15 Temmuz darbe girişimi kapsamında haklarında dava açılan 51 Hava Harp Okulu öğrencisinin yargılandığı davanın bugünkü celsesi tamamlandı. Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, tutuksuz yargılanan sanıkların savunmaları dinlendi.
Sanıklardan Oğuzhan Doğançay paraşüt eğitimi için 11 Temmuz'da Ankara'ya geldiklerini ve Kara Harp Okulunda kaldıklarını söyledi.
Doğançay, saat 03.00 sularında 2 helikopterin geldiğini, ancak nereye götürüleceklerini bilmedikleri için bu helikopterlere binmek istemediklerini, tam teçhizatlı karacı bir yarbayın kendilerini tehdit ettiğini, Yüzbaşı Kenan Baştuğ'un alay komutanıyla görüşmesinin ardından gruplar halinde helikoptere binmeye başladıklarını, helikopterlerin 3 sortide 6 sefer yaparak 91 kişiyi Etimesgut'a naklettiğini, 51 kişinin ise içtima alanında kaldığını bildirdi.
15 Temmuz akşamı uçak sesleri duyduklarını, internet haber sitelerinden Boğaz Köprüsü'nün askerlerce kapatıldığını öğrendiklerini, ancak darbe girişiminden haberdar olmadıklarını anlatan Doğançay, komutanları Yüzbaşı Kenan Baştuğ'un gece yarısı gazinoda toplanmalarını istediğini, burada bulunan televizyondan darbe bildirisi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamasını dinlediklerini, darbe girişimini de bu şekilde öğrendiklerini belirtti.
Gece güvenli bir yere nakledilecekleri belirtilerek Kara Harp Okulu içtima alanında toplanmalarının istendiğini anlatan Doğançay, saat 03.00 sularında 2 helikopterin geldiğini, ancak nereye götürüleceklerini bilmedikleri için bu helikopterlere binmek istemediklerini, tam teçhizatlı karacı bir yarbayın kendilerini tehdit ettiğini, Yüzbaşı Kenan Baştuğ'un alay komutanıyla görüşmesinin ardından gruplar halinde helikoptere binmeye başladıklarını, helikopterlerin 3 sortide 6 sefer yaparak 91 kişiyi Etimesgut'a naklettiğini, 51 kişinin ise içtima alanında kaldığını bildirdi.
Sabaha kadar alanda beklediklerini ifade eden Doğançay, 08.00 sularında koğuşlarına döndüklerini, 12 gün Kara Harp Okulunda kaldıktan sonra gözaltına alındıklarını ve mahkemece tutuklandıklarını anlattı.
Hakkındaki suçlamaları reddeden ve terör örgütü üyesi olmadığını ifade eden Doğançay, beraat talep etti.
Sanık Yusuf Dönmez, nereye götürülecekleri konusunda bilgi verilmediği için helikoptere binmek istemediklerini belirterek, "Komutanımız da binmemizi istemedi. Bu bize güven verdi. Tam teçhizatlı karacı bir yarbay bizi tehdit etti. Yüzbaşı Baştuğ'un alay komutanıyla görüşmesinin ardından helikopterlere bindik" dedi.
İddianamede çelişki olduğunu öne süren Dönmez, "Bir yerde Kara Havacılık Okulunun güvenli olduğu belirtiliyor ve tahliyemiz anlamsız bulunuyor. Başka bir yerde ise okulun darbeciler tarafından ele geçirildiği ve üs olarak kullanıldığı ifade ediliyor. Darbecilerin ele geçirdiği bir yer nasıl güvenli olabilir?" diye konuştu.
Sanıklardan Mehmet Öztürk, hakkındaki iddiaları reddetti ve paraşüt eğitiminin Genelkurmay Başkanlığının bilgisi dahilinde çok önceden planlandığını söyledi. Eğitimin özellikle 15 Temmuz'a denk getirildiği iddiasını da yalanlayan Öztürk, kendilerinden sonra başka bir grubun daha aynı eğitim için Kara Harp Okuluna gelmesinin planlandığını anlattı.
Mehmet Özden de darbe teşebbüsünü Yüzbaşı Kenan Baştuğ ile televizyondan öğrendiklerini ve şok olduklarını söyledi. Sanıklardan Mehmet Emin ise herhangi bir olaya karışmadıklarını, darp ve cebirde bulunmadıklarını belirterek beraat talep etti.
Terör örgütü üyeliği iddiasını reddeden Nihat Kara da öğrenciler, iddianamede öne sürülenin aksine, "F kasa"nın okulda yapılacak faaliyet ve etkinlikler için açılan ortak hesabın adı olduğunu, "Filo kasası" anlamına geldiğini, komutanların bilgisi dahilinde açılan bu hesaba tüm öğrencilerin elden veya EFT ile para yatırdıklarını belirtti.
Darbe girişim sırasında şehit olanları saygı ve şükranla andığını belirten sanıklardan Halit Demir, "Olağan dışı bir durum olduğunu jetlerden anladık. İnternetten araştırdık. Gazinodaki televizyondan net şekilde darbeyi anladık. Her taraftan çatışma ve silah sesleri geliyordu. Ankara mahşer yeriydi ve biz o mahşerin ortasındaydık. 91 arkadaşımız helikopterle götürüldü, biz kaldık. Okulun yönetimi darbecilerin elindeydi. Böyle bir yerin güvenli olması söz konusu değil" diye konuştu.
Sanık avukatları da müvekkillerinin beraatlerini ve duruşmadan vareste tutulmalarını ve haklarındaki adli kontrolün kaldırılmasını istedi. Sanıklardan Yusuf Çiçek'in avukatı, müdafilikten çekilme talebinde bulundu.
Beyan ve talepleri dinleyen mahkeme, Yusuf Çiçek'e başka bir avukat tayini için Ankara Barosuna müzekkere yazılmasına hükmetti ve duruşmayı yarın devam edilmek üzere tamamladı.