HDP İzmir il binasına saldırarak Deniz Poyraz'ı öldüren Onur Gencer, yakalandıktan sonra emniyet ve savcılıkta verdiği ifadelerinde, "İçeriden yetkili birinin çıkmasını istedim. İşkence yaparak öldürme isteği vardı. Rüya ve gerçek ayrımını yitirmiştim" dedi. Deniz Poyraz'ı öldürdükten sonra fotoğrafını çektiğini ve WhatsApp'ın durumunda “Leş 1” yazısı ekleyerek paylaştığını belirten Gencer, "PKK'ya karşı büyük bir nefret besliyorum. Öleni tanımıyorum. Amacım içeri girdiğimde karşıma çıkacak kim varsa öldürmek ve kan kusturmaktı" dedi.
Sözcü yazarı İsmail Saymaz, bugünkü yazısında Deniz Poyraz'ı öldüren Onur Gencer'in emniyet ve savcılıktaki ifadelerini şöyle aktardı:
PKK'ya destek veren aileleri araştırdım. Kömür satan bir aileyi öğrendim. 31 Aralık 2020'de konuştuğum şahsa kömür almak için geleceğimi söyledim. Yılbaşı olduğundan erken kapatacaklarını söylediği için gitmedim. Gitsem saldıracaktım.
İçimdeki intikam ateşini Barış Atay, Selahattin Demirtaş, Abdullah Öcalan, Leyla Zana ve Pervin Buldan'ı öldürerek söndürebileceğimi fark ettim. Bu kişilere ulaşmanın zor olması sebebiyle HDP'nin İzmir'deki binasını öğrendim. Etrafa baktım. İkinci defa gittiğimde üst katındaki İngilizce kursu bahanesiyle binayı gezdim. HDP kapalıydı. İçeriyi göremedim. Telefon numarası vardı. ‘Şerefsizler’ diye kaydettim.
Haziranın ilk haftası kursa kaydolmak için gittiğimde HDP'nin kapısı açıktı. Ufak bir oda ve iki üç kişi vardı. Girmedim. Kaç kişi olduğunu öğrenmek için iletişime geçmeye çalıştım. Numara kapalıydı. Ulaşsam, planlı saldırı yapacaktım.
Bir hafta önce Kemeraltı'nda 3500 TL bedelle silah aldım. Silahı Ankara'da alsam HDP Genel Merkezi'ne saldıracaktım. 14 Haziran'da poligonda silahı denemek için atış yaptım. Beşini kullanınca 10 mermi kaldı. Yeteceğini düşündüm.
Bir akşam önce birçok polisin intihar ettiğini haberde gördüm. HDP'lilerin ‘İyi olmuş’ şeklinde dalga geçer yorumlarını gördüm. Bu yorumu yapanlarla birbirimize hakaret ettik. Bana hakaret edenlere ‘Kin yuttuk, kan kusturacağız’ şeklinde paylaşım yaptım. PKK ve HDP'ye saldırı düşüncesini gerçekleştirmem gerektiğine o an karar verdim.
Sabah taksi çağırıp çantayla iş hanına gittim. Kapıda birisi yoktu. Takside şarjördeki mermiyi namluya vermiştim. HDP'nin katına çıktım. Gergindim. Kapıyı açtım. Soldan ses geldi. Dönmemle ateş etmem bir oldu. Kız düştü. Hem korku hem heyecan hem sevinç yaşıyordum. Kinlenmiştim. Kız yerdeyken, öldüğünden emin olmak için kafasına ateş ettim.
Kapıları açıp insan var mı diye baktım. Bir kapıya silahla ateş ettim, açamadım. Kimse yoktu. Yangın tüpünü yere vurdum, patladı. Yangın çıkarabileceğimi düşünmüştüm ancak çıkarmadım. Toplantı odasına geçtim. Saldırı yapabileceklerinden endişe ettiğim için yangın tüpünü cama attım. Delik olunca kalanı elimle kırdım. Elim kesildi. Delikten hatırlamadığım sayıda ateş ettim. Camın sokağa açıldığını görünce şok oldum ve ateş etmeyi bıraktım.
İçeriden yetkili birinin çıkmasını istedim. İşkence yaparak öldürme isteği vardı. Rüya ve gerçek ayrımını yitirmiştim. Terörist kanı elime bulaşamaz, temizlemem gerekir diye merdivenden çıktım. Daireler kapalı olduğu için elimi yıkayamadım. Kanın bana ait olduğunu fark edince yıkamaya gerek kalmadı. Ölen kızın fotoğrafını çektim. Fotoğrafı WhatsApp'ın durumunda “Leş 1” yazısı ekleyerek paylaştım. Silahı çantaya koydum. Merdivenlerden indim. Girişte polisler vardı. Teslim oldum.
“PKK'ya karşı büyük bir nefret besliyorum. Öleni tanımıyorum. Amacım içeri girdiğimde karşıma çıkacak kim varsa öldürmek ve kan kusturmaktı.