversitesi hocalarından (...), Stalin‘e gönderdiği dilekçe ile Sovyet vatandaşlığına kabul edilmesini istemiştir. Kendisi, Bulgaristan sınırından, ‘usulü dairesinde ve kimseye gösterilmeden’ sınırdışı edilecektir...”Yüzbaşı Aziz, çavuşa der ki:“Teslim alın ve nezarete atın. Dikkatli olun. Biz onu yarın sabah Bulgaristan’a postalarız, o da sevgili Rusya’sına kavuşur.”Çavuş dışarı çıkınca da Üsteğmen Fevzi şöyle konuşur:“Nah Rusya’ya gideceksin! Namussuz komünist p...! Biz, bu namussuz gibi üç kişiyi postaladık sınırdışına.Ama canlı olarak değil tabii.MAH’ın yazısındaki ‘kimseye gösterilmeden sınırdışı edilsin’ sözlerinin anlamı, ‘adamı yok edin’ demek oluyor.Anladın mı şimdi ha!?”Ertesi gün neler yaşandığını Üsteğmen Fevzi şöyle anlatır:“Dün gece Yüzbaşı Aziz ve önceki sınırdışı olaylarında bize yardım eden bir arkadaşla, Üsteğmen Rıza ile adamı sınıra götürdük.Tam sınıra gelince, elleri arkadan bağlı olan adama, önümüzden yürümesini söyledik. (...)Sınırdan Bulgar topraklarına üç dört adım atar atmaz, hazırlayıp yanımızda getirdiğimiz ilmikli ipi hızla arkadan adamın boynuna geçirdik ve iki taraftan Üsteğmen Rıza ile var gücümüzle ipe asıldık.Ben, o arada dizimi adamın beline dayayıp güç alıyordum ve ‘küt!’ diye bir ses duyuldu; boynu kırılmıştı.Tabii ‘kimse görmeden sınırdışı edilmesi’ için ateşli silah kullanamazdık. En sessiz ve temiz yöntem boğmaktı.Biz de öyle yaptık.Sonra da Bulgar sınırının üç dört adım ötesinde bir çukur açtık, adamı içine atıp toprakla örttük.”Bunları anlatan Nevzat Bölügiray.Emekli Korgeneral.61 yıl sonra itiraf ediyor anılarında. Kitabının adı, Geçmişten Geleceğe. Tekin Yayınları’ndan çıkmış.61 yıl neden sustu Paşa?Kim o üniversite hocası?Ailesi yok mu?Bunca yıllık suskunluk niye? Emekli Korgeneral şöyle diyor:“Olayı sadece bana anlatmışlardı. Bu nedenle başka bir tanık gösteremezdim. Ayrıca cinayeti nasıl kanıtlardım?Bu çaresizlik içinde susmaktan başka bir şey yapmama olanak yoktu. Ben de sustum bugüne kadar. İlk kez burada açıklıyorum bu olayı.”Emekli Paşa’nın olay dediği bir siyasal cinayet!Korkunç bir cinayet!Üstelik devlet eliyle işlenmiş, planlı programlı bir cinayet...Ya da birçokları gibi bugüne kadar üstü örtülü kalmış sözde faili meçhul cinayetlerden biri...Bu haberi ben geçen salı günü Zaman gazetesinin birinci sayfasında okudum.Kaç gün geçti, tık yok.Akıl alır gibi değil. Yüzbaşı Aziz’in “Bu namussuz gibi üç kişiyi daha postaladık sınırdışına” cümlesinin altını çiziyorum.Sabahattin Ali bu üç kişiden biri olabilir mi?Çünkü edebiyatımızın büyük ismi Sabahattin Ali de 1948 yılında ve yine Bulgaristan sınırında siyasal bir cinayete kurban gitmişti.MAH’la bağlantılı olduğu belirtilen katil dört yıl hapse mahkûm edilmiş, ancak birkaç hafta sonra çıkan bir afla hapisten kurtulmuştu.Devlet eliyle işlenen faili meçhuller... Yeni değil ki.Binlercesi işlendi Güneydoğu’da...Belki de kanıksandığı için kaç gündür tık çıkmadı, 61 yıl sonra gelen bu korkunç itiraf konusunda...Niye bu satırları yazdım ki?..