HDP'den muhalefete 'kayyım' çağrısı: Demokratik siyasetin ortadan kaldırılmasına göz yumuyorsunuz; vakit, ses yükseltme zamanıdır

HDP'den muhalefete 'kayyım' çağrısı: Demokratik siyasetin ortadan kaldırılmasına göz yumuyorsunuz; vakit, ses yükseltme zamanıdır
Kayyım atamasıyla görevden alınan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı, Kayapınar Belediyesi Eş Başkanı Keziban Yılmaz, Diyarbakır’ın Bismil İlçe Belediye Eş Başkanı Gülcan Özer ile Kocaköy Belediye Eş Başkanı Rojda Nazlıer sabah saatlerinde evlerine yapılan polis baskınıyla gözaltına alındı. HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, gözaltılara Meclis'te yaptığı basın açıklamasıyla tepki gösterdi. Oluç, "İktidarın halkın iradesini gasp etme faaliyeti sürüyor. Bu toplumsal ve siyasal muhalefete bir gözdağıdır" dedi.
 
Oluç, toplumsal ve siyasal muhalefete, "Belediyelere teker teker kayyum atanmasına bir tutum almadığınız zaman aslında demokratik siyasetin siyasi bir darbe süreciyle ortadan kaldırılmasına göz yumuyorsunuz" diyerek, "Görmezden gelmeniz doğru bir tutum değildir. Vakit, ses yükseltilmesinin zamanıdır, susma zamanı değildir" çağrısında bulundu.

Oluç'un açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"İktidarın halkın iradesini gasp etme faaliyeti sürüyor. Hukuksuz davranışlar sürüyor.İktidarın intikam operasyonu sürüyor. İktidar sandıkta kazanmadığını baskı yoluyla hukuk dışı adımlarla elde etmeye çalışıyor. İktidar Kürt halkına diyor ki, senin iradeni gasp ederin, sen seçtiysen sayılmaz, senin için hukuk yok, Kürtsen belediye başkanı olamazsın diyor. Bu alanda bu güne kadar neler yapıldı? Kazanılıp da gasp edilen 6 belediyemiz vardı, Diyarbakır, Mardin, Van, Hakkâri, Kulp, Karayazı, Nusaybin, Yüksekova belediyelere kayyum atandı. 15 Ekim 2019 tarihinde gözaltılar gerçekleştirildi. Cihan Karaman tutuklandı. Remziye Yaşar ve İrfan Sarı, Nusaybin Belediye Eş Başkanları tutuklandı. Hâlâ gözaltında tutulan Erciş Belediye Eş Başkanları Yıldız Çetin ve Bayram Çiçek. Bugün, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Selçuk Mızraklı, Kayapınar Belediye Eş Başkanı Keziban Yılmaz, Gülşen Özen, Rojda Nazlıer gözaltına alındı. 

Bu iktidar savaşı bahane edip halkın iradesini gasp etmeye devam ediyor. Bu çok açık bir siyasi darbe sürecidir. Bu demokratik düzeni ortadan kaldırma hamlesidir. Tüm toplumsal muhalefete bir gözdağıdır. İktidar, Kürtsen belediye başkanı olamazsın diyor. Kürtsen sana hukuk yok, sen belediyesi yönetemezsin diyor. Bu iktidarın Kürtlere vadettiği budur. 1978'den beri elde edilmiş çok büyük bir deneyim ve birikim vardır. Elbette ki halk bu bilinci, bu iradeyi ortaya çıkarma tutumunu asla ve asla terk etmeyecektir. Bu konudaki mücadeleden de vazgeçmeyecektir. En temel yurttaş haklarından biridir seçme ve seçilme hakkı. Anayasa ile garanti altına alınmıştır. Zorba bir zihniyetle belediye başkanlarını görevden almaya devam ediyorlar. Üstelik bu işi her gün yeni bir hukuk cinayetine ortak olan mahkeme heyetleri eliyle yürütülmektedir. Biz asla bu durumu kabullenmeyeceğiz. Enerjimizi, örgütlülüğümüzü, kararlılığımızı güçlendireceğiz. Bu seçimlerin sonuçlarını gasp etme açısından demokratik siyaset mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. 

Buradan toplumsal ve siyasal muhalefete de bir çağrı yapmak istiyorum; bakın bu konuda sustuğunuz zaman, ki susuyorsunuz, belediyelere teker teker kayyum atanması konusunda bir tutum almadığınız zaman aslında demokratik siyasetin siyasi bir darbe süreciyle ortadan kaldırılmasına göz yumuyorsunuz demektir. Bu er ya da geç gelir toplumsal ve siyasal muhalefeti vuran bir dalga haline dönüşür. O nedenle bu durumu görmezden gelmeniz doğru bir tutum değildir. Ses yükseltilmesinin zamanıdır, susma zamanı değildir.

Baskılar iktidarın savaş politikaları karşısında faaliyetlerimizi engelleme yoluyla sürüyor. Bir yerde değil her yerde sürüdürülüyor. İstanbul, Ankara'da da sürdürülüyor. Polis kalkanlarının ortasında bizim dört vekilimiz duruyor. Neredeyse vekil başına 15 tane polis. Böyle bir kalkan ablukası gerçekleştirilmiştir. Ne yapmak istiyor vekillerimiz? Açıklama yapmak istiyor. Yani demokratik siaysetin nasıl gasp edildiğini, ortadan kaldırıldığını gösteren bir örnek diye bu fotoğrafı getirdim. İşte bu iktidar insanların fikirlerini açıklamasından, düşünce ve ifade özgürlüğünden, kendi politikalarının eleştirilmesinden korkuyor. Bunun için bu ablukaları yaratıyor. Vekillere bunu yapan halka neler yapar havasını yaratmak için bu örnekleri yaratıyor. İsterseniz bütün kalkanlarla, tomalarınızla, elinizdeki bütün araçlarla bu ablukayı yapın ama biz düşüncelerimizi ifade etmekten, bu iktidarın savaş ve işgal politikası karşısında sesimizi yükseltmekten, sözümüzü söylemekten asla vazgeçmeyeceğiz.

Bu sadece bize yönelik de değil. Sanmayın sadece HDP muhalefetine yönelik böyle bir tutum alınıyor. Sosyal medya paylaşımları nedeniyle yüzlerce kişi gözaltına alındı. Haklarında davalar açıldı. Bunların hepsi HDP'li değil. Bugün sosyal medyada savaşa karşıyım, ben barıştan yanayım sözünü kim yükseltiyorsa tehdit altında. Bir gözdağı veriliyor. İktidar savaşa hayır diyen her kesime yönelik bir saldırı başlattı. Korku iklimini meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Bu iş meşrulaşırsa eğer, toplumsal ve siyasal muhalefet buna boyun eğerse eğer o zaman Türkiye'de demokratik siyaset adına yapılabilecek hiçbir şey kalmamış olacaktır."

"İktidar, insanların fikirlerini açıklamasından ve kendisinin eleştirilmesinden korkuyor. İsterseniz tüm kalkan ve TOMA'larla ablukaya alın, biz fikirlerimizi söylemekten vazgeçmeyeceğiz."

"Türkiye'nin imajını yaraladınız"

"Bütün dünya ajansları, gazeteleri, televizyonları istisnasız dünyanın her yerinde Türkiye'nin imajını yaralayan birçok olayı ya görüntüleriyle ya manşetleriyle kamuoyuna yansıttılar. Bu bir  kazanç mı sizin için? Türkiye'nin imajını yaraladınız. Dünya kamuoyunda Türkiye, maalesef iktidar böyle olmasına rağmen bütün ülke Kürtlere saldıra, Kürtleri öldüren bir devlet olduğu algısını yarattı. Bu algı doğru bir algı mı? Doğru bir algı olmaması gerekirken. Bu iktidar bu algıyı yaratmış oldu."

"Yüzlerce insan canını kaybetti. Hem içeride hem dışarıda düşmanlık tohumları ektiniz. BM'nin verdiği kaynaklar 165 binin üzerinde, yerel kaynakların verdiği bilgiye göre de 300 binin üzerinde insan evlerinden oldu. Bu mu Türkiye'ye kazandırdığınız? Türkiye'de bir yaygın milliyetçilik dalgası estirerek kendi iktidarınızı güçlendirmeye çalışıyorsunuz ama toplumsal barışı her geçen gün biraz daha zedeliyorsunuz. Ülkenin her yerinde ilişkilerin yara almasına neden oluyorsunuz. Peki yoksulluğu, işsizliği, ekonomideki kötü gidişi mi engellediniz bu şekilde? Bir şey yaptınız ve bunu bilerek yaptınız. Şimdi bunların hiçbiri kabul edilebilir değil. Yoksulluğun konuşulmasını engellemeye çalıştınız. Savaşın genç işsizlere faydası oldu mu?"

"Savaş çıkınca insanlar borçlarından kurtuldu mu? Savaş politikaların işsizlikler için bir faydası oldu mu? Emek sömürüsü her geçen gün arttı."

"Muhalefet partilerine iki çift laf söylemek istiyorum maalesef iktidarın bu politikaları karşısında sağlam bir duruş sergilemedikleri için topluma bu iktidarın alternatifi olabileceği mesajını veremediler. İktidarın alternatifi bir demokratik siyaset var mesajını veremediler. Dış politikalarda iktidar partilerinden çok bir farkları olmadığı fikrini, topluma vermiş oldular."

"Siz o bölgede demokratik bir değişim yaratma planınızdan mutlaka vazgeçmelisiniz. Orada yaşayan insanların yerlerinden edilerek oraya başka insanların taşınması hedefinden vazgeçmelisiniz. Suriye'deki Kürtlerin yüzde 70'e yakını bu bölgede yaşıyor. Oradaki Kürtleri Mars'a mı Afrika'ya mı göndermek istiyorsunuz? Demografik yapı değişimi uluslararası alanda suçtur. Türkiye'nin bu iktidarın doğru politikalara yönelmesi gerekiyor."

"Çatışmaların durması açısından ayrın son gün olmamalıdır. Meseleler diyalogla, müzakere masasında çözümü için adımlar atılmalıdır. Savaş asla sorunların çözümü iç.in bir vizyon değildir. IŞİD dünya halkları açısından büyük bir tehlikedir. IŞİD'i yeni,den operasyon alanına girmesini dağlayacak, onları güçlendirecek hiçbir adım asla ve asla atılmamalıdır. "