Yaza yüksek bir enerjiyle girmeye hazırlanan Ece Sükan için moda, her zaman ön planda...Ece Sükan'dan Hello'ya özel pozlar - FOTOGALERİ Ece Sükan fotoğrafları - FOTOGALERİÜniversitede psikoloji okuyan, ama çocukluktaki moda editörlüğünden asla vazgeçmeyen, ‘vintage’in Türkiye’deki tanıtıcısı olan Ece Sükan’la Hello dergisine moda, aşk ve oyunculuğuyla ilgili açıklamalar yaptı. ‘Bir şeye tutkun ya baştan vardır ya da hiç yoktur’
Modaya olan tutkunuz ne zaman başladı? İçgüdüsel olarak giyinmeye ve kıyafetlere hep meraklıydım. Annemin tiyatro yıllarında kostümlerle iç içe geçen bir çocukluk, okul yıllarında moda dergilerine olan tutkum, ileri ki yıllarda moda editörlüğü ve modellik, New York’ta iyice bilinçlenen 'vintage' merakı... Tüm bunlar birbirini besleyen ve bir diğerine alt yapı hazırlayan dönemler oldu. Üniversitede psikoloji okudum. Çok keyif alarak okulumu bitirdim fakat o zamanlardan biliyordum 'moda editörü' olmak istediğimi. Yani şöyle dönüp baktığımda içimde hep olan bir tutkuymuş moda. Aslında zaten bir şeye tutkun ya baştan vardır ya da hiç yoktur…
Vintage modasını Türkiye’ye getiren isim oldunuz. Mavi Jean için özel bir koleksiyon hazırladınız. Biraz anlatabilir misiniz? Vintage aslında bir trend değil. Trendler gelip geçicidir. Evet, belki birçok kişi 'vintage' çok popüler olduğu için ilgi gösteriyordur ama meselâ benim için her şeyin 'vintage'ı güzeldir. Tıpkı eski filmleri ve müzikleri daha çok sevdiğiniz gibi. Ece Sükan Vintage- Mavi jeans iş birliğine gelince şöyle özetleyebilirim; Dünyanın her yerinde büyük markalar bu tip iş birliklerine girmiş durumda. Mavi Jeans de belli mağazalarına 'ece sükan vintage' köşeler yapmak istedi ve ben de onlar için özel daha casual, genç, renkli vintage bir koleksiyon seçtim. Bunun yanında da bazı jeanleri vintage ruhuna uygun olarak yorumladım. Bir bölüm de vintage modellerden yeni üretimler yaptık. Bu projeyle 'vintage' kültürü daha da yaygınlaşacak diye düşünüyorum ve gençler bunu sokağa taşıyacak.
Sizi bu işinizde başarılı kılan nedir? İnsanın kendisi için tanımlamalar yapması zordur. Üretken, çalışkan, sorumluluk sahibi ve enerjisi yüksek biriyimdir genelde…
Dolabınızda olmazsa olmaz parçalar nelerdir? 'Art deco' takılarım, vintage elbiselerim, saatlerim, yüksek topuklu ayakkabılarım, kemerlerim, şapkalarım. ‘Hayata karşı heyecan duruyorum’
İş hayatınızdaki başarınız aşk hayatınızla doğru orantılı mı? Böyle bir doğru orantı kimse için geçerli olmaz diye düşünüyorum. Bu işlerin bir formülü yoktur ki... Hayat da bir sürü dönemden oluşuyor bence, yani kişinin kendi yolculuğu öyle.. Benim içimde yepyeni bir dönem yaşı yor olmamın heyecanı var. Oldukça pozitif ve yüksek bir enerjiyle giriyorum bu yaz aylarına. Heyecan duyuyorum hayata karşı..
Moda sektöründe yaptığınız çalışmalardan sonra sizi dizi oyunculuğunda görmeye başladık. Oyunculukta kendinizi nerede görüyorsunuz? Oyunculuk kendimi ifade edebildiğim bir diğer alan oldu. Kendi duygusal yolculuğumu 'Belda' karakterinde yaşadım. Bu çok önemli projede, izleyenler tarafından beğenilmek benim için çok mutluluk vericiydi. Şu an işin çok başındayım tabiî ama gelişim gösterebildiğimi düşünüyorum.
Dizinin konusu olarak aşk gerçekten bu kadar tutkulu yaşanabilir mi? 'Aşk' zaten tutkudur. O yüzden acı da verir, mutlulukta. Duygular hep en uçlarda gezinir…
İlişkilerde birbirini sevmek yeterli mi? Tabiî ki tam olarak değil. Uyum, saygı, ilgi, ortak zevkler, bunlar da ilişkiler adına önemli kavramlardır.
Şu anda hissettiğiniz, sizi heyecanlandıran en büyük aşk nedir? Şu aralar hayata karşı hiç olmadığım kadar büyük bir aşk duyuyorum. Bu da beraberinde zaten bir dolu heyecan getiriyor ve içimi kıpır kıpır yapıyor.
İlerisi için projeleriniz nelerdir? Bende proje bitmez. Değişik alternatifler, yollar ve kombinasyonlar var. Ama en yakın zamanda olanlar; Santral Bilgi Üniversitesinde 'moda editörlüğü' derslerini vermeye devam etmek, bununla ilgili bir de kitap projem var.