HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Van, Diyarbakır ve Mardin büyükşehir belediyelerine kayyım atanmasına ilişkin partisinin il binasında açıklama yaptı. Buldan, başta CHP Genel Başkanı'na seslenerek, "Türkiye bugün demokrasi sınavından geçiyor. Meclis'te AKP ve MHP dışındaki partilere çağrımdır. Bize yapılan yarın size yapılabilir. Sessizliğinizi bozun" dedi.
Buldan, “Diyarbakır, Van ve Mardin halkından özür diliyorum çünkü bugün onların yanında bulunamadım. Bugün en çok acıyı çeken, bedeli ödeyen, yıllardır bu ülkenin her türlü acısına göğüs geren Diyarbakır, Van ve Mardin halkı bir kez daha iradesinin gasp edilmesi sonucu üzüntülü günler geçiriyor” diye konuştu.
Buldan, 19 Ağustos sabahı bir kez daha siyasi bir darbeye gözümüzü açtık. Aslında cumhuriyet tarihi boyunca sürekli darbelerle karşı karşıya kalan ve bu darbelerde büyük sıkıntı yaşayan ama darbelere karşı olduğumuzu dile getirdik. En son 15 Temmuz’da askeri bir darbe ile sarsılmıştı ve bu darbeye Türkiye halkları bir kez daha karşı çıkmıştı. Seçimle gelenin mutlaka seçimle gitmesi gerektiğine inancımızı ifade etmiştik. Ancak, AKP iktidarının özellikle son yıllarda sivil darbeleri ile de karşı karşıya kaldı” ifadesini kullandı.
Buldan açıklamasını şöyle sürdürdü:
“31 Mart seçimleri öncesi belediyelerimize kayyum atanmıştı. Kayyumların sonucunda 31 Mart tarihinde Türkiye seçimlere gitmişti. Kayyumlarn atandığı yerlerde halk AKP hükûmetine ders vermişti. Halk, “Biz kayyumları kabul etmiyoruz” dedi. Sandıklara giderek kendi iradelerine sahip çıkmışlardı. Kayyumların atandığı hemen hemen her yerde halkımız iradesine sahip çıktı. Belediye eş başkanlarına iradelerini teslim etmişledir. Bu hukuksuzluğa ve adaletsizliğe karşı bir kez daha kayyumları istemediklerini ifade etmişlerdir.
Halkımızın iradesi bir kez daha gasp edilmiş oldu. Bu düpedüz hırsızlıktır. AKP hükûmetinin kendi çıkmazlarını örtbas etmek amacıyla kayyum zihniyetini ortaya koydu. Belediye eş başkanlarımız kayyumların arkasında bıraktıkları pislikleri temizlemeye çalışıyorlardı. Her türlü yüz kızartıcı işlere bulaşanlar halkın seçtiği belediye başkanlarının yerine koydu. Boş kalan ceplerini bir kez daha doldurmak amacıyla geldiklerini biliyoruz. Kayyum zihniyetine karşı demokratik her türlü tavrı ortaya koyacağız.
AKP iktidarı artık ömrünü tamamlamıştır. Bu tür hırsızlıkları yapmaya son vermelidir.
23 Haziran’da İstanbul’u almayı başardıysak Diyarbakır’ı, Van’ı, Mardin’i kayyumlardan almayı başarabiliriz. Ancak bunun için birlikte omuz omuza yürümeye ihtiyaç var. Bugün Türkiye bir demokrasi sınavından geçecek. Özellikle Türkiye’de muhalif olan isimler, partiler iktidara karşı olanların herkesin birlikte hareket etme ihtiyacı olduğu günlerden geçiyoruz.
Bugün çağrım özellikle Kılıçdaroğlu başta olmak üzere TBMM’de grubu olan partiler AKP ve MHP hariç bu sınavı birlikte geçmeliyiz. Bugün bize yapılan yarın size de yapılır. Bugün buna dur demezsek bu çemberin içine herkes girer. Sessizliğini bozun, Türkiye’nin yarınını güzel günlere çevirebiliriz."
AKP’nin artık son demlerini yaşadığı bu süreçte hep birlikte bunlardan kurtulabiliriz. Gün bugündür. Bu çağrıyı sizlerin aracılığı ile vicdanı olan herkese yapıyorum. Bir kez daha tüm arkadaşlarıma bugünlerin geçeceğini, çok kısa zaman içinde biteceğinin sözünü veriyorum. Güzel günler mutlaka bizim olacak, kayyım zihniyetini hep birlikte püskürteceğiz.
Bugün bütün milletvekilli arkadaşlarım bölgedeler, Mardin’e, Van’a ve Diyarbakır’a görevli olarak gittiler. Birkaç arkadaşımız burada kaldı bu basın toplantısından sonra onlarda görevli oldukları yerlere gidecekler. Herkese başarılar diliyorum. Kazanacağımıza olan inancımı bir kez daha yenilemek istiyorum"
"Kayyım atamalarından sonra HDP’nin sine-i millet gibi bir düşüncesi var mı?" sorusuna Buldan, "Şu anda öyle bir düşüncemiz yok. Ancak her türlü seçeneği masaya yatırdığımızı belirtmek isterim" yanıtını verdi.
Sine-i millet nedir?“Sine-i millete dönme” kavramı Türk siyasetine ilk kez Atatürk ile girdi. Harbiye Nazırlığı’nı kabul etmeyen Mustafa Kemal "Biz de sine-i millete döneriz" deyip ordudan istifa etti ve kurtuluş mücadelesini başlattı. Siyasi partilerin bu terimi kullanması ise Demokrat Parti döneminde oldu. 1946 seçimlerini “şaibeli” bulan parti, CHP’yi sine-i millete dönmekle tehdit ettiyse de tartışmaların ardından bu tehdit sözde kaldı sadece. Demokrat Parti’nin “sine-i millet”i siyasi platforma taşımasının ardından kavram hemen hemen her cumhurbaşkanlığı seçiminde gündeme geldi. 1966’da Cevdet Sunay’ın ve 1973’te Fahri Korutürk’ün cumhurbaşkanlığı seçilmesinden önce AP ve CHP dayatmaya karşı sine-i millete dönebileceklerini açıkladılarsa da uygulayan olmadı. 1989 yılında Turgut Özal’ın cumhurbaşkanlığı seçiminin öncesinde de sine-i millet tartışmaları gelip gündemin başına oturdu. DYP lideri Demirel ve SHP lideri İnönü, “Özal’ın cumhurbaşkanlığını engelleyebilmek” için bilindik bir yönteme sine-i millete dönme tahdidine başvurdular. Ancak Özal Çankaya’ya çıktı. Demirel tehdidini unuttu. İnönü ise sine-i millet için "Başvurmayı düşündüğümüz yöntemlerden biriydi, yanlış anladınız" açıklaması yaptı. Bir sonraki sine-i millet tartışması 28 Şubat muhtırasında ortaya çıktı. İstifa etmek zorunda kalan dönemin başbakanı Erbakan, “sine-i millet” dediyse de devamını getiremedi. Cumhurbaşkanı Demirel, hükümet ortağı Tansu Çiller’e hükümet kurma görevini vermeyince DYP de sine-i millet kozunu kullanmaya başladı. Kamuoyu günlerce bu kararı tartıştı. Karar sadece tartışıldı ve hiçbir sonuç alınamadı. Bugüne kadar Meclis’te tek bir milletvekili sine-i millete döndü. O da Turgut Özal’ın cumhurbaşkanı seçiminde gerçekleşti. Sine-i millet diyen DYP Hatay milletvekili Murat Sökmenoğlu sözünde durdu ve istifa etti. |