Hasan Cemal: Kitap toplatma kararı Türkiye'yi daha beter karanlığa çekecek, barış yolunu tıkıyorlar

Hasan Cemal: Kitap toplatma kararı Türkiye'yi daha beter karanlığa çekecek, barış yolunu tıkıyorlar

"Delila Bir Genç Kadın Gerillanın Dağ Günlükleri” ve “Çözüm Sürecinde Kürdistan Günlükleri" kitapları hakkında toplatma kararı verilen T24 yazarı Hasan Cemal, "Hasan Cemal, Zaten ifade özgürlüğünün darbe üstüne darbe yediği, gazeteciliğin esir alınmaya çalışıldığı, hapishanelerde 32 gazetecinin bulunduğu bir dönemde Kürt sorunu ile ilgili gerçeklerin üzerine şal örtülmesi Türkiye’yi daha beter karanlığa çekecek ve barış yolunu daha beter tıkayacaktır diye kaygılanıyorum" dedi.

Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi ile Gaziantep 3. Sulh Ceza Hâkimliği 11 Ekim’de gerçekleştirilen bir operasyon kapsamında hakkında yakalama kararı verilen kişilerin üst araması sırasında el koyulan, gazeteciler Hasan Cemal’in “Delila Bir Genç Kadın Gerillanın Dağ Günlükleri” ve “Çözüm Sürecinde Kürdistan Günlükleri” kitapları ile Tuğçe Tatari’nin “Anneanne Ben Aslında Diyarbakır’da Değildim” kitabının da aralarında olduğu çok sayıda kitap için toplatma kararı vermişti.

Karar ile ilgili Cumhuriyet'ten Canan Coşkun'a konuşan Hasan Cemal böyle kararlara 90’lı yıllarda rastlandığına dikkat çekerek “90’larda Genelkurmay’da toplantılar yapılırdı. Gazete patronları ve genel yayın yönetmenleri Genelkurmay’a çağrılır, Kürt sorunuyla, PKK ile ilgili haber nasıl yapılmalı, yorum nasıl yapılmalı diye ince kalın ayarlar çekilirdi medyaya” dedi.

O dönemlerde Kürt sorunu tartışması, PKK ile ilgili haberlerin verilmesi, Bekaa’ya gidilip Abdullah Öcalan ile röportajın yasak olduğuna, bunların hapislik konular olduğuna vurgu yapan Cemal şu ifadeleri kullandı:

“Bu yüzden çok gazeteci yargılandı, hapse atıldı, işinden oldu. Benim kaygım şimdi o açıdan da böyle bir kapının açılmakta olduğu. Gazetecilik, ifade özgürlüğü zaten Can Dündar, Erdem Gül örneğinde gördüğümüz gibi ölümcül darbeler alıyor. Şimdi Kürt sorunuyla terörle mücadele gerekçesi bahanesi öne sürülerek sansür mekanizması devreye sokuluyor. Zaten ifade özgürlüğünün darbe üstüne darbe yediği, gazeteciliğin esir alınmaya çalışıldığı, hapishanelerde 32 gazetecinin bulunduğu bir dönemde Kürt sorunu ile ilgili gerçeklerin üzerine şal örtülmesi Türkiye’yi daha beter karanlığa çekecek ve barış yolunu daha beter tıkayacaktır diye kaygılanıyorum.”

 

Davutoğlu'nda ve Akdoğan'da da kitap var

 

Gazeteci Tuğçe Tatari kitabının barışa katkı sağlayacak niyette bir kitap olduğunu belirtti. Kitabının düşman bir dil yerine barış dili ile yazıldığını anlatmanın bile ayıp olduğunu vurgulayan Tatari, “Bir kitabın niyetine bakılmaz. Bir kitap hiçbir hükümetin veya devletin siyasi görüşü, ideolojik yapısı veya yeni belirlediği duruşuna göre tartılamaz. Bir kitabı değerlendirebilmek siyasetçilerin veya savcıların işi olamaz. Bu sadece utanç duyulması gereken bir hamle daha. Nicelerini gördük, görüyoruz ve maalesef görmeye de devam edeceğiz belli ki. Bu kararın alım aşamasında rol oynamış herkesin de kendinden utanması gerekir bana göre” dedi.

Tatari, kitabının 8 baskıda toplamda 21 bin adet sattığını söyleyerek “Tüm siyasi partilerden en az 4’er kişiye imzalanarak gönderilmiş, buna meselenin muhatapları olduğu gerekçesiyle şüphesiz Ahmet Davutoğlu, Bülent Arınç ve Yalçın Akdoğan gibi isimlere de gönderilmiş bir kitaptan söz ediyoruz. Karara itiraz ettik" diye konuştu.