HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, erken seçim çağrısında bulundu. İttifak tartışmalarına ilişkin olarak Buldan, "Milletvekili seçimleri için ittifak arayışı ve ihtiyacı, baraj sorunu yoktur. Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecine şu aşamada adaylık ve isim tartışmasından tamamıyla uzaktır." Hiç kimse de HDP’yi yedek bir güç olarak görmemelidir, HDP çanta keklik de değildir." dedi.
Buldan, partisinin grup toplantısında konuştu.
Buldan, "Ülke tam anlamıyla yangın yerine dönüşmüş durumda. Çöküş, çürüme, ortaya saçılan pislik, mafya, çete düzeni, kara para, yalan, haram almış başını gidiyor. Bütün bunlar yaşanırken iktidar Sincan’da bir AKP mahkeme kurmuşlar, geçmişler kürsüye senaryosunu önceden kurguladıkları Kobani kumpas davasıyla güya HDP’yi yargılayacaklar. Yapılan duruşmalarda herkes tanık oldu ki ortada bir hukuk davası yoktur. Bu ülkede hukuk diye bir şey asla söz konusu değildir." diye konuştu.
Buldan şu ifadeleri kullandı:
"Bu kumpas çökmeye yüz tutmuş AKP iktidarının HDP’den siyasi intikam alma davasıdır. Bu dava HDP’den siyasi intikam alma davasıdır. 7 Haziran’da, 31 Mart’ta iktidara neden kaybettirdiniz davasıdır. Sandıkta istedikleri sonucu alamayınca hukuksuz mahkeme kürsüsüne taşıdılar.
Kobani davası AKP’nin HDP’ye engellemeye dönük yürüttüğü bir seçim çalışmasıdır. İktidar bu davada suçüstü yakalanmıştır. IŞİD’i sahiplenerek suçüstü yakalanmıştır. Dosyada AİHM’in başka kararlarını referans gösterirken Demirtaş kararını yok sayan mahkeme yaptığı hukuk gaspıyla suç üstü bir kez daha yakalanmıştır. Hakikatler dava süresince bir bir ortaya dökülecektir. İktidarın çarpıttığı gerçekleri teker teker arkadaşlarımız aydınlığa çıkaracaktır. Milyonların iradesini yargı yoluyla engellemeye güçleri asla ve asla yetmeyecektir.
HDP’yi demokratik siyasetten vazgeçirmeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Arkadaşlarımız cesur bir şekilde mücadele etmektedir. Herkes bu tarihi mücadeleye tanıklık edecektir.
İktidar kendi kurduğu mahkemede hakikatler karşısında mahkûm olacaktır. Kobani’de başaramadılar, Sincan’da da başaramayacaklar.
Tarih 3 Kasım 1996. Susurluk kazasıyla mafya-devlet-siyaset ittifakının suç ortaklığının ortağa saçıldığı Türkiye tarihi açısından önemli bir süreç, dönem, tarihtir.
Susurluk’ta devlet içinde kurulan devlet ve 90’larda Kürt halkına karşı işlediği insanlık suçlarının bir bir deşifre olduğuna hepimiz tanıklık ettik. 28 Şubat darbesiyle Susurluk’un üzerini apar topar kapattıklarını hepimiz biliyoruz. Oradaki tuğlaya dokunmadıklarını hepimiz atılıyoruz.
Çeyrek asır sonra Türkiye, AKP-MHP iktidarında bir kez daha siyaset-bürokrasi-mafya ilişkileriyle, ürettiği suç karanlığıyla karşı karşıyadır.
Bunun nedeni bellidir. Susurluk’tan bu güne uzanan çete örgütlenmelerinin dayandığı en önemli zemin Kürt sorununun inkârıdır. Faili meçhul cinayetleri, köy yakmalar, 1993 konseptiyle gerçekleştirildi, Susurluk çetesi de bu zemin üzerinde yükseldi. Söylemleri beka ve güvenlikti.
Bugün ortaya saçılan çete-mafya ilişkileri de yine Kürt sorunda çatışmalı sürecin tırmandırıldığı 2015 konseptinin yarattığı zemin üzerinde yükselmiştir. Türkiye’de Kürt sorunu çözülmeden, sistem demokratikleştirilmeden, hukukun üstünlüğü sağlanmadan çete-mafya-siyaset ilişkileri son bulmaz.
Son 6 yıl çok önemlidir. Çözüm sürecinin en önemli aşaması olan Dolmabahçe Mutabakatı’nın ana çerçevesi demokratikleşme ve hukuk devletiydi. Sayın Öcalan, ‘gelin bu sorunu hep birlikte çözelim’ çağrısını yaptı. 2013 çağrısı yeni dönemin başlaması için önemli bir çığır açmıştı.
İktidar bu güçlerle uzlaşarak ittifak kurdu ve çözüm sürecini bitirdi. Böylece bugünlerde ortaya saçılan çete-mafya düzeninin de önünü açmış oldu.
Bu barışa karşı suç ortaklığı anlaşmasıdır. Kürt düşmanlığı ortaklığıdır bunun adını. Bunlar aynı çuvala girdiler şimdi birbirlerini tırmalıyorlar.90’lardaki faili belli operasyonun sahipleri kim tarafından korunmaktadır, ki minle ittifak yapmaktadır? Dönemin başbakanı Tansu Çiller 4 Kasım 1993 tarihinde İstanbul’da bir açıklama yaptı. Elimizde Kürt işadamlarının listesi var, bunlar örgüte yardım ediyor, bunlardan hesap soracağız dedi. Ardından ne oldu.? Kürt iş adamlarına yönelik faili meçhul cinayetler zinciri başladı.
Bu cinayetlerin planlıyıcısı da ben devlet adına operasyon yaptım dedi. Kutlu Savaş’ın hazırladığı raporda sansürlü bölüm içinde Türkiye’de nelerin olup bittiğini anlayabiliriz.
Musa Anter cinayetinden Savaş Buldan cinayetine kadar bütün işlenen faili meçhul cinayetlerin planlıyıcı, tetikçisi, emir vereni o sansürlü kısmında. Saray yönetimi kendisini bu işlerden asla soyutlayamaz. Patates-soğan dağıtımına kadar her şeye karar veren tek adam haberim yok diyemez. 90’ların faili belli cinayetleri AKP iktidarındaki Roboski, Suruç, Ankara Gar Katliamı’dır.
Beyaz Torosların yerini AKP’nin SİHA’ları aldı. Dersim’de son 6 yılda 11 yurttaş kolluk güçlerince katledildi. Murat Yıldız köyde SİHA’lar tarafından bombalandı. Son 5 yılda Hakkâri’de 10 sivil güvenlik güçlerince katledildi. Bunlar AKP döneminin faili belli cinayetleri!
Cumartesi Anneleri çeyrek asırdır kayıplarını arıyor. O dönemin failleri şimdi AKP-MHP iktidarıyla birlikte iş tutuyor. Annelere her Cumartesi saldıran yine bu iktidardır. Geçmişiyle yüzleşmeyen bir akıl yüzsüzleşir, saldırganlaşır, suç örgütüne dönüşür ve sonunda çürür.
Susurluk'un tuğlalarından Saray yaptılar ve oradan yönettiler her şeyi. Karşımızdaki yapı Kürtlerle, Alevilerle, kadınlarla, gençlerle, demokrasi ve barış isteyen herkesle mücadele etmek, tüm toplumu susturmak, sindirmek için ittifak kurmuştur.
Banka kasalarının boşaltılması Susurluk çetelerinin faaliyetleri arasındaydı. Bugün de Merkez Bankası’nın kasası boş. Bir yerde sürekli olarak vatan millet edebiyatı yapılıyorsa cüzdanlarınızı kontrol edin! Beka ve milli güvenlik söylemlerinin arkasında sakladıkları gerçek, büyük hırsızlık ittifakıdır.
Aldığımız nefese kadar fezleke düzenleyen savcılar nerede? Hepsi Devekuşu gibi başını kuma gömmekteler. Bağımlı yargı mafyaya biz sizi görmeyiz keyfinize bakın mesajı vermektedir. Çözülme de çok büyük olacaktır. İlk yapılması gereken Türkiye’nin derhal ama derhal erken seçime gitmeli. Türkiye acilen erken seçime gitmeli.
İktidar her müjde dediğinde banka hesaplarınızı kontrol edin. Asla helalleşmiyoruz hesaplaşacağız. Hesap vakti gelmektedir. Yaptıklarınız, çaldıklarınızın hesabını vereceksiniz.
Türkiye acilen erken seçime gitmeli. Biz her yerde şüphe bırakmayacak şekilde ittifak ve seçimlere dair düşüncelerimizi zaten paylaşıyoruz. Bizim için esas olan dönemsel olarak yapılan bir seçim ittifakı değildir.
Milletvekili seçimleri için ittifak arayışı ve ihtiyacı, baraj sorunu yoktur. Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecine şu aşamada adaylık ve isim tartışmasından tamamıyla uzaktır."