Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Günay Kubilay, partisinin Genel Merkezi’nde gündeme dair basın toplantısı düzenledi. Üç büyükşehir belediyesine kayyım atanmasına değinen Kubilay, ilk fırsatta Meclis'i olağanüstü toplantıya çağıracaklarını açıkladı.
Kubilay geçen hafta, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya "Mardin kayyımından hediyeleri aldınız mı almadınız mı diye?" diye sorduğunu hatırlatarak "İçişleri Bakanı kendisinin hediye almadığını ancak yapılan harcamaların devlet büyüklerini ağırlamaya yönelik ‘bütçeleme’ olduğunu açıklayarak bu vesileyle rüşveti itiraf etmiş oldu. Bakanların bir kısmı açıklama yaptılar. Ancak faturalarda adı geçen Cumhurbaşkanından, Saray’dan henüz bir açıklama gelmedi. Cumhurbaşkanından da açıklama bekliyoruz. 136 bin 646 liralık hediyeyi aldınız mı, almadınız mı? Bu sorunun yanıtı basit evet ya da hayır olabilir" dedi.
Kubilay sözlerini şöyle sürdürdü:
"Süleyman Soylu dahil, faturada adı geçen bakan ve siyasiler eğer sizler bu hediyeleri almadıysanız valiniz yolsuzluk batağına gömülmüş durumda. Daha kötüsü ise bu vali hala iş başında, görevden alınmış değil. Hiçbir şey olmamış gibi görevine devam ediyor. Yaptıkları yetmemiş gibi, etrafına da kara çalmaya devam ediyor. Yetkililere bir kez daha soruyoruz. Bunun hesabını sormayacak mısınız? Kayyım valinizi görevden almayacak mısınız?”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeni kayyımların atanacağı yönündeki açıklamalarına işaret eden Kubilay, Erdoğan'ın doğrudan yargıya direktif verdiğini söyledi. Kubilay konuşmasının devamında "Üç büyükşehir belediyesine yapılan kayyım darbesi tutmamış olacak ki, şimdi mecliste HDP’li vekillere yönelik yeni bir siyasi darbenin yasal kılıfını uydurmak için harekete geçin diyor. Bu sözler kayyum yolsuzluklarının deşifre olduğu ve gün ışığına çıktığı bir ortamda HDP dahil, iktidarın politikalarına itiraz eden demokratik muhalefete yönelik yeni bir saldırı dalgasının başlatılacağının, yeni bir siyasi darbe hazırlığının yapıldığının, devletin derin dehlizlerinde yeni siyasi oyunların tezgahlanmakta olduğunun sinyallerini veriyor” dedi.
Kubilay, “31 Mart seçimlerinin ve 23 Haziran seçimlerinin rövanşını almak istiyorsa, onun muhatabı ne HDP’dir ne demokrasi güçleridir. Rövanş alınacak tek muhatap kendisi ve küçük ortağıdır. Çünkü ülkeyi savaş batağına sürükleyen, şiddet sarmalına sokan kendi politikalarıdır, ırkçı ve tekçi zihniyetleridir. Anlaşılan o ki, AKP-MHP iktidarı aynı politikalarla aynı argümanlarla, aynı küvette ikinci kez yıkanmak istiyor. Aynı küvette ikinci kez yıkanmak sadece, o küvette yıkananları kirletir, başka bir işe de yaramaz” şeklinde konuştu.
Suriye’deki gelişmeleri de gündemine alan Kubilay, AKP’nin Suriye’de büyük bir açmaz içinde olduğunu belirtti. Kubilay şöyle devam etti:
“2011’den beri Suriye iç savaş girdabına boğuluyor. Bu girdabın anaforuna kendini kaptıran Türkiye bugün Suriye’de iç savaşın sona ermesi ve bir siyasal çözüm sürecine giden yolun önündeki en büyük engellerden biri haline gelmiştir. Kürtlerin bir statüye sahip olmaması üzerine inşa edilmiş Suriye politikası, bir yandan Türkiye’yi dünya kamuoyu önünde cihatçı çetelere hamilik yapan bir ülke konumuna düşürürken, diğer yandan ülkenin geleceğini ipotek altına almıştır."
Erdoğan ve Putin görüşmesine de değinen Kubilay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bütün enerjisini Kürtlerin kazanımlarını yok etmek için ABD ve Rusya arasında mekik dokuyarak tüketen, bütün imkanlarını iki en büyük silah tüccarı ülkelere seferber etmekte bir beis görmeyen bu anlayış ülkeyi büyük bir bataklığın içine sürüklemiştir. Türkiye Suriye’de izlediği Kürt karşıtı saldırgan politika nedeniyle siyasi ufkunu yok etmiş, yönünü kaybetmiştir. Buradan çıkışın ön koşulu kayıtsız ve şartsız olarak Suriye topraklarından çıkmak, kendi sınırlarına çekilmektir. Barışçıl bir bölge politikası eşliğinde Suriye halklarının kendi siyasi geleceğini belirleme hakkına saygılı olmaktır.”
Kubilay, 5’inci Dönem Toplu İş Sözleşmesi’ne Hakem Kurulu’nun hükümetin teklifini olduğu gibi kabul etmesine de, “Bu artış sadaka ücreti dahi denilemeyecek kadar yetersizdir. Sırf şu kamuoyuna yansıyan ve buz dağının görünen yüzü bile olmayan kayyum yolsuzlukları bile bu iktidarın kamu kaynaklarını yandaşlara kepçeyle dağıtırken, emekçiye çay kaşığıyla vermeyi bile çok gördüğünün sade örneklerinden biridir” diye tepki gösterdi.
HDP'li üç büyükşehir belediyesine kayyım atanmasına da değinen Meclis'i olağanüstü toplantıya çağıracaklarını söyledi:
“Yerel yönetimlere darbe yapıldığı, halkın seçme seçilme hakkının gasp edildiği bir durumda meşruiyetini halkın seçme ve seçilme hakkından alan meclis kayyım darbesine seyirci kalması kabul edilemez. Bu konuda grup yönetimimiz çalışmalarını yapıyor. HDP olarak ilk fırsatta meclisi olağanüstü toplantıya çağıracağız. Biz bu ülkenin demokrasiden, barıştan, özgürlükten, haktan, hukuktan, adaletten yana olan güçleriyiz. Hiç kimseden hakkımız olmayan bir şey istemiyoruz. Sadece ve sadece irademize sahip çıkıyor, bizim olanı geri istiyoruz.”