Hatay, 6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremlerin en çok yıkıma uğrattığı kent oldu. Enkaz altında kalan da kurtulan da günlerce yardım bekledi. Ekiplerin yetişebildiği bazı yerler “mucize kurtuluş”lara sahne oldu ama yetişip de yetilemeyen ya da hiç yetişilemeyen yerler daha çoktu.
Sonuç; on binlerce can kaybı ve yaralı, yaklaşık 1300 kimliği belirsiz cenaze, yıkılan bir kent ve hayatları altüst olan yüz binler… Birçok aile, hayatta kalma mücadelesinin yanı sıra kaybolan cenazelerini bulma mücadelesi de veriyor.
Enkaz kaldırma çalışmalarının tüm hızıyla sürdüğü Hatay’da yakın zamanda Defne ilçesine bağlı Harbiye Mahallesi’nde de çalışmalar başladı. “Dükkân Abbut” bölgesindeki enkaz kaldırma çalışmaları devam ederken, 18 Mart’ta bölgede AFAD ekipleri de bulunuyordu.
Depremde kaybettikleri yakınlarının 40. günü vesilesiyle bölgeye gelen depremzede bir aile, AFAD ekiplerine enkaz altından kaldırılmayan bir cenazeleri olduğunu söylüyor. Ekibin başındaki kişi ‘tamam’ diyor. Kendisi de enkazdan yaralı kurtulmuş olan genç adam, yaşlı ve engelli bir kadın olan büyük teyzesinin cenazesinin bulunabileceği olası yerleri gösterdikten sonra alandan ayrılıyor.
Telefonla ulaştığımız ve isminin belirtilmesini isteyemeyen kayıp yakını, depremin ardından geçen 41 günde yaşadıklarını, cenazenin bulunması çabalarını ve cenazenin bulunduğu 18 Mart’ta yaşananları T24’e anlattı.
- 6 Şubat’taki depremde neler yaşadınız?
“Biz üç katlı bir apartmanda oturuyorduk. Aile apartmanı. Annem, babam, amcam, teyzem, kuzenlerim… Depremin ilk günü evimiz yıkıldı. Sekiz saat enkaz altında kaldık. Sekiz saat boyunca babamın ölüsü de yanımdaydı. Kimse gelmedi. Ben ve ailemi, arkadaşlarım ve diğer yakınlarım kurtardı. Kuzenlerim ve arkadaşlarım, bir itfaiye ekibini kavgayla, dövüşle, tehditle enkaza getirmek istiyor, ‘Burada ses var’ diyorlar ama gelmiyorlar. Onlar da hiltiyi sırtlayarak, kendi imkanlarıyla molozları kaldırıyorlar. Benim şu ana kadar göğüs kafesimde 32 tane çatlak var, enkaz altından kurtarıldığımda omzum çıkmıştı, kafatasımda çatlak var, ayrıca elmacık kemiğim kırıldı. Beni can havliyle yoğun bakıma yatırdılar. Dört gün boyunca Mersin Şehir Hastanesi’nde yoğun bakımda yattım. Ama ailem kötü durumda olduğu için kendi isteğimle kâğıt imzalayarak yoğun bakımdan çıktım. Babam dahil dokuz yakınımı kaybettim. Ama şimdiye kadar hiçbir maddi yardım almadım. AFAD’a gittim, bu halde sırada bekledim. Kredi kartıyla nakit avans çekip babama mezar taşı yaptırdım.
-Büyük teyzenizin cenazesinin bulunması için neler yaptınız?
“Annemin teyzesi yaşlı ve engelliydi. Eşi yıllar önce vefat etti, çocukları da yoktu. 15 yıldır biz bakıyorduk bu teyzemize. Cenazesinin bulunması için aramadığımız, yazmadığımız yer kalmadı. AFAD’a, polise, hastanelere, belediyeye, herkese. 20 Şubat’ta arama-kurtarma ekipleri geldi, ‘Bulamadık’ deyip gittiler. Yakınlarımız oradaydı, ısrar ettiler ‘Buraya bakın, şuraya da bakın’ diye ama bulamadılar. Biz aramaya devam ettik, ‘Bizi arıyorsunuz ama ekipler baktı, orada kimse yok’ dediler. 41 gün sonra ‘bakın’ dediğimiz yerde buldular cenazeyi.”
- Daha sonra hiçbir çalışma yapılmadı mı?
“Yapılmadı. Ta ki 18 Mart’a kadar. O gün babamın ve hayatını kaybeden diğer aile fertlerimizin 40’ı vardı. Bunun için Hatay’a gittik. O gün mahalleden geçerken AFAD ekiplerini gördüm. Yanlarına gittim ve başlarındaki kişiyle görüştüm. Sağ olsun, çok ilgilendi. Numaramı aldı ve teyzemizin cenazesini arayacağını söyledi. Beni sürekli aradı, bilgilendirdi, ‘Henüz bulamadık ama çalışmalara devam ediyoruz’ dedi. Sabah saatlerinde çalışmalara başladılar, 3-4 gibi yağmur başlamasına rağmen çalışmalara devam ettiler. Nihayet saat 17.30 gibi beni tekrar aradı. Cenazeyi bulduklarını ve gelip teşhis etmemi söyledi. Bakılmasını istediğim yerde bulunmuştu cenaze. Çok kötü durumdaydı ama yine de o olduğunu doğruladım.”
- Cenazeyi teşhis ettikten sonra size ölüm belgesi verildi mi?
“Bize ölüm belgesi verilmedi, çünkü teyzemizin kimliği yok. Şimdi sadece gömüldüğü yeri ve numaralı mezar taşını biliyoruz. Narlıca’daki kimsesizler mezarlığına defnedildi. Yakınlarından biri Ankara’da yaşıyor. Onun da Adli Tıp’a gidip DNA örneğini vermesini, sonuca göre evrak düzenleneceğini ve bize teslim edileceğini söyledi.”
TIKLAYIN | "Arama-kurtarma" için gecikmenin kanıtı yok: Matbu "ölü muayene" belgesi
TIKLAYIN | Adli Tıp Uzmanları Derneği Başkanı Ahmet Hilal: Antakya'da yaklaşık 1300 kimliği meçhul cenaze var
TIKLAYIN | Temel Gümüş, Hatay’daki depremde kaybettiği abisi Murat ve yeğeni Bircan’ı arıyor: “Sesimizi duyun”