HDP Ağrı Milletvekili, Diyadin'de öldürülen çocuklarla ilgili soru önergesi verdi

HDP Ağrı Milletvekili, Diyadin'de öldürülen çocuklarla ilgili soru önergesi verdi

HDP Ağrı Milletvekili Dirayet Taşdemir, Ağrı Diyadin'de 15 yaşındaki Muhammet Aydemir ve 16 yaşındaki Orhan Aslan'ın özel harekat polisleri tarafından öldürülmesiyle ilgili olarak, İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk'ün yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Öldürülen gençlerin PKK'lı olduğu yönünde açıklamalar yapıldığını ancak olay yerinde incelemelerde bulunanan HP ve İHD heyetlerinin, Aslan ve Aydemir'in öldürüldüğü fırının çatışma alanında olmadığını tespit ettiğini söyleyen Taşdemir, "Ağrı Valiliği’nin gerçeklere dayanmadığı tespit olunan açıklamasını geri çekmesine yönelik bir bildirim yapılmış mıdır?" sorusunu yöneltti.

"Yapılan mahalle baskını çatışma gibi gösterilmeye çalışılmakta, iki olay birleştirilerek infazın üzeri örtülmeye çalışılmaktadır" diyen Dirayet Taşdemir, soru önergesinde şu ifadelere yer verdi:

"12.8.2015 tarihinde Ağrı’nın Diyadin ilçesinde 22.30 sularında ikisi çocuk üç kişinin öldürüldüğü haberi basına yansıdı. Ağrı Valiliği, Savcı olay yerine gidip incelemede bulunmadan önce, olayın hemen ardından yaptığı açıklamada bu kişilerin bir çatışmada öldürüldüğünü ve PKK’li olduğunu duyurdu.

Ancak HDP ve İHD Heyetleri’nin gözlemleri, Olay Yeri İnceleme’nin ifadesi Orhan Aslan (16) ve Muhammed Aydemir (15) isimli çocukların infaz edildiği Umut Ekmek Fırını’nın, HPG’li İsmail Kaya’nın öldürüldüğü çatışma bölgesine tam ters istikamette olduğu yönündedir. Yapılan mahalle baskını çatışma gibi gösterilmeye çalışılmakta, iki olay birleştirilerek infazın üzeri örtülmeye çalışılmaktadır. Ağrı’daki mülki amirler tarafından iddia edildiğinin aksine, fırında çalışan Orhan ve Muhammet odun almaya giderken sokakta askeri zırhlı aracı görerek paniğe kapılarak saklanmış, özel tim görevlileri iki sivil çocuğu infaz etmiştir. Diyadin Savcılığı da tuttuğu raporda Aydemir ve Aslan’ın sivil olduklarını teyit etmektedir. Ağrı Valiliği bu gözlemlerin basına yansımasının ardından 13 Ağustos’da ikinci bir açıklama yaparak öldürülen çocukların terörist olduğunu yinelemiştir.

Ağrı Cumhuriyet Savcısı, güvenliği gerekçe göstererek olay yerine olayı gerçekleşmesinden 12 saat sonra gitmiş, bu arada Muhammed ve Orhan’ın cenazeleri ailelerine cenazeleri ailelerine bile haber verilmeksizin gece vakti Erzurum’a kaçırılmıştır. Cenazelerin kaçırılması, olay yerinin Savcı tarafından incelemeden temizlenmesi, olayın tanıklarına ve çocukların ailelerine yapılan aşağılayıcı muamele gerçeklerin çıkartılmasına yönelik çabayı engelleme amacı taşımaktadır.

Diyadin halkı, yaşanan olaya ve ilçedeki ruh durumuna dolaylı olarak tanıklık etmiştir. Halk, Devletin Kürt vatandaşlarına yönelik tavrı konusunda önem teşkil eden bu konuda, yetkili kurumlardan net açıklamalar talep etmektedir.

Bu bağlamda;

-Seçimlerden bu yana Ağrı’ya kaç özel harekat timi sevkedilmiştir?

-Olay yeri inceleme raporundaki bulgular bir çatışmayı mı, yoksa tek taraflı olarak ateş açıldığını mı doğrulamaktadır?

-Olay yerine yaklaşık 12 saat sonra giderek, olayın açığa çıkartılmasında birincil önem taşıyan delillerin korunması konusundaki sorumluluğunu yerine getirmeyen Diyadin Savcısı ile ilgili herhangi bir işlem yapılmış mıdır?

-Cenazeler gece Erzurum’a götürülmeden önce aileler bilgilendirilmiş midir?

-Diyadin Cumhuriyet Savcılığı’na ve Emniyet’ine konuyla ilgili resmi bilgilendirme ne zaman yapılmıştır?

-Olaya tanıklık eden Kahraman Ailesi mensupları hangi suça istinaden gözaltında tutulmuştur?

-İşletme kamerasının kayıtlarına ulaşmak amacıyla fırın sahibi Recep Birgül’e başvurulmuş mudur?

-Adli Tıp Savcısı’nın, çocukların ailelerini aşağılamaya yönelik ifadeleri ile ilgili olarak bir işlem yapılmış mıdır?

-Ağrı Valiliği’nin gerçeklere dayanmadığı tespit olunan açıklamasını geri çekmesine yönelik bir bildirim yapılmış mıdır?

-Devletin Kürt meselesine yaklaşımı konusunda bir algıyı temsil etmesi bakımından; olay süresince açıklama yapan; aile, tanık ve heyet üyeleri ile muhatap olan kamu temsilcilerinin muamele ve sözleri ile ilgili olarak Ağrı halkına ve Türkiye kamuoyuna bir açıklama yapılması ihtiyacı duyulmakta mıdır?"