Hatip Dicle, 1991 yılında Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) - Halkın Emek Partisi (HEP) seçim ittifakıyla Diyarbakır'dan milletvekili seçildi. Leyla Zana’nın yemin töreninde kürsüden Kürtçe olarak sarfettiği "Bu yemini Türk ve Kürt halklarının kardeşliği adına ediyorum" sözlerinden önce Dicle de ‘Ben ve arkadaşlarım bu yemini anayasanın baskısı altında okuyoruz.’ sözleriyle protestolara maruz kaldı.
Dicle, Anayasa Mahkemesi’nce ‘bölücülük’ yaptığı gerekçesiyle kapatılan HEP’e alternatif olarak kurulan Demokrasi Partisi'nin (DEP) 1994 yılında genel başkanlığını yaptı. Ancak Genel Başkan Dicle'nin o yıllarda yaptığı her açıklama çok 'sert' bulunuyor, buna karşın Dicle aynı üslupla açıklamalar yapmaya devam ediyordu
12 Şubat 1994'te İstanbul, Tuzla'da 5'i askeri okul öğrencisi 6 kişinin öldüğü bombalı saldırı, siyasetin gittikçe artan gerilimini tırmandırdı. Dicle'nin bu patlamaya ilişkin "Savaşta askeri üniformalılar hedeftir." şeklinde basına yansıyan sözleri, Kürt siyasetçiyi bir kez daha eleştirilerin odağına oturttu.
Dicle'nin açıklamaları ve olayların hemen arkasından dönemin Başbakanı Tansu Çiller ve Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş'in yaptığı açıklamalar, siyaseti zorlayan Kürt milletvekilleri için yeni bir dönemin başlayacağının da habercisiydi.
2 Mart 1994 tarihinde DEP milletvekilleri Hatip Dicle, Orhan Doğan, Leyla Zana, Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve Şırnak bağımsız milletvekili Mahmut Alınak’ın dokunulmazlıkları kaldırıldı. Aynı gün TBMM'den çıkan Hatip Dicle ve Orhan Doğan gözaltına alındı ve sonrasında tutuklandılar. Dicle, 10 yılını cezaevinde geçirdi.
2004 yılında cezaevinden çıkan Dicle, artık siyasi yasaklıydı. Anayasa Mahkemesi tarafından parti üyeliği de düşürülen Dicle, Demokratik Toplum Kongresi'nin (DTK) kurulmasına öncülük etti. Kongrenin eşbaşkanı oldu. 2009’da PKK'nın çatı örgütü KCK operasyonları ile yeniden tutuklandı.
Bir kez daha cezaevinde giren Dicle, 2011 seçimlerinde Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloku tarafından cezaevinden Diyarbakır Milletvekili olarak gösterildi. Yaklaşık 86 bin oy alarak bağımsız milletvekili seçildi. Seçimlerde aday olabilen Dicle'nin vekilliği bir kez daha Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından iptal edildi.
Hatip Dicle, iç hukuk yollarının kapalı olması nedeniyle Türkiye aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) açtığı birçok davayı kazandı. Dicle, beş yıl cezaevinde kaldıktan sonra 28 Haziran 2014'te tutukluluk süresi dikkate alınarak tahliye edildi.