Hastalıkla mücadele, bir elma için gözyaşı; Rohingyaların kampında neler yaşanıyor?

Hastalıkla mücadele, bir elma için gözyaşı; Rohingyaların kampında neler yaşanıyor?

Myanmar egemenliği altındaki Arakan topraklarında meydana gelen "şiddet" ve "katliam" olayları kamuoyunun gündemine oturdu. Son olarak 25 Temmuz'dan beri saldırı altında bulunan 270 binden fazla Arakanlı Müslüman, Bangladeş’e sığındı. Katliamdan kaçabilenler ise açlık ve hastalıklarla mücadele ediyor. Ölümden kurtulan Farbin Aktar, bir yardımseverin verdiği elmayı ağlayarak aldı ve “Üç gündür hiçbir şey yemedim” dedi.

Hürriyet'ten İdris Emen'in haberi şöyle:

Myanmar’da Müslümanlara yönelik yapılan katliamdan kurtulmak için Bangladeş’e göç eden Arakanlı (Rohingya) Müslümanlar ölümden kurtulmak için kayıklarla ve yüzerek Bangladeş’in en büyük nehri olan Naf nehrini geçtikten sonra Bangladeş’te bulunan Cox’s Bazaar kentinin sınırlarına varıyor. Ölümden kurtulanlar Cox’s Bazaar’dan 44 kilometre uzaklıkta bulunan Kutupalong kampına yerleştiriliyor.

Dizanteri ve tifo salgını

Kampta 270 bin Arakanlı Müslüman kalıyor. İnsani yardım sıkıntısının had safada olduğu ve salgın hastalık yaşandığı bu kampta özellikle çocuk, yaşlı ve kadınlar tifo ve dizanteriyle mücadele ediyor.

Bataklıkta yaşam savaşı

Ormanlık alan içerisinde kurulan kampta insanlar kendi imkânlarıyla kurdukları derme çatma kamplarda kalıyor. Su ve elektriğin olmadığı bu kamp, muson yağmurlarıyla tam bir çamur deryasına dönüşmüş durumda. Kısıtlı oranda gıda yardımı yapılan kampta, çok az yardım kuruluşu hizmet veriyor.  

Çoğunlukla aç yatıyorlar

Karınlarını doyurmak için saatlerce kuyrukta bekleyen insanlar çoğunlukla yemek yemeden uyuyor.

Her şeylerini geride bırakmak zorunda kaldıklarını söyleyen Arakanlılar, “Burada yeteri kadar beslenemiyoruz. Çocuklar susuzluktan hastalanıyor. Ne yapacağımızı bilmiyoruz” diyor. Ölümden kaçarak Bangladeş’e gelenlerden biri de Farbin Aktar. Üç gündür kampta kalıyor. Geldiğinden beri hiçbir şey yiyemediğini söyleyen Farbin Aktar’a bir yardımsever çantasında bulunan bir elmayı uzattığında genç kadın ağlayarak, “Bir çocuğum öldü. 3 gündür buradayız. Üç gündür hiçbir şey yemedim” diyor.

2 Çocuğunu ve kocasını kaybetti

Katliamdan kurtulmak için Bangladeş’e kaçanlardan biri de Samara Begüm. Kaçış yolunda büyük acılar çektiklerini belirten Samara Begüm, yaşadıklarını şöyle anlattı:

”25 temmuz’da evimizi terkedip buraya geldik. Yolda çok acı çektik. İki çoçuğum öldürüldü. Geriye kalan iki çocuğumuzla Bangladeş’e gelmek için yola çıktık. Yolda kocam öldürüldü. 2 çocuğumla buraya varmayı başardık. Burada da açlıkla boğuşuyoruz.”

ABD: Endişeliyiz

ABD’nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Nikki Haley, Arakan’da sivillere yönelik şiddetle ilgili yazılı açıklama yaptı. Haley, Arakan eyaletinde durumun giderek kötüleştiğini, 270 bin kişinin Bangladeş’e sığındığını, çok sayıda kişinin de sınırda sıkışıp kaldığını belirtti. Haley, “ABD, masum sivillere yönelik saldırıların sürdüğü yönündeki raporlar nedeniyle derin endişe duymaktadır. ABD, Myanmar güvenlik güçlerine, operasyonlarda sivillerin korunması çağrısı yapıyor” dedi.

"Nobel'i geri alamayı"

Nobel Barış Ödülü Komitesi, Myanmar Dışişleri Bakanı ve Devlet Başkanlığı’ndan Sorumlu Devlet Bakanı Aung San Suu Çii’nin 1991’de layık görüldüğü Nobel Barış Ödülü’nün geri alınamayacağını açıkladı. İsveç devlet televizyonu SVT’nin haberine göre, Sözcü Olav Njolstad, tepkilere şu yanıtı verdi:

“Nobel Komitesi, ödüllendireceği kişilerin o zamana kadarki çalışmalarını değerlendirir. Ödül kazananların sonraki faaliyetleriyle ilgili yorumda bulunamıyor.”

İHH: 98 ceset kıyılara vurdu

Çatışmaların yaşandığı ilk günden beri Bangladeş’te bulunan kamplarda insani yardım dağıttıklarını söyleyen İnsani Yardım Vakfı İHH’dan Safa Kutlu, Arakan’da yaşananları şöyle aktarıyor:

“25 Temmuz’dan beri 98 ceset Naf Nehri ve Bangladeş kıyılarına vurdu. Cesetlerde derin yara, kesik ve yanık olduğunu tespit ettik. Bu da Arakanlı Müslümanlar’ın işkence ile öldürüldüklerini ıspatlıyor. Biz İHH olarak acil yardım çalışmaları kapsamında Arakan’daki kriz bitene kadar burada olacağız.”