Hatayspor teknik direktörü Ömer Erdoğan: Tarzımı Klopp'a benzetiyorum, onun gibi oynatmak istiyorum

Hatayspor teknik direktörü Ömer Erdoğan: Tarzımı Klopp'a benzetiyorum, onun gibi oynatmak istiyorum

Süper Lig'e yükseldiği ilk yılında büyük başarıya imza atan Hatayspor'da Teknik Direktör Ömer Erdoğan, başarılarının sırrının detaylarda yattığını söyledi. en beğendiği teknik adamın Jürgen Klopp olduğunu söyleyen Erdoğan, "Tarzımı Klopp'a benzetiyorum, onun gibi oynatmak istiyorum" ifadelerini kullandı.

Hatayspor Teknik Direktörü Ömer Erdoğan, TamSaha dergisine açıklamalarda bulundu. Transferdeki başarının sırrını açıklayan Erdoğan, “Oyuncuya iletişim anlamında nasıl dokunmamız gerektiğini hep çalışıyoruz. Hangi ülkenin oyuncusunun nelerden hoşlandığına, ona nasıl davranılması gerektiğine kadar araştırıyoruz. Sırf antrenmanla bu işler oluşmuyor” dedi.

Kariyerinde bir çok hocadan deneyim aldığını belirten Erdoğan, “Hocalarımın hepsinden bir şeyler öğrendim. Biraz geriye gidersek Hikmet Hocamın emeği çok fazla. 1990'ların sonunda kullanılmayan metotları Hikmet Hocamız kullanıyordu. Bu Almanya'da bizim için normaldi ama Türkiye o yıllarda bu seviyeye gelmemişti. Rahmetli Ümit Kayıhan Hocamın da çok ayrı bir yeri var bende. Onunla baba-oğul ilişkimiz vardı. Almanya'ya düğünüme gelmişti. Kendisiyle üç farklı kulüpte çalışma fırsatı buldum. Allah rahmet eylesin. Galatasaray'a beni getiren Fatih Hocamın da yeri ayrıdır; liderlik duruşu, takımın kötü gidişatında motivasyonla dik duruşu çok önemlidir. Dışarıdaki krizleri nasıl yönetebileceği konusundaki tavırları bana örnek oldu. Aykut Kocaman futbolculara özgüven aşılayan bir teknik adamdı. Futbolculuk dönemimin zirvesini Ertuğrul Sağlam ile yaşadım. En uzun süre onunla çalıştım. Benim için rol model oldu. Futbola bakış açısı çok iyidir. Bursa büyük şehir, bazı dengeleri ayarlamanız lazım. Şehrin büyüklerini takıma çekmeniz için bu organizasyona sizin de katılmanız lâzım. İnanılmaz güzel yönetiyordu hoca bu durumları” diye belirtti.

"Güveni boşa çıkarmadık"

Hatayspor’a geçiş hikayesini anlatan başarılı teknik adam, “Takım Süper Lig'e çıktıktan sonra Mehmet Altıparmak ile yollarını ayırıyor ve hoca arayışına giriyor. Sportif Direktörümüz Fatih Kavlak da sağ olsun beni öneriyor başkana Onursal Başkanımız Lütfü Savaş'la Ankara'da tanıştık. Karşılıklı bilgi alışverişinde bulunduk. Kendimizi tanıttık, hedeflerimizi söyledik. İlk görüştükleri hoca benim. Toplantı sonrasında Lütfü Başkanımız sağ olsun, "Benim için hoca belli oldu. Ömer Hocayla başlıyoruz" diyor. Tarihinde ilk kez Süper Lig'e çıkan takımın başına Süper Lig tecrübesi olmayan, hocalık kariyeri çok fazla olmayan birisini getirmek, onun açısından da riskli gözükebilir. Başkan, "Benim için isim, kariyer, geçmiş önemli değil; benim için gerçekten hırslı, öğrenmeye, kendini geliştirmeye aç, enerji dolu bir hoca istiyorum" dedi ve beni tercih etti. Hatayspor'da işe başladığımda çok fazla zamanımız yoktu. Çok çabuk hareket etmek zorundaydık. Devam etmek istemediğimiz oyuncularla yollarımızı ayırdık. Çok transfer yapmamız ve takımı sil baştan kurmamız gerekiyordu. İmza attıktan bir hafta sonra kamp başladı. Kamp programı yaparken eksik mevkilere transfer yapmak için de uğraştık. Sportif Direktörümüz Fatih Kavlak ve ekibimle yoğun bir mesai harcadık. Yaz döneminde 500-600 oyuncu izledik. Ama bu oyuncuların dışında daha önce ekibimle canlı izlediğimiz oyunculara öncelik verdik. Akintola gibi, Münir gibi, Pablo Santos, Ruben Riberio gibi izlediğimiz oyuncuları tercih ettik. Bu konuda yönetimimiz bize güvendi ve seçim hakkı verdi. Bu güvenlerini de boşa çıkarmadık çok şükür. Kendilerine bir kez daha teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

"En ince detaylara kadar oyuncuları araştırıyoruz"

Hatayspor’un başarılı transferlerinin perde arkalarını anlatan Ömer Erdoğan, “Oyuncu almak kolay, önemli olan oyuncudan performans almak. Size bir örnek vereyim. Mame Diouf'un Stoke City'de iki sezon doğru dürüst maçı yok. İstatistikleri çok iyi değil. Bu oyuncuyu transfer ederken bazı kriterleri değerlendirerek aldık. Mesela beni en çok heyecanlandıran bir konuyu anlatmak istiyorum. Diof'ta ısrar etmemi sağlayan ilginç bir olaydı. Mame, Stoke'tayken rezerv ligde oynadı. Bir maçta bir pozisyon var. Takım arkadaşı penaltı kullanıyor ve penaltı golle sonuçlanıyor. Penaltıyı kullanmayan Mame Diouf, topu filelerden alıp sprintle koşarak orta saha noktasına bırakıyor. Düşünün, Mame Diouf'tan bahsediyorum. Mame bunu Premier Lig'de değil rezerv ligde yapıyor. Futbola karşı ne kadar iştahlı, istekli ve karakterli olduğunu o maçta görüyorum. Tabii Hannover dönemini, Manchester United dönemini zaten araştırdım. Diouf kariyeri büyük oyuncu ama iki senede düşüş yaşayan oyuncu için dersiniz ki, "Bu oyuncu doymuş." Fakat o pozisyon beni çok etkiledi. Senegal Millî Takımı'nda oynadığı, benim de tanıdığım arkadaşlarına da ulaştım. Karakteriyle ilgili hep güzel referanslar aldım. Kendisiyle de görüntülü görüşmeler yaptım. O enerjisini zaten görünce anlıyorsunuz. Benim verdiğim mesajlar da onu heyecanlandırdı.

Demek istediğim, transfer yapmak çok önemli ama oyunculardan bu verimi alabilmek veya performansının zirvesine getirmek çok daha önemli. Burada sadece kendimden söz etmiyorum. Biz bir ekibiz. Teknik ekibim ve yardımcılarımla beraber oyuncularımı hem fiziksel hem mental hem de taktiksel olarak en iyi şekilde hazırlamaya çalışıyoruz. Oyuncuların buna karşılık vermeleri de ne kadar karakterli olduklarını gösteriyor. Sonuçta biz isteriz, anlatırız, gösteririz ama oyuncu yapmazsa olumlu dönüş olmaz. Futbolcuda potansiyel varsa ve karakteri de iyiyse biz zaten küçük dokunuşlarla onu yine yukarıya çıkartabiliriz. Oyuncuya iletişim anlamında nasıl dokunmamız gerektiğini hep çalışıyoruz. Hangi ülkenin oyuncusunun nelerden hoşlandığına, ona nasıl davranılması gerektiğine kadar araştırıyoruz. Oyunculara hep yardımcı olmaya çalışıyoruz. En ince detaylara kadar oyuncuları araştırıyoruz. Sırf antrenmanla bu işler oluşmuyor” ifadelerini kullandı.

"Boupendza'nın bazı konularda çok eksiği vardı"

Bu sezon ligde gol krallığı zirvesinde olan Aaron Boupendza hakkında konuşan Erdoğan, “Aaron'u izlerken son yıllarda istatistik olarak performansının karşılığını vermediğini görüyorduk. Ama potansiyeli olan bir oyuncu olduğunu da biliyorduk. Yetenekli bir oyuncu. Değişik çalımları, değişik şutları var. Gücünü iyi kullanıyor. Sürati ve hava toplarındaki etkinliği iyi. Bunları çok daha iyi yapabildiği zaman iyi yerlere gelebileceğini düşündük ve öyle transfer ettik. Aldığımızda şu anki halinden çok farklıydı. Kilo problemi vardı. Bazı konularda çok eksiği vardı. Ama biz özellikle sezon öncesi kamp döneminde yaptığımız ekstra çalışmalarla bunu giderdik. Oyuncu da bize çok güzel cevap verdi. Takım içerisindeki kaliteli oyuncuların neler yaptığını da gördü. Önünde Mame Diouf gibi kariyerli ve karakterli bir oyuncu var. Pablo gibi, Ruben gibi oyuncular var. Bu oyuncular Aaron için çok iyi örnekti. Daha önce zirveye çıkan oyunculardı.

Ama şu an burada takımı bir yerlere getirebilmek için çaba gösteriyorlar. Aaron bundan da çok etkilendi. Arkadaşlarına ayak uydurdu. Dedi ki, "Benim de bu takımın bir parçası olabilmem için çok çalışmam gerekiyor." Biliyorsunuz ben ilk haftalarda Aaron'u oynatmıyordum. Çünkü bir sakatlık durumu vardı. O dönem onu daha çok alternatif oyuncu olarak değerlendiriyordum. Ama o dönemde bile hırsıyla, antrenmanlarda sürekli üzerine koyarak, eksiklerini tamamlayarak, istediklerimize olumlu cevaplar vererek kendisini geliştirdi. Ben kendisiyle hep konuştum. "Bak oğlum çok az kaldı. Üzerine koyarak çalışmaya devam et. Şans vereceğim sana. Ama sen ne zaman hazır olursan, o zaman bu formayı alacaksın ve bir daha çıkarmayacaksın" diyordum. Bu fırsatı kendi oluşturdu. Çok çalıştı ve sabırla bekledi. Oyuna sonradan aldığımız dönemlerde hep katkı sağladı. Bu fırsatı da yakaladıktan sonra sürekli üzerine koyarak devam etti” dedi.

"Analize çok önem veriyoruz"

Takımdaki başarının altında analiz yattığını belirten Erdoğan, “Ekip olarak analize çok önem veriyoruz. Çok zaman harcıyoruz. Kendi analizlerimizi ciddi zaman harcayarak yapıyoruz, rakip analizlere de çok önem veriyoruz. Bugün bakıyoruz rakibin artıları, eksileri nedir. Artılarına önlem alırken eksiklerden faydalanmak için planlar geliştiriyoruz. Nereye koşu yapabiliriz, nerede durabiliriz, bunları çalışıyoruz. Hangi hücum varyasyonuyla daha çabuk kaleye gideriz diye çok denemeler yapıyoruz. Oyuncu da bunları biliyor. "Şu koridordan, şu aradan gittiğimde arkadaşım pası attığında kaleci ile karşı karşıya kalacağım" diyor. Bunları hafta içi çalışıyoruz. Doğaçlama oluşan hiçbir şey yok. Çalışmanın karşılığı Dediğim gibi yaptığımız analizler ve çalışmanın karşılığını alınca, oyuncular da bunu yaşayınca daha inanarak bakıyorlar artık analiz ve çalışmalara Çünkü sonuca gitmişler ve başarılı olmuşlar. Oyuncular size bu sayede çok farklı bakıyor. Çok zekiler; sizi tartıyorlar. Boş şeyler anlatırsanız ikinci, üçüncü maçtan sonra seni ciddiye almıyorlar. Ama biz son detaya kadar ilgileniyoruz. Oyuncunun göremediği küçük detaylara kadar inmeye çalışıyoruz” cümlelerine yer verdi.

"Sezonu en iyi yerde bitirmek istiyoruz"

Takımın hedefleri hakkında da görüşlerini bildiren Erdoğan, şöyle devam etti:

“Kısa vadede sezonu en iyi yerde bitirmek istiyoruz. Orta vadede bu kulübü borçlu hale getirmedik. Borcu yok kulübün. Yeni sezonda gelir-gider dengesini iyi ayarlamak istiyoruz. Hem futbolcu satarak kulübe para kazandırmak hem de uzun vadede tesisleşme konusunda ciddi adımlar atılmasını istiyoruz. İnşallah altyapıdan oyuncu yetiştirip, takıma katmaya çalışacağız. Ligde kalıcı olan, sıkıntısız bir sezon geçiren ama sürekli üzerine koyarak devam eden bir takım oluşturmak amacındayız."

"Hayallerimden biri de Bursaspor'da hoca olmak"

Ömer Erdoğan kendi kariyer planlaması hakkında ise, “Şu anda öğrenme aşamasındayım. Oyuncularıma da "Her maç kendimizi geliştirmemiz için bir fırsat, her idman bir fırsat" diyorum. Her idmanı drone aracılığıyla kaydedip izliyorum. Avrupa'daki maçları izlerken artık farklı bakıyorum. Futbolcuyken topun olduğu bölgeye bakıyordum, şimdi farklı bakıyorum. Hücum yaparken diğer oyuncular ne yapıyor, pas alırken doğru açılar nereler Ama aynı zamanda savunma yapan da nasıl yapıyor, bunları takip ediyorum. Yeniliklere açığım. Hatayspor'da çalışmaktan çok mutluyum. Ama uzun vadede hayallerim var. Bir tanesi Bundesliga'da çalışmak İngiltere'de çalışmayı da çok istiyorum. Hayallerimden biri de Bursaspor'da hoca olmak” yorumunu yaptı.

"Kesinlikle... Almanya'da futbolcu olarak bu disiplini gördüm ama boş zamanlarımda da kulüplerde staj gördüm. Borussia Dortmund'a iki dönem gittim. Bayer Leverkusen'e gittim. Mönchengladbach'a gittim. Klopp,  Tuchel, Favre ve Schmidt dönemlerinde gittim... Disiplin ve işe saygılarını bire bir gördüm. Ayrıca Guus Hiddink'in yanında Chelsea'de staj yaptım ve kendimi bugünlere hazırlamaya çalıştım. Orada hocaların antrenmanları, maça hazırlıkları ve diğer organizasyonlarını, oyuncularla iletişimlerini gözlemledim. Bunlar bana çok şey kattı. Hepsi bu konuda çok disiplinli, işlerini inanılmaz profesyonelce yapıyorlar. İmkânlar da buna göre müsait ama Chelsea'de Hiddink, "Elimde büyük dünya starları var, inanılmaz oyuncular var. Aman ben bu takıma idman yaptırmayayım, eksiklerini göstermeme gerek yok. Sahada bıraksam zaten oynarlar" demiyor. Onlar bile çok detaya önem veriyor ve analiz yapıyor. Tuchel ve Klopp döneminde oyuncuların ne kadar hırslı olduklarını gördüm. En küçük hatalarda hocalar oyuncularını uyarıyor."

"Tarzımı Klopp'a benzetiyorum"

Almanya'da büyümek, oranın disipliniyle yoğrulmak oyunculuk kariyerinize istikrar ve başarı kattı sanırım. teknik direktörlük kariyerinizde de o disiplinin izleri sürüyor mu?

"Kesinlikle... Almanya'da futbolcu olarak bu disiplini gördüm ama boş zamanlarımda da kulüplerde staj gördüm. Borussia Dortmund'a iki dönem gittim. Bayer Leverkusen'e gittim. Mönchengladbach'a gittim. Klopp,  Tuchel, Favre ve Schmidt dönemlerinde gittim... Disiplin ve işe saygılarını bire bir gördüm. Ayrıca Guus Hiddink'in yanında Chelsea'de staj yaptım ve kendimi bugünlere hazırlamaya çalıştım. Orada hocaların antrenmanları, maça hazırlıkları ve diğer organizasyonlarını, oyuncularla iletişimlerini gözlemledim. Bunlar bana çok şey kattı. Hepsi bu konuda çok disiplinli, işlerini inanılmaz profesyonelce yapıyorlar. İmkânlar da buna göre müsait ama Chelsea'de Hiddink, "Elimde büyük dünya starları var, inanılmaz oyuncular var. Aman ben bu takıma idman yaptırmayayım, eksiklerini göstermeme gerek yok. Sahada bıraksam zaten oynarlar" demiyor. Onlar bile çok detaya önem veriyor ve analiz yapıyor. Tuchel ve Klopp döneminde oyuncuların ne kadar hırslı olduklarını gördüm. En küçük hatalarda hocalar oyuncularını uyarıyor."

En beğendiği teknik direktör sorusunu da yanıtlayan Erdoğan, "Jürgen Klopp... Duruşuyla, oynatmak istediği futbolla, oyuncularla olan iletişimiyle benim için 10 numara. Yakından tanıma fırsatı bulduğum için de çok mutluyum. Guardiola da çok saygı duyduğum bir hoca ama kendi tarzımı Klopp'a benzetiyorum. Onun gibi oynatmak istiyorum" dedi.

"Avrupa Şampiyonası'nda başarılı olacağız"

Milli Takımın performansını da değerlendiren başarılı çalıştırıcı, “Şenol Hocamı ve futbolcu kardeşlerimi tebrik ediyorum. Bizi çok mutlu ettiler. Avrupa Şampiyonası'na katılma fırsatı elde ederek bizi sevindirdiler. 2022 elemelerine de çok iyi başladılar. Bu jenerasyondan çok umutluyum. Avrupa deneyimimiz çok fazla. Kaan, Ozan, Merih, Çağlar gibi dünya yıldızlarımız var. Zeki, Umut, Cenk Tosun, Burak Yılmaz Abdülkadir Ömür geliyor. Okay çok iyi Daha önce bu kadar iyi oyuncular yoktu. Bu arkadaşların en iyi liglerde oynayıp tecrübe kazanması da büyük şans. Umut ediyorum ki bu sene Avrupa Şampiyonası'nda başarılı olacağız. Hollanda ve Norveç maçlarındaki takım savunması beni çok umutlandırdı. Kompakt durduk, rakibe pozisyon vermedik. Avrupa Şampiyonası'nda da böyle olacak. Bütün maçlarda önceliğiniz gol yememek olacak. Bu tabiî ceza sahasına 10 kişiyle otobüs çekip bekleyelim anlamına gelmiyor. İkinci bölgede doğru dizilelim, zamanı gelince çabuk çıkalım. Pas yapabilecek bir takımız, zaman zaman oyunun temposunu da düşürebiliriz. Bu bizim için örnek oldu. Letonya maçı tam tersi oldu Letonya arkaya çekilip bizim topa sahip olmamızı sağladı. Bu tür maçlar daha zor oynanıyor. Çünkü onlar da topu kazanıp çok çabuk çıkmak istedi. Avrupa Şampiyonası örnekleri bence Norveç ve Hollanda maçlarındaki oyundur Şenol Hoca zaten tüm analizleri yapacaktır” dedi.

"Altyapıya takımlar önem vermiyor"

Son olarak Türk futbolcuların Avrupa’da forma giymesini değinen Ömer Erdoğan, “Oyuncularımız cesaret kazandı. Avrupa'daki takımlar artık Türk pazarını çok daha dikkatli izliyor ve tarıyor. Bakıyorsunuz Ali Akman'ı Bursaspor'dan kapıyorlar. Bursa'yı örnek göstermem gerekiyor. Çünkü çok genç oyuncularla oynuyorlar ve birçok oyuncularını da Avrupa takımları izliyor Altınordu Çağlar'ı, Cengiz'i gönderdi Eskişehir'den Metehan Altunbaş Avusturya'ya gitti. Şimdi Türkiye pazara girdi ve Türk futbolcular da artık cesaretlendi. "Biz de gidebiliriz ve başarılı olabiliriz" diyorlar. Bir de yeni jenerasyon artık kendisini çok daha çabuk hazırlamaya başlıyor. Mesela dili çözmek için ders alıyorlar. Benim zamanımda en büyük sıkıntı dil problemiydi. Abilerimiz gittiklerinde oraya adapte olamıyordu. Mutsuz olup geri dönüyorlardı. Genç nüfusumuz çok fazla ama imkân tanıyamıyoruz onlara Burada bakıyorsun etrafına, her yer taş Biz bile İstanbul'a gelince ter idmanı yapmak için kaç kilometre yol yapıyoruz. Bu çocuklar nasıl geliştirsin kendini? Olmuyor Belki potansiyel var. Mahalle arasında oynuyor ama onlara imkân vermen lazım. Havuzumuz küçük olduğu için sıkıntı yaşıyoruz. Ama bakıyorsunuz Avrupa'da bambaşka Veya Afrika ülkelerine bakıyorsunuz orada Avrupalılar akademi açıyor ve oyuncu çıkartıyor. Bizim şanssızlığımız tesislerimiz az, havuzumuz dar. Altyapıya yeterince önem vermiyor profesyonel takımlar Altyapıya çok fazla imkan sağlanmadığı için maalesef oyuncu çok sayıda çıkmıyor" değerlendirmesinde bulundu.