'Hasan Cemal, gazeteciliği hâlâ mümkün olduğunu göstererek gençlere umut aşılıyor'

'Hasan Cemal, gazeteciliği hâlâ mümkün olduğunu göstererek gençlere umut aşılıyor'

Bugün gazetesi yazarı Ergun Babahan, T24 yazarı Hasan Cemal'in Diyarbakır, Urfa, Suruç ve Kobanê'den kaleme aldığı yazıları değerlendirirken, "Gazeteciliğin hâlâ mümkün olduğunu göstererek gençlere umut aşılıyor üstat Hasan Cemal" görüşünü dile getirdi.

Babahan'ın "Türkiye'nin Kürtlerle barışması, Kobanê'yi kavramaktan geçer" başlığıyla yayımlanan (1 Ağustos 2015) yazısı şöyle:

"Abartılı mı? Aşırı duygusallık mı? Hayır, gerçekçiliğin ta kendisi... Elbette, “Kobanê düştü düşüyor” diyenler bu gerçeğin bilincine varamaz.

“PYD, DAİŞ’ten daha tehlikelidir” diyenler de Kobanê’yi anlayamaz.

Roboski katliamının üstünü örtenlerin Kobanê direnişini anlamak gibi bir dertleri zaten olmaz.

Kobanê’de IŞİD’le savaşırken yaşamını yitirenlerin cenazelerini bile Habur’un, Suruç’un sınır kapılarında, bu cehennem sıcağında bekletenler, ne Kobanê’yi anlar, ne de Kürtlerle barış yapabilir.’’

Bu satırlar, Türkiye’nin en iyi gazetecisi olduğunu bir kez daha göstererek kavurucu yaz sıcağında bölgeye giden Hasan Cemal’e ait. Gazeteciliğin hala mümkün olduğunu göstererek gençlere umut aşılıyor üstad Hasan Cemal.

Kürt meselesine yıllardır kafa yoran Hasan Cemal’in Kobanê’den yazdıkları insanın içini acıtıyor.

 

HDP Saray'ın oyununu bozdu

 

Bölge gerçeği farklı. Türkiye medyası görmese de Kürtler ne olup bittiğini görüyor ve akrabalarına bu muameleyi layık görenlerden uzaklaşıyor.

Bugün gelinen tabloda Kürtler’in Sultanlık hayali için bir piyon gibi kullanıldığı açıktır. Saray, HDP’nin şike yapıp barajı aşamayacağına ikna olmuş, bölge vekillerinin tamamını alarak başkanlık yolunu açacağına ikna olmuştu.

Evdeki hesap çarşıya uymayıp HDP barajı geçince bir anda Kürt düşmanı kesildiler. Çatışmanın önünü kesip barışı getirme umudu taşıyan HDP’yi ve liderlerini şeytanlaştırma çabasına giriştiler. Onların dilinin nefreti arttıkça, bölgedi güçleri hızla eriyor.

AKP artık ağzıyla kuş tutsa, bölgede tutunma şansına sahip olamaz. Türkiye’nin her yerinde olmakla övünen partinin de sınırı daralmış, bölgede yok olup gitmiştir. Bunun anlamı, kaç seçim olursa olsun AKP’nin tek başına iktidar olma şansına sahip olamayacağıdır. Bölgeden oy alamayan AKP’nin Meclis’te çoğunluğu sağlaması imkansızdır.

 

İnkar sadece şiddeti artırır

 

Erdoğan’ın son hamlesi, Kürtlere öfkesinin, askerle kurduğu ittifakın olduğu kadar, MHP’yi muhalefet bloğundan koparma çabasının da bir sonucudur. PKK ile girilen çatışma ortamında MHP’nin AKP’nin her türlü anti-demokratik uygulamasına destek olması kaçınılmazdır.

Şu anda Meclis’te var olan Türkçü-İslamcı bir koalisyondur. İnkar temeline dayalı bu koalisyonun ülkeye daha fazla kan ve gözyaşından başka vereceği bir şey de yoktur açıkçası.

Tansu Çiller düzeyindeki politikalara dönüşün izlerini giderek daha fazla göreceğiz ne yazık ki. Şiddetin daha fazla şiddet doğurduğuna tanıklık edeceğiz.

AKP’nin 13 yılda Türkiye’yi getirdiği nokta, kendi topraklarını havadan vurmak zorunda kalmasıyla tüm çıplaklığıyla görülmüştür. Kendi halkıya savaşan bir devlet, vatandaşlarına barış ve huzur sağlayamayacaktır elbette.