Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrunnisa Gül, New York Times'ın eski yazarı tecrübeli gazeteci Marvine Howe ile söyleşi yaptı. 6 Haziran’da gerçekleşen söyleşiden kesit ve değerlendirmelerin de yer aldığı 13 sayfalık makale, ‘Middle East Policy’ Dergisi'nin sonbahar sayısında yayınlandı. Hayrünnisa Gül ''kendi özgürlüğüme düşkünüm. Bir şey yapmaya zorlanırsam, bu üzerimde ters bir etki yapar. İnsanlara, bu şöyle ya da böyle olmalı şeklinde bir empozeye karşıyım” dedi.
Hayrünnisa Gül, mülakatta Gezi olaylarından Türkiye’deki başörtüsü sorununa, yürüttüğü sosyal sorumluluk projelerinden, bir Cumhurbaşkanı eşi olarak hislerine dair pek çok konuda sorulan sorulara cevaplar verdi.
Gezi Parkı eylemlerinin sıcak gündeminde yapılan görüşmede First Lady, protestolarda yer alan genç neslin 1970, 80 ve 90’lardaki zorlukları yaşamaması sebebiyle demokratik ve ekonomik kazanımların değerinin pek farkında olmadığını ifade ediyor. Gül, “Şu an 20’li yaşlarda olan gençler, AKP hükümeti 10 yıl önce göreve geldiği zaman daha çocuktu. Yüksek enflasyonu, Türk Lirası’nın nasıl gün be gün değer kaybettiğini ve insanların başka para birimlerini kullanmaya yöneldiğini, kaç bankanın iflas ettiğini, insanların nasıl devalüasyon yüzünden fakirleştiğini hatırlayamazlar. AKP öncesi Devlet Güvenlik Mahkemeleri’ni, pek çok bölgede ilan edilmiş olağanüstü hali ve kısıtlı ifade özgürlüğünü hatırlayamazlar.” ifadelerini kullanıyor.
Türkiye’nin son on yılda el ettiği kazanımları hatırlatan Hayrünnisa Hanım, “Türkiye şu an daha zengin. Durum normalleşti, yasaklar kalktı, tabular yıkıldı ve bu diğer ülkeler için bir örnek. Pek çok şey başarıldı. Demokrasimiz pek çok engeli aştı” diye konuşuyor.
Demokrasilerde protestoları normal karşılayan Hayrünnisa Gül, protestocuların şiddete bulaşmaması, barışçıl olması gerektiğini vurguluyor.
Gezi Parkı sebebiyle yaşanan şiddete dikkat çeken Gül, “Dürüst konuşmak gerekirse, sokaklarda şahit olduğumuz şiddet görüntülerini yeni Türkiye ile tevil edemiyorum. Beni üzdü, endişelendirdi ve merak ettim; acaba geri mi gidiyoruz ve tüm çabalarımız beyhude miydi?” ifadelerini kullanıyor.
Marvine Howe’un, laiklerin “eski İstanbul’a oranla daha fazla başörtülü görüldüğü” iddiasını hatırlatması ve buna paralel olarak “gösterilerin sebebinin AKP döneminde Türkiye’nin İslamileşmesi olup olamayacağı” sorusuna ise Hayrünnisa Gül şu cevabı veriyor: “Bilakis! Eskisinden daha fazla başörtülü yoktu; başörtülü kadınlar daha fazla aktif olmaya başladı ve bunun sonucu olarak da sosyal hayatta daha görünür hale geldiler.”
Genel olarak kadın haklarıyla ilgili düşünceleri sorulan Hayrünnisa Gül, cevabında, Türk kadınının seçme ve seçilme hakkını pek çok Avrupa ülkesinden önce 1934’te edindiğini hatırlatıyor. Günümüzde Türk kadınının sosyal hayatın aktif bir parçası” olduğuna değinen Gül, “Çalışan kadın sayısı hızla artıyor. Her alanda başarılı kadınlar var. Eşimin daha önceki Dışişleri Bakanlığı görevi sebebiyle pek çok kadının diplomat ve elçi olarak hizmet verdiğini biliyorum. Ticarette daha fazla başarılı kadın var ve akademik kadroların hemen hemen yarısı kadınlar tarafından doldurulmuş durumda” diye ilave ediyor.
Ancak tüm bunların yeterli olmadığını vurgulayan First Lady, kadınların karar mekanizmasında aktif olarak yer aldığını söylemenin mümkün olmadığının altını çiziyor ve ekliyor: “Kadınlar özellikle politika ve bürokraside az temsil ediliyorlar. Daha çok kadın bakan, milletvekili ve belediye başkanımız olmalı. 90 yıllık Cumhuriyet tarihinde sadece iki kadın vali olması bizi düşündürmeli.”
Hayrünnisa Gül, Ağustos 2012’de çıkarılan “Aile’yi koruma ve kadına karşı şiddeti önleme kanunu”na da değinerek zarar görenlerin sığınabilecekleri merkezler oluşturulduğuna işaret ediyor.
Dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de kadına karşı şiddette artış olduğuna dikkat çeken Gül, bunun sebebini şöyle açıklıyor:
“Ahlaki değerlerde ciddi bir erozyon var. Geçmişte ailenin değişik kuşaklara mensup üyeleri sevgi ve saygı atmosferi içerisinde birlikte yaşardı. Aileler küçüldükçe, şehirlerde yaşamaya başladıkça ve hayat zorlaştıkça bu fırsat ortadan kayboluyor. Ayrıca filmler ve bilgisayar oyunları aracılığıyla çocuklara sorunları çözme yöntemi olarak şiddeti gösteriyoruz. Barış dolu bir dünya istiyorsak, şahsi düşünceme göre, çocuklarımızı bu şiddet sarmalının dışına çıkarmalıyız. ABD ve Norveç’teki okul saldırılarını büyük bir üzüntüyle izledik.”
'Aile konusunda insanlara empozeye karşıyım.. Özgürlüğüme düşkünüm'
Gül, kürtaj uygulaması hakkında ise “Bir hayata son vermeyi hayal edemiyorum fakat bu, kadının kendisine bağlı olmalı. Tabii ki aile planlamasına karşı değilim. Kendi özgürlüğüme düşkünüm. Bir şey yapmaya zorlanırsam, bu üzerimde ters bir etki yapar. İnsanlara, bu şöyle ya da böyle olmalı şeklinde bir empozeye karşıyım” diye konuşuyor.
Howe’un, “Cumhurbaşkanı Gül ile ilişkisini ‘eleştirici’, ‘destekleyici’ ya da ‘danışman’ olarak mı tanımladığı” sorusuna Hayrünnisa Gül, “Tüm hepsi” şeklinde cevap veriyor: “Kendisinin, aynı zamanda hem en büyük destekçisi hem de eleştirmeni olduğumu söyleyebilirsiniz. Bana bazen sitem eder ‘Herkes yaptığımı takdir ediyor; bir tek seni ikna edemedim’ diye.”
Kendisine önemli başarıları da sorulan Hayrünnisa Gül, “Türkiye’de başı kapalı bir kadın olarak çok sıkıntı çektim. Ama artık tabular yıkıldı” şeklinde cevap veriyor. Gül, himayesindeki sosyal sorumluluk projelerinden, 81 İlden 81 Yıldız, Eğitim Her Engeli Aşar, Diyabeti Durduralım ve altıncı yılına giren Konuşan Kitaplar’ı öne çıkarırken, Çankaya Köşkü’nün restorasyonu, hat, mobilya, porselen, gümüş gibi sanat unsurlarının korunmasına yaptığı katkıları da ekliyor.
Yılların gazetecisi Marvine Howe’un, eşinin yeniden cumhurbaşkanlığına seçildiği taktirde gündeminde ön planda nelerin olacağına dair sorusuna ise Hayrünnisa Gül şu cevabı veriyor: “Özellikle sağlık ve eğitim alanında daha pek çok projemiz var. Allah’ın hakkımızda ne planladığını bilemiyorum. Bu sebeple uzun vadeli planlar yapmak istemiyorum.”
Tecrübeli gazeteci Marvine Howe, 2 saatlik röportajda Gül’ün pek çok yönden, örtüsünün arkasına saklanan basmakalıp Müslüman kadın imajından farklı bir şahsiyet olduğunu vurgulayarak, First Lady’nin rahatça kendisini ifade ederek soruları cevapladığını belirtti.
Hayrünnisa Gül’ün görüşlerini “muhafazakâr; ama radikal olmayan, kesinkes hayat yanlısı, kürtaj karşıtı ve geniş aile taraftarı” olarak tanımlayan Howe, iki saatlik röportajda, “sanki bir İslamcıyla değil de ABD’de ılımlı bir Cumhuriyetçi’yle konuştuğunu” yazdı. Marvine Howe, Hayrünnisa Gül’ün İngilizce bilgisini de övdü.