HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin konuştu; “Mesele sadece cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırlarından ibaret değil, yeni dönem nasıl inşa edilecek?” diye sordu. “Biz de güçlendirilmiş parlamenter sistemden yanayız ama biz daha fazlasını söylüyor ve istiyoruz. Güçlü bir demokrasi için halkın yerelden başlayarak yönetim süreçlerinde etkili olması gerektiğini vurguluyoruz” diyen Sancar, “Muhalefet bunları konuşmaya yanaşmazsa, bu ihtiyacı ve talepleri ciddiye almazsa, cumhurbaşkanlığı seçimini muhalefet kazansa bile yeni bir başlangıç yapma imkanının doğacağını düşünmüyoruz” dedi.
Artı Gerçek’ten Seda Taşkın’ın sorularını yanıtlayan Sancar, HDP ile birlikte 8 partinin bir araya gelerek görüş alışverişinde bulunmasına dikkati çekti; “Önümüzde tarihi bir seçim var. Ortak mücadele arayışımız elbette seçimlere endeksli değildir ancak seçimleri görmezden gelen bir yaklaşımımız da yok” dedi.
“Bu birliktelik girişimi, yeni bir başlangıcı hangi güç, dinamik, ilke ve hedefler temelinde kuracağımıza dair de ortaklık çağrısıdır aynı zamanda” diyen Sancar, “Çünkü bizler, seçimleri kim kazanırsa kazansın yeni dönemin inşasında, belirlediğimiz çerçevenin ve beraber yürüdüğümüz öznelerle mutabakata vardığımız ilkelerin damgasını vurmasını istiyoruz” ifadesini kullandı.
Sancar devamında da şunları kaydetti:
“İlkeler tek başına hayatı değiştirmeye yetmez, hayatı değiştirecek olan maddi güçtür. Toplumsal gücü büyütebilirseniz, bu gücün o ilkeleri hayatı geçirme dinamiklerini yaratmasını da sağlarsınız. Dolayısıyla biz demokrasi ittifakını önümüze uzun erimli bir politika olarak koyduk. Yapmak istediklerimizin tümü, geçmişin ışığında geleceği ortak bir mücadeleyle kurma iradesine bakarak değerlendirilmelidir.”
Daha önce HDP kanadından gelen “ilkeler bazında uzlaşı sağlanması durumunda cumhurbaşkanı konusunda ortak adaya açık oldukları” görüşüne ilişkin konuşan Sancar, şöyle konuştu:
“27 Eylül tarihinde ilan ettiğimiz deklarasyonumuz bu çerçeveyi çiziyor. Kimseye ön şart koşmuyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimleri için bir müzakere istiyoruz ve üçlü bir ayrım yapıyoruz. Seçime kadar olan dönem, seçiminin bizzat kendisi ve seçim sonrası dönem. Seçime kadar olan dönemde, başta seçim güvenliği olmak üzere bütün muhalif güçlerin hak ve özgürlüklerini kullanabilmelerini sağlayacak ortak bir irade ve çaba gerekiyor.
Yapılan saha çalışmalarına bakarsanız toplumun neredeyse üçte ikisi seçim güvenliğinin olmadığına inandığını söylüyor. Yine neredeyse toplumun dörtte üçü, muhalefetin seçim güvenliğini sağlayacağına inanmadığını belirtiyor. Bunlar çok ciddi uyarılardır. Seçim güvenliğini sandık güvenliğiyle sınırlı tutmamak, ortak mücadelenin önemli bir unsuru olarak görmek gerekiyor. Burada da hem toplumsal hem de siyasal muhalefet güçlerine ciddi bir sorumluluk düşünüyor. Eğer ortak çalışma zemini ve yöntemleri oluşturulmazsa seçim güvenliğiyle ilgili çok ciddi sorunlar yaşanacağını bundan önceki süreçte çok açık gördük.
Bir diğer konu ise cumhurbaşkanlığı seçimini muhalefetin kazanması halinde yapılacaklardır. Biz, seçimden sonra geçiş sürecinin nasıl oluşturulacağını bütün muhalefet partileriyle açıkça müzakere etmek istiyoruz. Önerilerimiz, fikirlerimiz ve öngörülerimiz var. Mesele sadece cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırlarından ibaret değildir. Yeni dönem nasıl inşa edilecek? Güçlendirilmiş parlamenter sisteme giden yolda nasıl hareket edilecek? Güçlendirilmiş parlamenter sistem sorunları çözmek için yeterli olacak mı?
Biz de güçlendirilmiş parlamenter sistemden yanayız ama biz daha fazlasını söylüyor ve istiyoruz. Güçlü bir demokrasi için halkın yerelden başlayarak yönetim süreçlerinde etkili olması gerektiğini vurguluyoruz. Bu çerçevede yerel demokrasinin çok kilit bir önemi var. Bütün bunları mutlaka konuşmamız gerekiyor. Muhalefet bunları konuşmaya yanaşmazsa, bu ihtiyacı ve talepleri ciddiye almazsa, cumhurbaşkanlığı seçimini muhalefet kazansa bile yeni bir başlangıç yapma imkanının doğacağını düşünmüyoruz.”
Sancar, “Millet ittifakı ile görüşmeleriniz devam ediyor. Şu ana kadar geldiğiniz nokta nedir? Bu görüşmeleri sürdürecek misiniz?” sorusuna şöyle yanıt verdi:
“Millet ittifakıyla özel bir görüşme yürüttüğümüzü söyleyemem. Çünkü biz ittifakları değil tek tek partileri muhatap alıyoruz. Ki millet ittifakının da zaten ortak bir mekanizması, ortak sözcülük makamı yok. Bu birliktelik, CHP ve İYİ Parti’nin öne çıktığı bir zemin. İhtiyaç hasıl olduğunda CHP ile heyetler düzeyinde görüşmelerimiz elbette oluyor. Son olarak dört partiyle başkanlar düzeyinde görüştük. DEVA Partisi, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi’yle de benzer temaslarımız oldu. Biz bütün muhalif çevrelerle diyalog ve müzakere yürütmeyi temel bir politika olarak belirlemiş bulunuyoruz. Daha önce de dile getirdiğim gibi sadece muhalif parti ve yapılarla değil, toplumun bütün kesimleriyle böyle bir ilişki kurmayı çok önemsiyoruz.”