Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, üç yıllık yeni ekonomi programını açıkladı. "Büyümede geçen sene YEP çerçevesinde koyduğumuz yüzde 2,3’lük hedefin biraz uzağında kalacağız" diyen Albayrak, 23 Haziran'da tekrarlanan yerel seçimlerin ekonomideki etkisine vurgu yaparak, "Yaşanan tekrar seçimle birlikte ötelenen ekonomideki bir çeyreklik kaymanın oluşturduğu büyümeye etkisini bu yıl görmüş olduk. 2.3’lük hedefin altında kalmanın baz etkisini de dikkate alarak 2020 yılının bir önceki yılındaki 3,5’luk rakamı güncelleyerek yüzde 5 büyümeyle başlayıp, program boyunca ülkemiz için sürdürülebilir ve doğal büyüme oranı yıllık yüzde 5’lik büyümeye devam etmeyi hedefliyoruz" ifadelerini kullandı.
Ekonomide en büyük hedefin enflasyonun düşürülmesi olduğunu söyleyen Albayrak, "2020 yılı için yüzde 9,8 olarak koyduğumuz hedefi yüzde 8,5 olarak revize ettik. 2021'de yüzde 6, 2022'de de yüzde 4,9 enflasyon hedefliyoruz" dedi.
Bu yıl bütçe dengesinde program hedefinin gerisinde kalındığı aktaran Albayrak, gerekçe olarak ekonomideki yavaşlamaya işaret etti. Albayrak devamında, "Şunu özellikle vurgulamak isterim ki, böylesi zor bir dönemde ekonomiyi desteklemek, enflasyondaki mücadelede hedeflerimize ulaşmakta özellikle ithalatı frenlemeye yönelik adımlar atmamız kaçınılmaz. Önümüzdeki dönemde de gerek duyulduğunda üretime dayalı ekonomik dönüşümü finanse etmek için bütçe imkanlarını gerekirse yine kullanacağız" diye konuştu.
2019 ihracat beklentisini 181,4 milyar dolar, ithalat beklentisini 207,8 milyar dolar olarak açıklayan Bakan Albayrak, 2020 ihracat beklentisinin 190,0 milyar dolar, ithalat beklentisinin de 231,5 milyar dolar olduğunu söyledi.
Öte yandan ekonomist Uğur Gürses, Merkez Bankası Para Politikası Kurulu üyelerinin Albayrak'ı ön sıralarda yer alarak dinlemesine dikkati çekti. Bu durumun tarihte bir ilk olabileceğini ifade eden Gürses, "Sizin ne işiniz var orada?" diye sordu. |
Albayrak’ın konuşmasından başlıklar şöyle:
Biz bir an olsun hiçbirine takılmadık şükürler olsun milletimizle birlikte çok büyük bir badirenin etkilerini bir yıllık bir sürede geride bıraktık. Milletimize ve bütün paydaşlarımıza sıkıntılı günlere direndikleri, dik durdukları ve bize destek verdikleri için söz verecek teşekkür ediyorum.
Yaşanan kur ataklarının ardından büyük bir resesyon beklentisine rağmen hatırlayacakınız, eksi 2’leri Türkiye küçülecek beklentilerine rağmen, kuvvetle muhtemel yıl sonunu pozitif bir büyüme ile kapatmaya hazırlanıyoruz. 2019 yılında ekonomide daralma beklentileri genel kabuldü. Ekonominin raydan çıkacağına ilişkin her gün ayrı ayrı birçoğuna şahit olduk. Özel bankaların farklı saiklerle kredi daralmasına şahit olduk. Büyüme hedeflerinin bu durumdan etkilendiğini de gözlemledik. Ekonomimizin en büyük kırılganlıklarının başında gelen cari açık meselesiyle mücadelede bu yıl önemli bir başarı elde ettik. Cari fazlada Cumhuriyet tarihi rekorunu kırdık. Ekonomi daralırken cari fazla verilmesi normal diyenlerin de buradan bazı şeylerin payını alacaklarını düşünüyorum. Zira ihracatı artırdık ithalatı azalttık ciddi bir dengelenme sürecinde Türkiye küçülmedi. Çeyreklik bazda son iki büyüme rakamı da bunu net bir biçimde ortaya koydu. 2009 yılında neden bu kadar küçülürken cari fazla veremedik diye ben soruyorum. Biz bunun için sürecin adına dengelenme dedik. Daha fazla büyümeyi hedeflemedik niçin? Sağlıklı ve sürdürülebilir büyüyerek orta gelir tuzağından kurtulmak için. Ekonominin her alanında her parametreyi yakalamaya çalıştık. Örnek gösterilecek bir yıllık bir dengelenme süreci yaşadık. Bu süreci de başarıyla yönettik. Enflasyonda TÜFE ve ÜFE’de beklentilerin çok ötesinde bir performansı ortaya koyduk. Tüketimde de dipten dönüşümü oldukça kısa bir sürede gerçekleştirdik. Özellikle yılın ikinci yarısında ertelenen özel tüketimde de ivmelenmeyi bekliyoruz.
Swap piyasasının ülkemize taşınmaya başlanması, Merkez Bankası’nın piyasalarda finansal istikrarı önceliklendirme politika değişikliği, faizin ülke içinde öngörülebilir olmasının yanında FİKKO ile finansal güvenliğin kalıcı hale gelmesi için çok önemli adımlar atıldı. Makro ekonomik göstergelerin hemen hemen hepsinde kur ataklarını yaşadığımız ağustos ayı öncesine geldik. Kur ataklarının piyasalarda tamamen hissedildiği dönemi ağustos sonu baz alındığında yakaladığımız performansı diğer gelişmekte olan ülkelerle kıyasladığımızda çok net görüyoruz. Kurda, faizlerde, hazine tahvillerine olan ilgide, Türkiye bu dönemde en iyi ülke performansını gösterdi. 2019 yılında ekonomide daralma beklentileri genel kabuldü ve ekonominin bu anlamda raydan çıkacağına ilişkin her gün bu süreçlere şahit olduk. Faiz maliyetlerinden dolayı yatırımlar azaldı. Buna rağmen ihtiyatlı para ve maliye politikalarından taviz vermedik. Vergi indirimleriyle büyüme hedefleriyle, küresel piyasalarla kurduğumuz güçlü iletişim ve ekonomi yönetimindeki güçlü sinerji ile birilerini üzecek şekilde yumuşak inişi sağladık.
Şimdi önümüzde yeni bir dönem başlıyor. Dengelenme dönemi kazanımlarını koruyacağız bunun ötesinde bir süre daha bu süreci sürdürdükten sonra değişim sürecini de başlatarak programımızı ikinci baza taşıyacağız. 2019-2021 dönemini kapsayan yeni ekonomi programı çerçevesinde kısaca bir hatırlatma olması hasebiyle 112 maddeden oluşan bir eylem programı hazırlamıştık. 112 maddesinin 53'ü 2019'da 26'sı 2020 yılında 33'ünü 2021 yılında hayata geçireceğiz. Şu anki durumda 2019 Eylül itibariyle hayata geçireceklerimiz 53 eylemin yüzde 75,5'ini hayata geçirdik.
3 yıl boyunca hayata geçirilmesi planlanan 112 eylemin 44’ü hayata geçirilirken 68’inde de hayata geçirme süreci devam ediyor. Şimdi bu dönemde özellikle ekonomide temel mücadele alanlarımızın başında yine enflasyon gelecek. Şunu açıkça ifade etmek istiyorum. Eğer büyük bir sıçramayı amaçlıyorsak enflasyonu yüzde 5’in altına çekmeden çok zor. O yüzden enflasyonu yüzde 5’in altına indirmek temel hedefimiz olmayı sürdürüyor. Enflasyonla mücadelede sağlanan başarı ile bugün itibariyle 2019’u yüzde 12’lik bir enflasyon tahmini ile geride bırakmayı hedefliyoruz. 2020 yılı için yüzde 9,8 olarak koyduğumuz hedefi yüzde 8,5 olarak revize ettik. 2021'de yüzde 6, 2022'de de yüzde 4 enflasyon hedefliyoruz.
Bu hedefler doğrultusunda para ve maliye politikalarının eş güdümü öncelikli olmaya devam edecek. MB’na enflasyonla mücadelede bundan sonra da güçlü destek vermeyi sürdüreceğiz. Mal ve hizmet piyasalarında rekabet ve verimliliği artıracak yapısal reformları sürdüreceğiz. Enflasyon yapışkanlığına karşı tarihte eşine eder rastlanan çok önemli bir başarı elde ettik. Belli bir süre enerji fiyatları ve ÖTV oranları gibi kamu tarafından yönetilen fiyat ve vergi ayarlamalarıyla fiyatlama davranışlarında olabilecek aşırı bozulmalara karşı çok sağlam bir duruş sergiledik. Para politikasının etkinliğini kazanmasıyla fiyat ve vergi desteklerimizi de sona erdirdik. ÜTE ve TÜFE arasındaki makası beklentilerin çok ötesinde bir performansla kapatarak süreci tamamladık.
Mal ve hizmet fiyatlarındaki kur geçişkenliğini azaltmak için bazı ithal ürünlerinin yerleştirilmesi, alım garantili enerji kontratlarının yerlilik oranı da dikkate alınarak Türk Lirası bazlı olmasını sağlayacağız. Bu alanda fiyatlarda düşüşü getirecek, rekabet verimliliğini artıracak politika setini ele alacağız. Gıda enflasyonuyla mücadele kapsamında gıda üretimini artırmak için sulama yatırımları yapılacak, meyve-sebze fiyatlarında dönemsel dalgalanmaların önlenmesi amacında sera yatırımlarını destekleyeceğiz.
Hal yasası ve parekende yasasını en kısa sürede hayata geçirmeye çalışacağız. Kamunun yönlendirdiği bazı fiyat ve ücretlerde geçmiş enflasyon yerine YEP enflasyon hedeflerine göre ayarlamalar yaparak, böylece enflasyondaki atalet etkisini sınırlandıracağız.
Dengelenme döneminin en başarılı alanlarının başında cari denge konusu geliyor. En öncelikli meselemiz olmaya devam edecek. 2019 yılı için cari açığın milli geliri oranı yüzde 3,3 diye hedef koymuştuk. Yılı cari açık değil, inşallah cari fazla vererek kapatacağız. Tabii ki büyüme hedeflerimizin ve büyümedeki toparlanmanın sonucu olarak talepteki değişimle birlikte cari dengede açık vereceğimizi önümüzdeki süreçte biliyoruz. Ama bu açığı dış finansman ihtiyacının makul düzeylerde kalmasını sağlayacak bir seviyede tutacağız. Bu çerçevede 2020 yılı için cari açıkta milli gelire oranla yüzde 1,2'lik bir seviye hedefliyoruz. Bunu 2022'de 0,8'e 2022'de bu yapısal dönüşümlerle birlikte 0'a indirmek için çalışacağız. Bunu değişimle sağlayacağız.
Türkiye’de üretimi konusunda birçok ithal ara malların üretimi konusundaki çalışmalarımız yoğun bir biçimde sürüyor. Malumunuz ivme paketiyle başlattığımız ihracatı ve yerleştirmeyi destekleyen kredi politikası, 2021’de çok daha genişleyerek devam edecek. Bunun yanında sanayi ve teknoloji bakanlığı tarafından açıklanan ileri teknoloji ve inovasyon merkezli ülkemizi ülkemizi kritik sektörlerde rekabeti konuma getirecek sanayi belgesi bu alanda önemli bir görev üstlenecek.
Yine turizm gelirlerimizi artıracak 2023 için 75 milyon turist, 65 milyar dolar hedefi ile listeye alınan turizm strateji belgesinin de önemli bir desteğini göreceğiz.
Bu yıl bütçe dengesinde program hedefinin malum biraz geride kaldık. Ekonomideki yavaşlama nedeniyle gelirlerimizin hedeflerimizin altında kalması bu sonuçtaki önemli faktörlerden biri oldu. Ancak şunu özellikle vurgulamak isterim ki, böylesi zor bir dönemde ekonomiyi desteklemek, cari açığı azaltmak, enflasyondaki mücadelede hedeflerimize ulaşmakta özellikle ithalatı frenlemeye yönelik adımlar atmamız da kaçınılmazdı. Önümüzdeki dönemde de gerek duyulduğunda üretime dayalı ekonomik dönüşümü finanse etmek işçin bütçe imkânlarını gerekirse yine kullanacağız. Ancak bunları yaparken, her halükarda bütçe açığının milli gelire oranını yüzde 3 limitinin altında tutacağız. 2019'da bütçe açığı milli gelir oranını yüzde 2.9 oranında kapatmayı hedefliyoruz. 2020’de aynı oranı sürdürmeyi, 2021’de bu oranı 2,5’e, 2022’de yüzde 1,5’e düşürmeyi amaçlıyoruz. Bu kapsamda vergi adaleti sağlayacak daha çok kazanandan daha çok, az kazanandan daha az vergi alınmasının önünü açacak uluslararası uygulamaları örnek alacak bir vergi reformuyla ilgili adımları da atamaya başlıyoruz.
Ayrıca kamuda giderleri azaltmaya yönelik güçlü bir politika seti uygulamaya başlayacağız. KİT’leri verimlilikleri artacak ve kamu maliyesine yükleri azalacak şekilde yeniden yapılandırıyoruz. Kamu kaynaklarının kullanımının etkinliğini takip etmeyi kolaylaştıracak, şeffaflığı ve hesap verebilirliği artıracak program bazlı performans esaslı bütçelemeyi Strateji Bütçe Başkanlığımız ile hayata geçireceğiz.
Mali açıdan sürdürülebilirliği sağlamak ve kamu maliyesini olan yükü azaltmak amacıyla Sosyal Güvenlik Sistemi’nin aktüelyel dengesini güçlendirecek politikaları sosyal hayatı gözeterek hayata geçireceğiz. Vergi tahsilat performansımızı artırmak için hem insan kaynağı hem de organizasyon anlamında çok önemli değişiklikler yapıyoruz. Veri denetçilerimize sektör bazlı eğitimler veriyoruz.
Farklı coğrafi bölgelerde vergi tahsilat performansını haftalık olarak takip etmemize imkan sağlayan bir sistem kurduk. İlaveten kamu yatırım harcamalarının ve teşvik programlarının etkinliğini artırıcı bir değişim programı başlattık. Bu çalışmaları kurumsal bir yapı altında sürdürüyoruz.
Bakanlığımız bünyesindeki kamu maliye yönetim ve dönüşüm genel müdürlüğü hizmete başladı. Kamu yatırım ve harcamaları ile teşvik uygulamalarının etkinliğini artırmaya yönelik çalışmaları sürdürüyor. Ama gerek YEP gerek orta vadeli mali planın hazırlanması ve uygulanmasına yönelik çalışmalar hem bakanlığımız hem strateji ve bütçe başkanlığı tarafından yakın iş birliği koordinasyon içerisinde güçlü bir biçimde yürütülüyor. Tüm alanlarımızdaki hedeflerimizle uyumlu, kazanımlarımızı riske atmayacak bir büyüme planlamasını da bu program çerçevesinde tamamladık. Büyümede geçen sene YEP çerçevesinde koyduğumuz yüzde 2,3’lük hedefin biraz uzağında kalacağız. Özellikle ikinci çeyrekle birlikte, yaşanan tekrar seçimle birlikte ötelenen ekonomideki bir çeyreklik kaymanın oluşturduğu büyümeye etkisini bu yıl görmüş olduk. 2.3’lük hedefin altında kalmanın baz etkisini de dikkate alarak 2020 yılının bir önceki yılındaki 3,5’luk rakamı güncelleyerek yüzde 5 büyümeyle başlayıp, program boyunca ülkemiz için sürdürülebilir ve doğal büyüme oranı yıllık yüzde 5’lik büyümeye devam etmeyi hedefliyoruz."
"İhracatı destekleyen kredi politikası devam edecek."
"Krediler gibi tüm yatırım ve teşvik uygulamalarında cari denge uygulamalarını artırarak devam edeceğiz."
"2019'da bütçe açığı milli gelir oranını yüzde 2.9 oranında kapatmayı hedefliyoruz."
"Vergi adaleti sağlayacak, daha çok kazanandan çok, az kazanandan daha az vergi alacak uluslararası uygulamaları örnek alacak bir vergi reformuyla ilgili adımları da atmaya başlıyoruz."
"Büyüme ile ilgili çok kapsamlı çalışmalar yaptık. Bütçeye baskı oluşturmayacak biriken reel durgun alanı da hesaba katarak fiyat artışına neden olmayacağız. Beklenen kredi desteğinin olması hedeflerinin altında büyümenin gerçekleşmesi ve inşaat sektöründeki yoğun istihdam kaybının yaşandığı bu alanda beklediğimiz iyileşmeyi bu yıl göremedim. İnşallah bu süreç hızlıca tesis edilir.
"İşsizlik oranını 2020'de 11,28, 2021'de 10,6'ya 2022'de de 9,8'e düşürmeyi hedefliyoruz."
"İstanbul Finans Merkezi'ni 2021 sonunda devreye alacağız."
"Geçtiğimiz seneden farklı olarak bu yıl değişim için etkin bir biçimde sahada olacağız. Hep birlikte olmamız lazım. Çünkü değişim tüm Türkiye olarak hepimizden başlıyor. Türkiye yeni bir ekonomik modele geçiyor. Bu programın ruhunda bunu bütün paydaşlara olarak anlamamız lazım. Çünkü bir üst lige çıkmak istiyorsak topkeyûn bütün paydaşlar olarak değişmek zorundayız."