Hatay’da imar ve yapı denetim izinlerine dair önemli evrakların bulunduğu bir binanın yıkılmakta olduğuna dair videolar dün Twitter’da Türkiye gündemine girdi.
Şehircilik Bakanlığı tüm belgelerin dijital versiyonlarının bulunduğunu söylerken yıkımı durduran avukatlar ise savcıların binadaki evraklara el koyması gerektiğini söylüyor. Hatay’da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İl Müdürlüğü binası hakkında yıkım kararı çıkarılması, şehirde usulsüz biçimde inşa edilen yapılara dair delillerin karartılması şüphelerini gündeme getirdi.
BBC Türkçe’ye konuşan avukatlar, binanın içinde delil niteliği taşıyan evraklar olduğunu söyleyerek; bina yıkılmadan önce savcılığın bu delil niteliğindeki evraklara el koyması gerektiğini söylüyor.
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Hatay İl Müdürlüğü binasında kepçeler tarafından gerçekleştirilen yıkım, bölgeye giden gönüllü avukatlar tarafından engellendi.
Avukat Bedia Büyükgebiz dün Twitter hesabından paylaştığı videoda, Hatay’da yıkılan binaların imar ve yapı denetim izinlerine dair delil niteliğindeki evrakların bulunduğu kamu binasındaki yıkımın durması gerektiğini söyledi.
BBC Türkçe’ye konuşan Büyükgediz, binadaki birinci derece delil niteliğindeki evrakların güvenli bir yere nakledilmesinden önce binanın yıkımına başlandığını kaydetti.
Çağdaş Hukukçular Derneği ise etrafa saçılmış evrakları savcılığa teslim etmek için korumaya aldıklarını söyleyerek, “Enkazda bulduğumuz dosyalar, çürük yapılara onay verip, gerekli yaptırımları uygulamayıp, depremin bir felakete dönüşmesinin sorumlularına işaret ediyor. Delillerin karartılmasına izin vermeyeceğiz” dedi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ise dün gece yarısı resmi Twitter hesabından açıklama yayımlayarak, avukatların dile getirdiği iddiaların asılsız olduğunu, tüm resmi evrakların dijital ortamda da bulunduğunu belirtti.
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı açıklamasında “can güvenliği riskine karşı” binanın boşaltılması gerektiği belirtildi.
Kepçelerin yıkımına engel olan avukatlar ise il müdürlüğüne ait binalarda kimsenin bulunmadığını ve esas önemli evrakların bulunduğu tek katlı yapıda ise neredeyse hiç hasar olmadığını savunuyor.
BBC Türkçe’ye konuşan Büyükgediz, Yapı Denetim ve Şube Müdürlüğü’nün bulunduğu bu binada; Hatay ve çevre ilçelerdeki konut, iş yeri, hastane ve okul gibi binaların yapı ruhsatlarının ya da binalardan alınan numune örnekleriyle alakalı raporların bulunduğunu belirtiyor:
“Bunların hepsi birinci derece delil niteliğine haiz, ıslak imzalı evraklar. Bunların hepsi ileride tazminat davalarına, ceza dosyalarına, bilirkişi raporlarına girecek evraklar. Bu yüzden yıkım kararı verilmeden önce bu evrakların bir tutanak eşliğinde güvenli bir yere transferinin yapılması gerekirdi. Savcılığa bunun hukuka aykırı olduğunu söyleyerek evrakların transferini rica ettik ve yıkım kararının durdurulması gerektiğini söyledik.”
Hatay İskenderun’da yardım çalışmalarına katılan bir başka Avukat Doğan Erkan ise “Bu binalara ruhsat verilmiş olmasının kendisi artık ceza hukuku bakımından suç ve delillerin korunması gerekiyor” diyor.
Hatay’da yıkılan pek çok bina usulsüz malzeme kullanıldığına dair fotoğraf ve video görüntü aldıklarını ve bir yandan delil toplamaya başladıklarını söyleyen Erkan, 1999 depreminden sonra olduğu gibi “delil yetersizliği” durumuna karşı uyarıyor:
“99 depremindeki yargılamalar, yeterince delillendirilemediği tezleriyle zaman aşımına uğradı. Bu sefer öyle olmaması için oradaki delillerin korunması gerekiyor. Burada üç aşamalı kolektif bir suç var; ruhsatı o haliyle verenler, denetlemeyenler ve bizzat o inşaatı yapan müteahhitler. İl müdürlüğünde bulunan o evraklar, bu suçları ortaya koyabilecek ve ceza muhakemesi kanunun koruduğu delillerdir. Aslında Hatay başsavcılığı ya da ilçe baş savcıları ‘o evraklar artık ceza muhakemesi delilidir’ hemen diyerek el koymak zorundalar çünkü biz hukukçular da bir yandan delil toplamaya başladık.”
Ayrıca, “Her yerde enkaz dururken, o binayı yıkmaktaki bu acele niye?” diye sorduktan sonra, “Burada idari yetkinin kötüye kullanımı, bu üç aşamadaki suçlulardan birinin ya da hepsinin korunduğu akla geliyor” diyor.
Peki, bu delil niteliğindeki evrakların dijital kopyaları yok mu? BBC Türkçe’nin hukukçulardan aldığı bilgiye, evrakların sadece dijital kopyalarına güvenmek doğru değil.
Büyükgediz, mahkeme dosyası için devlet kurumlarından resmi bir evrak istediklerinde her zaman ıslak imzalı evrakın talep edildiğini anlatıyor:
“Eğer evrakın bilirkişiye gitmesi gerekirse, o evrakın ıslak imzalı olması gerekiyor. Dijital bir evrakta etkili bir inceleme yapamayabilirsiniz. Bu evraklar dijital ortama tamamen yüzde yüz aktarıldı mı aktarılmadı mı? Bunu tespit edebilmek oldukça güç. Devlet zaten belli bir yıldan sonrasını tarayarak dijitale aktarıyor. Fiziki dosyadaki tüm evraklar genelde UYAP’a taranmıyor, mutlaka bir şeyler kaçıyor. O yüzden dosyanın komple fiziki olması bizim için önem teşkil ediyor. Ayrıca hukukçulardaki korku şudur ki, dijital veriyi geri dönüştürülemez bir şekilde silmeniz tek bir tuşa bakar.”
11 Şubat gece yarısı saatlerinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı resmi Twitter hesabından açıklama yapılarak, avukatların dile getirdiği iddiaların asılsız olduğu belirtildi.
Bakanlık açıklamasında bina hakkında yıkım kararına ya da binada başlayan yıkıma karşı herhangi bir açıklama getirilmezken, ‘kişilerin can güvenliği riskine karşı’ binanın boşaltılması gerektiğinden bahsedildi:
“Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Hatay İl Müdürlüğü Binasının büyük bir bölümü depremde hasar görmüş ve yıkılmıştır. Bugün ağır hasar alan İl Müdürlüğü binamızın bazı kişiler tarafından izinsiz bir şekilde kullanıldığı görülmüştür. Bakanlığımıza bağlı ekiplerimiz; il müdürlüğü ana binamızdaki yangın merdiveninin ek binamızın üzerine çökmesi riskine karşı, buradaki kişilerin can güvenliği için binayı boşaltmak istemiştir. Bu talebi reddeden kişiler, ekiplerimize mukavemet göstermiş, sosyal medya aracılığıyla ‘Çeşitli evrakların yok edilmeye çalışıldığı’ gibi akla hayale gelmeyecek mesnetsiz bir iddiayı ortaya atmışlardır.”
Açıklamada ayrıca tüm evrakların dijital ortamda da bulunduğu kaydedilerek, “Kaldı ki, ek binamızda yer alan tüm evraklar, diğer resmi evraklarımız gibi yeni İl Müdürlüğümüzün arşivine taşınacaktır. Bu bakımdan, söz konusu iddialar tamamen asılsız ve gerçek dışıdır” ifadeleri kullanıldı.