Diyarbakır’da 5 Haziran 2015'te HDP mitingine bombalı saldırı düzenleyen teröristlerin, Brüksel’deki saldırıyı gerçekleştiren isimlerden İbrahim El Bakraoui’yi Türkiye’den Rakka’ya geçirmek isterken yakalandıkları ortaya çıktı. İfadelerde Diyarbakır ve Gaziantep Cumhuriyet savcılıklarının yürüttüğü iki ayrı soruşturma dosyasına göre saldırıların talimatını veren Suriye’deki İlhami Balı ile Diyarbakır’daki mitinge bombalı saldırıyı düzenleyen “Cafer” kod adlı Orhan Gönder arasındaki telefon trafiğinin izini süren polis iki dosyanın ortak sanıklarına ulaştı. İki saldırının ortak IŞİD hücresinden planlandığı ileri sürüldü.
Milliyet'ten Gökçer Tahincioğlu'nun haberine göre, gönder, eylemden sonra gittiği Suriye’ye kaçırılmak üzere beklediği Gaziantep’teki “pansiyonda” yakalanırken, dört gün sonra yine Suriye’ye geçmek üzere Gaziantep’e gelen El Bakraoui ile Samir El Amri yakalandı. Bu kişileri Suriye’ye geçirmek için hazırlık yapan grubun Gönder’e eylem talimatını veren Balı ile irtibatlı olduğu ve IŞİD’ten maaş alıp sınır geçişlerini gerçekleştirdikleri ortaya çıktı.
Bakraoui, ilk ifadesinde Gaziantep’e gezmek için geldiğini, buradan Alanya’ya geçme niyetinin olduğunu belirterek IŞİD’e katılacağı iddialarını yalanladı. Adli kontrol kararıyla serbest kalan Bakraoui’nin IŞİD üyeliği şüphesiyle yakalandığı Belçika Büyükelçiliği’ne aynı gün bildirildi. Bakraoui, bir süre sonra çatışma bölgelerine gitmek istediği notu da Belçika makamlarına iletilerek sınırdışı edildi. Sincan cezaevi’ne nakledilen Gönder’in ise ilk ifadelerinde talimatı Balı’dan aldığını söylemesine, kendisine yardım eden isimleri vermesine rağmen cezaevinden yazdığı dilekçelerde suçu tamamen reddettiği ortaya çıktı. Dosyadaki telefon kayıtları ise IŞİD’in, yakalanan militanlarının cezaevindeki masraflarından avukat masraflarına kadar ihtiyaçlarını karşıladığını gösteriyor.
Diyarbakır mitinginde (5 Haziran) ardı ardına patlayan iki bomba, beş kişinin yaşamını yitirmesine 400 kişinin yaralanmasına yol açtı.
Saldırının ardından güvenlik kameraları ve telefonların HTS kayıtlarının izini süren polis, IŞİD’in Türkiye sınırı sorumlusu firari İlhami Balı ile Gönder’in kimliğini tespit etti. Gönder, beş gün sonra Gaziantep’te saklandığı pansiyonda yakalandı. Gönder’in, Suriye’ye kaçmak üzere Gaziantep’e gittiği ve burada Balı’ya bağlı çalışan grupla iletişim kurduğu saptandı.
Balı’ya “Abi ben Cafer, geldim” diye mesaj atan Gönder’e, yönlendirildiği grubun kalacak yer bulduğu anlaşıldı. Gönder’in bu süreçte Balı’ya “Abi çıkmam lazım” mesajını atıp Suriye’ye çıkışının hızlandırılmasını istediği de ortaya çıktı. Ancak telefon kayıtlarının izini süren polis, Gaziantep’te Gönder’i yakaladı. 10 Haziran 2015’te tutuklanan Gönder, emniyette, savcılıkta ve mahkemede bombayı nasıl koyduğunu anlatarak Balı’dan talimat aldığını açıkladı.
Polis, Gönder’e yardım eden Balı’ya bağlı grubun izini de sürerken ilginç bir gelişme yaşandı. Mustafa Kılınç ve Burhan Gök adlı IŞİD mensupları, 14 Haziran 2015’te yanlarında Samir El Amri adlı kişiyle birlikte 34 HJ 4387 plakalı araçla Gaziantep’teki Perilikaya Parkı’na geldi. Burada Suriye’ye geçirilmek üzere kendilerini bekleyen El Bakraoui ve Levent Kılıç da arabaya bindi. Polis, aracı durdurdu. Beş kişi gözaltına alındı. İncelemeler sonrasında Gönder’in de aynı araçla saklandığı pansiyona götürüldüğü anlaşıldı. İncelemeler, Kılınç ve Gök’ün Balı’dan aldıkları talimatla sürekli olarak Suriye’ye militan taşıdıklarını ortaya koydu. Bu isimlerle birlikte İsmail Korkmaz’ın da Gönder’in saklanması sürecinde rol alıp maaş karşılığı örgütün savaşçılarını Suriye’ye geçirilmesini organize ettiği anlaşıldı.
Tercümanla ifadesi alınan Belçika vatandaşı 1986 doğumlu Bakraoui’nin yakalanmadan önce polis takibine alındığı ve adım adım takip edildiği ortaya çıktı. Bakraoui ifadesinde Brüksel’de doğduğunu, üniversite eğitimini 2. yılında bıraktığını, şoförlük yaptığını belirtirken sorulara şu yanıtları verdi:
“Ben hiçbir biçimde suça karışmadığım için etkin pişmanlık düzenlemesinden yararlanmak istemiyorum. Belçika’dan aldığım sürücü belgem ve pasaportum var. Fransa, Mısır, İsviçre, İsveç gibi ülkelere yasal yollardan seyahat ettim. Daha önceki tarihlerde Türkiye’ye üç kez gelmiştim. Türkiye’ye, 11 Haziran 2015’te tatil için geldim. Gaziantep’e Suriyeli mültecilerin kamplarını ve sınır bölgelerini gezmek amacıyla 13 Haziran 2015’te otobüsle geldim. Gaziantep’te tanıdığım ve irtibatlı olduğum kimse yok. Buradan Adana’ya geçip, oradan Alanya’ya dönecektim. Birlikte yakalandığım şahısları tanımıyorum. Takside yalnızdım. Şoförle konuşmadım. Taksiciden beni gezdirmesini istedim. Ancak beni park gibi bir yere götürdü. Ben Suriye’ye gitmek üzere Gaziantep’e gelmedim. Beraber yakalandığım şahıslarla hiç bağım yok, daha önce hiç görmedim. Suriye’de faaliyet yürüten örgütlerle ilgili hiçbir bilgim yoktur. Daha önce Suriye’ye hiç gitmedim. (Hangi gruplarla buluşacaktınız, amacınız neydi sorusuna karşılık) Suriye’ye geçip bu faaliyetlerde bulunmak gibi bir düşüncem yoktur. DEAŞ terör örgütünün ismini televizyondan duymuştum. Suriye’de çatışma bölgesinde tanıdığım kimse yok. IŞİD’in hangi bölgelerde kontrolünün bulunduğunu da bilmiyorum. Ebubekir El Bağdadi (IŞİD lideri) ismini daha önce medya aracılığıyla duymuştum. Cihad çağrısını duymadım. Bu çağrıya uyarak buralara gelmedim. Büyükelçiliğe bilgi vermenizi istiyorum. Gaziantep’e gelmekteki amacım gezmektir. Suriye’ye gitme gibi bir düşüncem yoktur.”
Bakraoui ile birlikte yakalanan Samir El Amri ise Fas uyruklu, Alman vatandaşı olduğunu, etkin pişmanlık yasasından yararlanmak istediğini söyledi. El Amri de Gaziantep’e gezmek için geldiğini, tanıdığı kimse olmadığını anlattı. El Amri, otel görevlisine eğlence yerlerini sorduğunu söyledikten sonra susma hakkını kullanmak istediğini kaydetti ve ifade vermedi.
Mahkemeye çıkarılan beş kişiden Gök ve Kılınç tutuklanırken, Suriye’ye gitmek için kente geldikleri düşünülen ancak IŞİD’e katılacaklarına yönelik haklarında başka bir kanıt olmayan El Bakraoui, El Amri ve Kılınç adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Bakraoui ve Amri için ülkelerinin büyükelçiliklerine aynı gün “IŞİD üyeliği” şüphesiyle yakalandıkları bildirilirken, bir süre sonra ülkelerine bilgi verilerek sınırdışı edilmeleri kararlaştırıldı.
Türkiye, ilerleyen aylarda kuşkularını Belçika’ya aktardı ancak Belçika makamları bir işlem yapmadı. Bakraoui, kardeşiyle birlikte 22 Mart’ta Belçika’nın başkenti Brüksel’de 34 kişinin öldüğü saldırıların havaalanı ayağını gerçekleştirdi. Saldırıları IŞİD üstlendi.
IŞİD’in Türkiye sınırı sorumlusu olan İlhami Balı, Diyarbakır saldırısıyla birlikte Ankara Garı katliamı, İstanbul Sultanahmet ve İstiklal Caddesi saldırıları gibi eylemlerin sanığı olarak aranıyor. Suriye’de bulunduğu belirtilen Balı’nın Diyarbakır saldırısı, Gönder ve Bakraoui’nin yakalandığı tarihlerdeki konuşmaları dikkati çekti. Balı’nın Diyarbakır saldırısı davasının sanıklarından Korkmaz’la ve diğer kişilerle yaptığı konuşmalar şöyle:
- İlhami Balı (İ.B.): Bunlar, Abu Usame ile gelenler kefilsiz tamam mı?
- Abu Hişem: Evet gördüm onları, dinle beni, sana Abu Valid adında birinin numarasını yollayacağım. Hacı İbrahimin cemaati. Anladın beni değil mi geçirmeniz için, ne Arapça, ne Türkçe, ne İngilizce konuşamıyor. Sadece Fransızca konuşuyor.
14 Haziran 2015
- İsmail Korkmaz (İ.K.): Şimdi bunlar iki kişi parkta demiş, şöyle bir oyalanalım demiş, tamam mı iki kişi misafirlerden, parkta istihbarat gelmiş, anlatabildim mi abi?
- İ.B.: Yani diğerlerini almamışlar.
- İ.K.: Diğerini hayır, diğerlerini almamışlar. O iki kişi parka girmiş, bizim arkadaşlar onlarla konuşurken polis gelmiş, istihbarat gelmiş.
- İ.B.: Diğerleri geliyor mu yani?
- İ.K.: Evet geliyor abi, sen Erolla alaka kur. Allah rızası için. Köye yaklaşmış, köye köye.
15 Haziran 2015
- İ.B.: Abu Valid otelden çıktı. istihbarat onu otelin yakınından aldı.
- Abu Hişem: Yani sen almadan önce?
- İ.B.: Muhaberat onu ve bir kardeşi aldı, kardeşi senin yanında misafirhanede onu bekliyordu. Baki, elhamdüllillah geçti.
- Abu Hişem: Diğer kardeş kaçamadı mı? La ilahe illallah, valla çok önemli bir kardeşti ya.
- İ.B.: Bu kardeşte bir şey var. Bir avukat gönderirim inşallah.
16 Haziran 2015
- İ.K.: Abi kötüyüm, ya sübhanallah ya hani inan çok üzüldük yani bir iki arkadaşı tutukladılar, sebeplerini biliyor musun?
- İ.B.: Biliyorum.
- İ.K.: Abi adam senin üzerine ifade vermiş, hani bizim burada bir evde yakalanmış ya. (Orhan Gönder’i kast ediyor)
- İ.B.: Nasıl benim üzerime vermiş.
- İ.K.: Senin üzerine ifade veriyor. Bu iki arkadaşın alınma sebebi yardım yataklık, anlatabiliyor muyum, yani misafir toplama işi değil abi. Kim bunları yapıyorsa gelsin burada kendileri yapsın abi. Bu adamı kim gönderdiyse buraya Allah belasını versin.
- İ.B.: Öyle deme.
- İ.K.: Yazık günah değil mi abi, olur mu Allah’tan korkmak lazım. Yani bu adam ne yapıyorsa gitsin abi, bu sistemi, bu tertibi yapanın Allah belasını versin.
- İ.B.: Tamam, böyle savurma, biliyorum yani hata etmiş. Valla bizim suçumuz yok. Türkiye’de yapılacak mesele değil. Allah seni affetsin. Allah Allah azze va celle, o adama rahmet etsin. O, onu, Gönder, ona bak ben benim de suçum yok. Beni de yakmış vallahi. Tanımam, vallahi görmemişim kendisini. Yani sen bu karışıklıkta Türkiye’ye yapılır mı, gel bu tarafta ne bok yiyosan ye Allahümesalli.
- İ.K.: Abi git Kobani’de yap abi. Anahtarcı burada tutuklandığında ne demişlerdi hatırlıyor musun? Birileri böyle böyle yapacak, bu şirketin üzerine kalacak. Anahtarcı bunu bana anlatmıştı. Aynısı oldu, şirketin üzerine mal ediliyor olay. Avukat dedi ki zor çıkartırız, hani yazık günah değil mi? O yakalanan muhacirler de (Bakraoui ve El Amri’yi kast ediyor) Arabın adına yazık günah değil mi abi? Ben gideyim, bu Burhan’ın ailesine söyleyeyim olayı. Kim yaptırıyor, gitsin tövbe etsin.