Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş, katıldığı bir televizyon programında Hatay'a göç eden Suriyeliler hakkında konuştu. Savaş, "Böyle giderse şu anda belli ilçelerimizde belediye başkanlığına aday olsalar rahatça kazanırlar” dedi.
Doç. Dr. Lütfü Savaş, katıldığı bir televizyon programında Suriye'deki savaşın Hatay'a olan etkilerine dair açıklamalar yaptı. Suriyelilerin hızlı nüfus artışı hakkında değerlendirme yapan Savaş şunları söyledi:
“Ben seçimden önce bir çadıra gittim. Suriyeli kadın ve erkek 26 yaşında. 6 yıl önce Hatay'a gelmişler. Her yıl bir çocuk doğurmuşlar. Bu durum normal değil ama savaş psikolojisi her yıl çocuk yapmalarına sebep olmuş. Şu anda Türkiye'de 1 milyon 660 bin Hataylı nüfus var. 500 bin üstünde 600 bine yakın da Suriyeli nüfusu var. Geçtiğimiz zamanlara ilk yıllarda 3'te bir doğumlar vardı ama şu anda yüzde 55 civarında. Böyle giderse şu anda belli ilçelerimizde belediye başkanlığına aday olsalar rahatça kazanırlar.”
Sözcü'den Can Çapar'ın haberine göre, Lütfü Savaş, Suriye'deki savaşın Hatay'ın ekonomisini olumsuz etkilediğini belirterek,“Suriyeliler tabi ki din kardeşlerimizler bakabilir, misafir edebiliriz. Belli şartlarda belli sürelerde bunu yapabiliriz. Yıllar geçtikçe sosyolojik, psikolojik ve ekonomik sorunlarımız gittikçe artmakta. Sadece Suriye bağlantılı günde 250 tır ihracat yapardık. Şu anda bir tane tırımız ihracat yapamıyor. Eğer yapılabilirse 25 günde bir Basra Körfezi'ne kadar deniz yolu ile yüz tane konteyner gönderebiliyorsunuz. Onların da bir kısmı yolda çürüyor. Bunun dışında Suriye kapısının kapanması, Mısır'dan olan bizim kara yollarının anlaşmasının iptali, Suudi Arabistan'ın bize ambargo koyması bütün bunlarla birlikte pandemi bizim ekonomimizi çok etkiledi” yorumunu yaptı.
Suriye konusunda hükümetten adım atılmasını beklediklerini anlatan Savaş, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Tabi ki onlar bizim komşularımız. Osmanlı Döneminde aynı devletin insanlarıydık. Bizim hepimizin akrabalığı var. Ama şu bir gerçek ki Allah kardeşi kardeş yaratmış cebini de ayrı yaratmış. Kendi geleceğini de ayrı yaratmış. Suriye'deki savaşın bir an önce bitmesini istiyoruz. Savaşın bitmesi için de egemen güç olarak kendini tasvir eden devletleri hem de kendi ülkemizi yöneten hükümetin bu konuda adımlar atmalarını istiyoruz.
Bugüne kadar majör bir problem yaşamadık. Ama kendi aralarında ve bize karşı birçok problemi, gelen misafirler aracılığıyla yaşadık. Sınır ötesinde hemen sınıra yakın yerlerde çadır kentler kuralım. Sağlıklarını, barınmalarını, gıdalarını, giyimlerini ve eğitimlerini her şeyi orada karşılayalım. Bu hem Türkiye adına çok daha faydalı olur hem de orada barış olduğu zaman herkes kendi evine rahatça gider. En az ekonomik kayıpla da biz bu işi atlatırız dedim ama sesimi dinletemedim. O zaman Sayın Cumhurbaşkanı Başbaka'ndı. Başbakanlık'tan randevu istedim. Randevu alamadım. Biz o günlerden bundan 9 buçuk yıl öncesinden beri aynı şeyi söylüyoruz. Suriye'nin bütünlüğü demek Hatay'ın ve Türkiye'nin bütünlüğü demek… Suriye'deki barış ortamı Hatay'da ve Türkiye'de barış ortamı demektir.
Biz ülke olarak da oradaki egemen güçler için de aynı şeyi söylüyorum. Hepimizin Suriye'nin 3'e veya 4'e bölünmesinden yana olmamamız gerektiğini ve Suriye'nin bütünlüğünün sadece kendisi için değil tüm bölge için gerekli olduğunu ifade ettim. Altyapı, eğitimleri, gıdası, giyinmeleri, barınması ve sağlık harcamalarıdır bunlar ile ilgili yapılan yardımlara teşekkür ediyoruz. Benimle konuşan bütün büyükelçilere, temsilcilere ve başkonsoloslara söylediğim lütfen herkes öncelikle barış için adım atsın. Suriye'deki barışa katkı sağlasın. Suriye'deki barışa herkes katkı sağlarsa bu kadar para dökmek zorunda kalmazsınız. Biz de bu kadar meşakkat çekmek zorunda olmayız. Her gelen büyükelçiye ve temsilciye bunları anlatıyorum.”