HDP Eş Genel Başkanı Buldan: Çifte yenilgi aldığınız İstanbul halkları, büyük demokrasi ittifakı ile sizi tarihin çöplüğüne gönderecek

HDP Eş Genel Başkanı Buldan: Çifte yenilgi aldığınız İstanbul halkları, büyük demokrasi ittifakı ile sizi tarihin çöplüğüne gönderecek

T24 Haber Merkezi

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, İçişleri Bakanlığı'nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi hakkında başlattığı 'terör teftişi' hakkında, İBB üzerinde bir kumpas başlattılar, 31 Mart'ın intikamını almaya devam ediyorlar. İstanbul üzerinden tüm ülkeyi, tüm demokrasi güçlerini tehdit ediyorlar. Çifte yenilgi aldığınız İstanbul halkları, büyük demokrasi ittifakı ile sizi tarihin çöplüğüne gönderecektir" dedi. 

Partisinin grup toplantısında konuşan Buldan, "PKK’nın HDP sureti kesinlikle kapatılmalıdır. HDP, demokrasinin yüz karasıdır. HDP, Türkiye’ye çevrilmiş kanlı silahtır" diyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye de yanıt verdi. Buldan,"Demokrasinin yüz akı olan HDP'ye kimsenin laf söyleme hakkı da haddi de yoktur. HDP bu ülkenin de bu ülkenin halklarının da bu ülkenin demokrasinin de yüz akıdır. Bu ülkede bir yüz karası varsa o da sizin zihniyetinizdir, bakış açınızdır" diye konuştu. 

Buldan, HDP’nin İstanbul’un Bahçelievler’deki merkezine yönelik saldırı girişiminde bulunan Muhammed Eren Sütçü serbest bırakılması hakkında da, "Ağzını açan vekilimizin dokunulmazlığının kaldırılması için uğraşan AKP yargısı, tetikçilere dokunulmazlık ve cezasızlık zırhı kazandırmaktadır. Bu saldırganı serbest bırakmakla sen HDP'ye saldırmaya devam edebilirsin, biz senin arkandayız mesajından başka bir şey değil" ifadelerini kullandı. 

Buldan'ın açıklamasından satır başları şöyle:

"Cezaevleri güncel ve yakıcı bir gündem olmaya devam ediyor. Özellikle ağır hasta tutuklular, ağır hastalıkları ve cezaevlerinde kalamaz raporlarına rağmen işkenceli ölüm süreçlerine terk ediliyor. Aralıkta 6 tutsak cezaevlerine yaşamını yitirdi. Sağ giren tutukluların cezaevinden tabutları çıkıyor. Tutsaklara fiili bir idam cezası uygulanmaktadır. Keyfi aramalar, görüş yasakları, darp, taciz yaygın bir uygulama haline geldi. Yaşananlar İmralı'da sürdürülen ağır tecrit politikasından da bağımsız değildir. 

Cezaevlerini bir toplama kampına çeviren iktidar, haksız ve hukuksuz tutuklamalarla ülkeyi yarı açık cezaevine dönüştürdü.

İktidarın gücüne güvenen tüm bürokratlara sesleniyorum; cezasızlık zırhına güvenip sürdürdüğünüz hukuk dışı uygulamalardan vazgeçin. Bu iktidar mutlaka gidecektir, işlediğiniz bütün hukuksuzluklar adalet önünde karşınıza çıkacaktır. 

Ailelerimiz asla yalnız değildir, sizin yanınızdayız, sizin sesiniz bizim sesimizdir.  

Adalet Bakanlığına çağrı yapıyorum, ailelerin feryadına kulak verin, cezaevindeki insanlık dışı uygulamaları, fiili idam cezalarını durdurun. 

Başta Aysel Tuğluk olmak üzere tüm hasta tutuklulukları tahliye edin, dışarıda tedavi olmaya ihtiyaçları var. Bu bir vicdani sorumluluktur. 

İktidarın cezaevindeki tabut siyasetine karşı yaşam siyasetini yürütmeye devam edeceğiz. 

AKP-MHP iktidarının yaratmak istediği karanlık Türkiye tablosunun karşısında umudu ayakta tutan, cesareti örgütleyen bir de başka bir fotoğraf vardır: 2021'e damga vuran büyük demokrasi mücadelesidir. AKP MHP iktidarı her zulmü, hukuksuzluğu yaptı, yapıyor. Türkiye halkları ne barış talebinden vazgeçti ne de demokratik gelecek özleminden... İktidar büyük demokrasi mücadelesini, bizleri, diz çöktüremediği halkları gördü. 

Partimizi yargı kumpaslarıyla, katliamlarla durdurabileceğini sanan korkak zihniyet, umudu dimdik ayakta tutmayı başaran HDP'yi gördü, görmeye devam edecek. 

İktidar 2021 yılını kazanamadı, kaybetti, kaybetmeye devam edecek. 

2021 yılını kendi lehine çeviremedi, kendi siyaseti çöktü, halklarımızın umudunu kıramadı, kendi politikaları kırılma yaşadı. Kutuplaşmayı büyütmek istediler ama halklarımız toplumsal dayanışmayı büyüttü. 

Bu iktidar 2021'de başaramadı, 2022'de de başaramayacak ve çok büyük kaybedecek! Saldırıların artması başaramayacaklarının en açık kanıtı. 

28 Aralık'ta partimizin ilçe binasında İzmir katliamının benzeri yaşatılmaya çalışıldı. Bu saldırıların bir ayağında saraydan yürütülen yargı kumpasları var, diğer ayağında ise fiziki saldırılar var. Bunlar örgütlüdür, planlıdır, organizelidir ve birbiri ile bağlantılıdır. Elinde siyah, belinde bıçakla ilçe binamıza katliam yapmaya gelen tetikçi, iktidarın nefret siyasetinden ve Kürt düşmanlığından cesaret alarak hareket etmiştir. Dün bu saldırganı serbest bıraktılar. Ağzını açan vekilimizin dokunulmazlığının kaldırılması için uğraşan AKP yargısı, tetikçilere dokunulmazlık ve cezasızlık zırhı kazandırmaktadır. Bu saldırganı serbest bırakmakla sen HDP'ye saldırmaya devam edebilirsin, biz senin arkandayız mesajından başka bir şey değil. Bu tehditlerle halkımızı ve HDP'yi korkutacaklarını sanan ağababaları amaçlarına ulaşamayacaklar. Katil ve tetikçilerinizle HDP'yi durduramayacaksınız, yıldıramayacaksınız. 

29 Aralık'ta da İzmir'de Deniz Poyraz'ın davası görüldü. Katilin mahkemede kolluk güçleriyle rahatlığı Hrant Dink'i öldüren tetikçinin rahatlığı ve sırtının savunmasıyla aynı görüntülere tanıklık ettik. Katilin bağlantıları ile ilgili birçok delil ortada dururken siz hala katilleri azmettiricileri koruyorsunuz ve katile katil gibi davranın dediğimiz için bizi yargılamaya çalışıyorsunuz. 

İstedikleri soruşturmayı başlatsınlar, katile katil demekten vazgeçmeyeceğiz. Eline silah alan, insanlarımızı katledenlere katil demekten asla geri adım atmayacağız. 

İBB üzerinde bir kumpas başlattılar, 31 Mart'ın intikamını almaya devam ediyorlar. İstanbul üzerinden tüm ülkeyi, tüm demokrasi güçlerini tehdit ediyorlar. Yandaşları İstanbul'dan geçiniyordu, bu belediyeyi kaybedince rant muslukları kapandığı için bu kadar saldırgan oldular ve yaralarının çok büyük olduğunu hepimiz biliyoruz. 

(DİAYDER) 12 yıldır faaliyette olan, İstanbul'da 9 Mescidi bulunan DİAYDER üyesi 3 din görevlisinin yasal prosedürden geçerek belediyede işe girmesi suçmuş gibi toplumun önüne konuldu. Neredeyse bütün kumpas davalarında boy gösteren bir hakimin önüne, içinde sadece ramazan kolisi, namaz kılma fotoğrafları ve Kürtçe kelimlerin suç sayıldığı bir iddianameyi düzenleyip göndermişler. Sarayın yargısı Kürtçe barış, eşitlik, yaşam kelimelerini suç olarak iddianame içine yerleştirmişler. Bunlar, çukurun da çukuru. Kendilerinde olmayan ne varsa bu iddianamenin içine suç olarak koymuşlar. Kendi zihniyetlerinde barış yok, birlik yok, onur yok... Bu iş insanlarda bunlar olduğu için ve bunlar Kürtçe yazıldığı için iddianameye koymayı kendilerine görev olarak koymuşlar. Bu kavramlardan mahrum olduğunuzu ve bu kelimelerden korktuğunuzu iyi biliyoruz. Bir kelime de biz ekliyoruz: Bitti, bitiyor, gitti, gidiyorsunuz. 

Yolsuzluk, hırsızlık, yalan, talan döneminizi bitirecek bir halk var. 31 Mart bir başlangıçlı, arkası daha büyük gelecek. Çifte yenilgi aldığınız İstanbul halkları, büyük demokrasi ittifakı ile sizi tarihin çöplüğüne gönderecektir. İstanbul faşizminize de demokrasi kumpaslarınız da geçit vermeyecektir. Suçlu arıyorsanız suçlularla fotoğraf albümünüze ve aynaya bakarsanız suçluları orada göreceksiniz. 

20 Aralık akşamı yurttaşa büyük tuzak kurdular. MB bir gecede tam 8 milyar dolar sattı. Bir de utanmadan halkın dövizlerini bozdurduğunu söylediler, bir kez daha yalan söylediler. Doları yükselten, satan ve düşük fiyattan toplayan yine kendi vurguncuları oldu. Bunların dertleri doları enflasyonu düşürmek değil, tek dertleri iktidarlarının düşmesini engellemektir. Bu yüzden suç işlemekten geri durmuyorlar.

Yurttaşlara yönelik 2. büyük pusuyu da 31 Aralık gecesi kurdular. AKP'nin 17-25 Aralık geleneğinin yeni adı 20-31 Aralık vurgunları olmuştur.

Bir yıl içinde iğneden ipliğe her şeye yüzde yüz zam yapıldı. AKP'nin ampulü sebeptir, elektrik zammı sonuçtur. Bu iktidar halkın ekonomisine çöken, sadece vergi ve zam üreten bir canavara dönüştü. Sarayın yalan makinesi TÜİK yıllık enflasyonu yüzde 36 olarak açıkladı. Tabii ki gerçek enflasyonu yansıtmıyor. TÜİK rakamlarda sahtecilik suçunu işlemeye devam ediyor. ENAG, yüzde 82 olarak açıkladı. Mutfaklardaki gerçek budur. 

AKP Genel Başkanı en düşük emekli maaşını 2 bin 500 olarak açıkladı dün. 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 4 bin lira, yoksulluk sınırı 13 bin lira. Açlık sınırının altında bir emekli maaşı ile emekliler nasıl yaşayacak?Dar gelirliye ölümü dayatıyorlar, bu zamlar dar gelirliyi çok etkiliyor. En düşük emekli maaşı asgari ücretle eşitlensin dedik ama AKP MHP koalisyonu bunu genel kurulda reddetti.  

3Y ile mücadele etmek için geldiklerini söyleyenler, Türkiye'yi yoklukla baş başa bıraktı. 

Beşli çetesine rant garantisi sağlayan iktidar düzeni, halka ise yoksulluğu garanti etmektedir. Kur garantili sistem getiriyoruz diyerek Hazine'yi AKP MHP'nin para kasasına çevirdiler, rant ekonomilerini garantiye aldılar. Çoklu maaşlarla, devasa borçlarla, faiz ödemeleriyle, rekor enflasyonla, işsizlikle, açlıkla Türkiye AKP MHP eliyle yok ediliyor. Türkiye halklarının bunu görmesi gerekiyor. AKP MHP'nin iktidarda kaldığı her gün bu ülkeye zarar ve ziyandır. Halkın da siyasetin de en büyük felaketi bu iktidardır. 

Bu siyasi felaketten kurtulma zamanı gelmiştir, zamları durdurmanın tek yolu bu iktidarı ülkenin başından def etmektir. 

Bugün küçük ortak konuşmasında HDP'yi hedef aldı. HDP'nin Türkiye'nin yüz karası olduğunu ifade eden sözler kullandı. Küçük ortağa sesleniyoruz, demokrasinin yüz akı olan HDP'ye kimsenin laf söyleme hakkı da haddi de yoktur. HDP bu ülkenin de bu ülkenin halklarının da bu ülkenin demokrasinin de yüz akıdır. Bu ülkede bir yüz karası varsa o da sizin zihniyetinizdir, bakış açınızdır. O korktukları sandık yakında mutlaka kurulacaktır. Bu seçimler kendilerine iktidar garantili bir seçim asla olmayacak. Bu seçimler AKP ve ortağı için kaybetme garantili bir seçim olacaktır. Yüksek elektrik ve doğalgaz faturasının AKP'ye faturası büyük olacak. 

Gidiyorsunuz, gitmekten kurtulamayacaksınız. Türkiye halkları sizi göndermek için seçimleri bekliyor. Bunu biz başarayacağız. Geçinemiyoruz diyen milyonlarca halk başaracak."