Haşema tartışması ile Fransa'nın değerleri sınavda

Haşema yani tesettürlü deniz kıyafetinin Fransa'nın güneyindeki tatil kasabalarında birer birer yasaklanmasının, çok yakındaki Nice'de Bastille Günü kutlamalarına yönelen ve 85 kişinin yaşamını yitirdiği IŞİD saldırısının ardından gelmesi tesadüf değil.

13 Ağustos'daki mahkeme kararı ile de onaylanan ilk yasak kararını Cannes aldı, onu Nice yakınlarındaki Villeneuve-Loubet ile Korsika'daki Sisco izledi.

Kuzeydeki deniz kasabası Le Touquet'in belediye başkanının bile, halk plajlarında tesettürlü mayoyu yasaklamaya hazırlandığı söyleniyor.

Yasaklı plajlarda haşema giyenlere örneğin Cannes'da 38 euro ceza öngörülmüş. Fakat şu ana kadar ceza kesilen kimse yok.

Buna karşılık yasaklama kararı Cannes'da hararetli de bir tartışma başlatmış.

Cannes Belediye Başkanı David Lisnard kararını "Haşema üniforma gibi. İslamcı aşırılığın sembolü" diye açıklıyor.

Ama karar Cannes'da yaşayan Müslüman toplumunda şaşkınlık yaratmış çünkü belediye başkanı Lisnard, kentte Suudi bir zenginin bağışladığı geniş bir arazi üzerinde cami yapılmasına izin vermesiyle Müslümanların sempatisini toplamıştı.

Fransa'daki, İslamofobi ile Mücadele Derneği CCIF, Cannes belediye başkanının kararına itiraz ettiyse de mahkeme itirazı reddetti.

Kararı onaylayan idari mahkeme, yasağın, "kamuya açık alanlarda dini sembollerin sergilenmesi"ne sınırlar getiren 2004 tarihli yasanın kapsamına girdiğine hükmetti.

Mahkeme kararının gerekçesinde , "Olağanüstü Hal koşulları altında ve Fransa'da gerçekleştirilen son İslamcı saldırılardan sonra dini sembollerin, bu olayda tesettürlü mayonun, bariz bir şekilde kamuya açık yerlerde sergilenmesi, gerilim yaratabilir ya da varolan gerilimleri tırmandırabilir ve kamu düzenini bozma tehlikesi taşır" dedi.

Bir başka deyişle mahkeme haşemanın, sadece dinin normal bir gereğinin yerine getirilmesi olarak değil, militan bir radikal islam propagandası olarak görülebileceğini söylemiş oluyor.

Katolik günlük gazete La Croix'nın köşe yazarlarından Jean-Christophe Ploquin, gazetedeki bir çok meslektaşı ve Fransa halkının da önemli bir çoğunluğu gibi bu görüşe katılmıyor.

"Fransa'da herkes kanunlara uyduğu müddetçe istediğini giymekte serbesttir. Dolayısıyla herkesin haşema giymeye hakkı olmalıdır" diyor ama şöyle de bir şerh koyuyor:

"Bu tabi ki bunu söylerken saf olmamalıyız. Tesettürlü mayo, topluma ayrılıkçı bir bakışın ürünüdür ve diğer Müslüman kadınlar üzerinde bir baskı oluşturur."

Tesettürlü mayo bir yandan da Fransa'nın iki temel değeri ve geleneğiyle çelişiyor: "kadınların özgürlüğü" ve "ulusal birlik" içinde yaşama arzusu.

"Kadınların özgürlüğü" fikri ile çeliştiği düşüncesi, bir çok Fransızın tesettürü dinin ve erkeğin dikte ettiği kurallarla özgürlüklerinden feragat etmek olarak görmesinden kaynaklanıyor.

Tesettür ayrıca Fransa'nın kendi tarih anlatısının temeline koyduğu "ulusal birlik" kavramına da bir meydan okuyuş olarak görülüyor. Ulusu ayıran bir sembole izin vermenin Fransa'nın ruhunu reddetmek olduğu inancı var.

Deniz mevsiminın kapanışında tesettürlü mayo tartışmaları da sönümlenecek büyük olasılıkla. Ama tartışmayla bir kez daha gün yüzüne çıkan Fransa'daki derin kaygılar daha uzun yıllar zihinleri meşgul edeceğe benziyor.