T24 - Hasan Cemal, geçmişte Turgut Özal'ı demokrasi konusunda eleştirdiğine vurgu yaparak, "İhracatı zıplatmak, bu alanda Başbakan Erdoğan’ın deyişiyle, ‘Cumhuriyet tarihinin rekoru’nu kırmak iyi, güzel de, demokrasi için, hukukun üstünlüğü için kendiliğinden yeterli değil" dedi.
Hasan Cemal'in Milliyet'te "Özal’dan Erdoğan’a ihracatla demokrasi!" başlığıyla yayımlanan (4 Ocak 2012) yazısı şöyle:
Özal’dan Erdoğan’a ihracatla demokrasi!
Haber manşetlerdeydi: 134.6 milyar dolarlık ihracatla 2011’i tarihi bir rekorla kapattık!
İyi güzel.
Elbette sevindirici bir haber.
Bu olumlu gelişme, beni 1980’lerin başına, rahmetli Özal’ın başbakanlık dönemine götürdü.
Önce ekonomi derdi Özal.
Ekonomi dikiş tutmadan hiçbir şeyin dikiş tutmayacağını söylerdi. Ben de Cumhuriyet gazetesinde Özal’ı eleştirirdim, demokrasi konusunda ipe un serdiği için...
1985’te bir gün köşeme Özal’ın şu sözlerini almıştım:
“Gerçek anlamda bir demokrasiye sahip olabilmek için önce serbest piyasa ekonomisini geçerli kılmak zorundayız. Önce ortamı hazırlamalıyız ki, demokrasi onun içinde gelişebilsin.” (*)
Özal, 1980’lerin başında 12 Eylül’ün otoriter istikrar düzenine çaresiz eyvallah demişti.
Ama bu arada, askerin siyaseti fena halde dar alana hapsettiği ‘kırmızı çizgiler’den de yararlanarak ‘piyasa ekonomisi’ni oturtmaya çalışıyordu.
Özal yine 1985’teki bir konuşmasında ‘Güney Kore modeli’ni örnek göstermiş, bu ülkede ‘istikrar’ bozulmadığı için ekonomik büyüme ve ihracatta Türkiye’ye büyük fark attığını belirtmişti:
“Güney Kore, 1960 yılında bizimle aynı durumdaydı. Hatta biz biraz daha iyiydik. 1960’ta her iki ülkede de askeri müdahale oldu. Biz devamlı zikzaklar yaptık. Onlar serbest piyasa konusunda ta 1960’ta başladılar. Demek ki bizden 20 sene önce. Türkiye’nin ihracatının 2 milyar 200 milyon dolar olduğu 1970’te, Güney Kore’nin ihracatı 20 milyar dolar civarındaydı.”
1985’te Cumhuriyet’te çıkan ‘Önce Ekonomi Sonra Demokrasi’ başlıklı yazımda Başbakan Özal’ı eleştirirken şöyle demişim:
“Yıl 1985. Güney Kore’nin ihracatı 34 milyar dolar; Türkiye’ninki 7.1 milyar dolar. Güney Kore bu düzeye, Sayın Özal’ın deyişiyle, serbest piyasa ekonomisinde hiç zikzak yapmadan, tam 25 yılda erişmiş olmasına rağmen hâlâ demokrasiye geçememiştir.
Peki bize ne kadar zaman lazım demokrasiye geçmek için? Güney Kore gibi 25 yıl daha beklememiz mi gerekecek yoksa?..”
Bu yazım 25 yıl öncesine ait.
25 yıl sonra manşetlerde tarihi ihracat rekorumuz yer alıyor.
Dile kolay:
7.1 milyar dolardan 134.6 milyara!
Bu elbette bir başarı.
Peki ya demokrasi?..
Ne durumdayız?
Çeyrek yüzyıl öncesiyle mukayese ettiğimizde tabii daha iyi durumdayız. Birçok bakımdan mesafe aldık.
Ama birinci sınıf demokrasi olabildik mi?
Birinci sınıf hukuk devleti kapımızı çaldı mı?
İnsan hakları ve özgürlükler düzeni bunca yıldır yerli yerine oturabildi mi?
Bu soruların yanıtları olumsuzdur.
İhracatı zıplatmak, bu alanda Başbakan Erdoğan’ın deyişiyle, ‘Cumhuriyet tarihinin rekoru’nu kırmak iyi, güzel de, demokrasi için, hukukun üstünlüğü için kendiliğinden yeterli değil.—————————————* Hasan Cemal, Önce Ekonomi Sonra Demokrasi, Cumhuriyet, 3 Haziran 1985, sayfa 1.