HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Konya’da silahlı saldırı sonucu Dedeoğulları ailesinden 7 kişinin öldürülmesi için, "Tıpkı diğer katliamlarda olduğu gibi burada organize bir güç var. Burada örgütlü bir saldırı var bu aile, kesinlikle bir yerden güç alıyor... Biz Türkiye’deki bütün hukuk kurumlarını, barolarını, insan hakları örgütlerini, kadın hakları kurumlarını, demokrasiden yana hukuktan yana hak ve özgürlüklerden yana ve ırkçılığa, katliamlara karşı olan herkesi Konya’da görmek istiyoruz" dedi. Dedeoğulları davasının duruşmaları 8 ve 11 Şubat'ta Konya'da yapılacak.
Konya’nın Meram ilçesinde 30 Temmuz 2021 tarihinde Dedeoğulları ailesine karşı yapılan silahlı saldırıda 7 kişi yaşamını yitirmiş, ailenin bulunduğu ev ateşe verilerek yakılmıştı. Saldırıya ilişkin dava süreci Konya'da devam ederken, Dedeoğulları ailesi fertleri bugün TBMM HDP Grubunu ziyaret etti.
Ziyaret sırasında konuşan HDP Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç, şunları söyledi:
"Biz en başından beri bu ırkçı saldırının azmettiricisinin kim olduğunu, planlayıcısının kimler olduğunu bunun ortaya çıkarılması gerektiğini söyledik ve söylemeye devam ediyoruz. Maalesef duruşmanın akışı gerçekten işin azmettiricisinin ve planlayıcısının ortaya çıkarılmasına dair bir akış olmadığını bize gösteriyor. Çok sayıda soru var. Çok sayıda soruyu avukatlar duruşma başladığından itibaren ortaya attılar. Ancak bu soruların cevapları maalesef ortaya çıkarılmadı ve araştırılmadı. Tetikçinin silah ruhsatını kimden aldığından başlayan, bu bile belli değil ondan sonra bu işi nasıl planladığına dair devam eden sorular var. Çünkü ‘tetikçi’ dedim tetikçi olma ihtimali çok büyük. Yani iddia edildiği gibi aileler arası husumetten kaynaklanan bir konu değil hazırlanmış, planlanmış bir katliamla karşı karşıya olduğumuzu ilk andan beri gördük, fark ettik. Tetikçinin bu katliamı gerçekleştirmiş olan kişinin iki farklı bankadan yüklü miktarda kredi alması söz konusu. İşsiz olan bir kişiden bahsediyoruz. Katliamdan önce belli ki katliama hazırlık olsun diye hem psikolojik hem de bu işin planlanması gerçekleştirilsin diye araba kiralayarak Ankara, İstanbul, Bursa ve Eskişehir’e gittiği belli tetikçinin. Ama kimlerle görüştüğü belli değil.
"Esas meselemiz bizim, tetikçi belli, katliamı gerçekleştirmiş olan belli şu anda tutuklu yargılanıyor ama bu azmettirenler kimler? Bu işi planlayanlar kimler? Konya’daki Cumhuriyet Başsavcısı başta olmak üzere bu konuyla ilgili olan savcılar aslında soruşturmayı genişletmek ve azmettiricileri, planlayıcıları ortaya çıkarmak yerine meseleyi tetikçi ile sınırlayıp örtme çabası içerisindeler. Bu konuda ailenin taleplerini dinledik. Avukatların taleplerini dinledik. Biz de bu konunun takipçisi olacağımızı en başından beri söylemiştik söylemeye de devam ediyoruz."
Aile üyesi Çetin Dedeoğulları da şunları söyledi:
"Hem partilerin hem insanların bu davayı takip etmesini istiyorum. Çünkü gerçekten benim aileme yapılan 05.12’deki (12 Mayıs) olayda yedinci ayın otuzundaki olay da yani tamamıyla insanlık dışı saldırılardı. Savcılık bu konuda sadece katilin söylediği ile ailenin bazı fertlerinin söylediği ile sınırlı kalmış. Hiç araştırılma yapılmamış bu konuda. Bu olayın hem partilerin hem insanların hem medyanın bu olayın üstünde durup daha da araştırılmasını istiyorum. İnşallah adalet yerini bulacaktır."
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş da şöyle konuştu:
"Davada en çok dikkat çeken boyut bir kere bir isteksizlik var. Bu soruşturmada ve kovuşturmada bu katliama giden yolu açan, bu katliamı örgütleyen bu katliamın hazırlık aşamasında nelerin yapıldığı konusunda Konya Başsavcısı’nın ve emrindeki, çünkü hiyerarşik olarak üstte, savcıların yeterince bir araştırma yapmadığını delil toplamadığını çok net bir şekilde görüyoruz. Aslında yönlendirilen bir sanık ifadesiyle katilin ifadesiyle bir dava açmışlar.
"12 Mayıs’ta aynı aileye karşı başka bir saldırı var. Ve orada sekiz sanık var. Bu sekiz sanıktan iki tutuklu kalmış. Neden mi savcı ve sanıklar anlaşmış. Ve bunu biliyoruz. Yani dosyaya da yansımış. Savcı sanıklara ‘bu olayı içinizden birileri üstlensin diğerlerini serbest bırakalım’ demiş. Savcı ile saldırganlar arasında yapılan anlaşma sonucu bir üstlenme olmuş. Üstlenenler cezaevinde kalmış diğerleri tek tek, peyderpey serbest bırakılmış. Sonra 30 Temmuz katliamı olmuş."
"Mehmet Altun bu bir tetikçi. Bu Mehmet Altun tıpkı Onur Gencer gibi, bilerek kıyaslıyorum, çok para harcayan, lüks otellerde kalan, İstanbul Hilton’u sadece örnek vereyim, rahat gezen bir vatandaş. Ve gidip bu katliamı tek başına gerçekleştirdiğini iddia ediyor. Halbuki biliyoruz ki, bir kişi tek başına böyle bir katliamı organize edemez. Ve buna dair Başsavcılık her ne hikmetse normalde ailenin yanında durması gereken Başsavcı, yine katili koruyarak HTS kayıtlarını bile dosyaya koyma gereği duymamış. Kimlerle iletişimde ne var ne yok bunları araştırmadan bir iddianame tanzim etmiş. Ve daha da vahimi eve konulan kamera var. Kamera kayıtlarından bu katliam ortaya çıktı. Düşünün o kamerayı koymasalar belki bir kişiyi bile tutuklayamayacaklardı. Bu kadar vahim bir tablo ile karşı karşıyayız. Dosyaya konulan yani hiç HTS kayıtları konulmamış dedim ama konulanların yeterli olmadığını ve daha geniş bir araştırma yapılması gerektiğini de söylüyoruz. Burada maddi delil aranmamış, arka plan aranmamış, örgütlü güç aranmamış. İktidar sözcüleri ilk günden itibaren bu ırkçı saik ile ‘işlenmemiş bir katliamdır, aile kavgasıdır' aralarında kedilerin, köpeklerin gelişi gidişi, saldırısıyla ilgili falan böyle akla ziyan açıklamalar yaptılar. Biz HDP olarak; tabii ki bunun ırkçı bir katliam olmasını istemeyiz. Asla istemedik. Biz ırkçılığa karşı mücadele eden halkların bir arada yaşamını savunan bir partiyiz, ama bunun yolu ırkçılığı reddetmekten geçmiyor. Bir katliamın ırkçı sebeplerle yapılmışsa bunu inkar etmekten geçmediğini biliyoruz. Tam tersine bunu adını koyarak, ırkçılıkla Kürt halkına, Kürt ailelere Konya’da ve diğer bölgelerde yapılan saldırıları cezalandırmakla önlemekten geçtiğine inanıyoruz. Gönül isterdi ki basit bir aile kavgası olsun. Hiç yaşanmamış olsaydı bu, hiç ölüm olmasaydı. Ama dediğim gibi önemli olan bunu siyasi sebeplerle kendi bekaları için reddetmekle değil tam tersine olayın hakikatini ortaya çıkarmakla çözme iradesini göstersinler. Şunu çok iyi biliyoruz, tıpkı diğer katliamlarda olduğu gibi burada organize bir güç var. Burada örgütlü bir saldırı var bu aile, kesinlikle bir yerden güç alıyor."
"Bu davaya ilişkin katliam davası 8 Şubat’ta tekrar görülecek yine 12 Mayıs ilk saldırısına ilişkin duruşma da 11 Şubat tarihinde Konya’da yapılacak. Biz Türkiye’deki bütün hukuk kurumlarını, barolarını, insan hakları örgütlerini, kadın hakları kurumlarını, demokrasiden yana hukuktan yana hak ve özgürlüklerden yana ve ırkçılığa, katliamlara karşı olan herkesi Konya’da görmek istiyoruz. Onları davet ediyoruz."