HDP: Kabataş yalanından sonra Taksim yalanı ortaya çıktı

HDP: Kabataş yalanından sonra Taksim yalanı ortaya çıktı

HDP Sözcüsü Saruhan Oluç, Taksim'de 8 Mart'ta düzenlenen eylemde "ezan ıslıklandığı" iddiası hakkında konuştu. Oluç, Gezi eylemleri sırasında başörtülü bir kadına Kabataş'ta yapıldığı iddia edilen saldırıyı hatırlatarak "Kabataş yalanından sonra, şimdi de Taksim yalanı çıktı ortaya. 8 Mart’ta kadınlar ezanı ıslıklamışlar, ezana saygısızlık etmişler. Külliyen yalan, kadınlar buna cevabı verdi zaten" dedi.

HDP Sözcüsü Saruhan Oluç, seçim sürecindeki gelişmeler ve HDP’ye yönelik artan saldırılara ilişkin parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Oluç'un açıklaması şöyle:

Seçimlerle ilgili bazı konulara değinmek istiyorum. Biri seçim güvenliği meselesi. Seçimlere 20 gün kaldı ve seçim güvenliği ile ilgili yaşananlar rahatsız edici boyutlara ulaşmış durumda. 
"İçişleri ve Milli Savunma Bakanlığı organize işler yaptı"
 
Biliyorsunuz bu seçim sürecinde İçişleri ve Milli Savunma Bakanlığı'nın organize iş olarak yaptığı seçmen kaydırma meselesine itirazımız olmuştu. İki bakanlık organize çalışarak ciddi kaydırma gerçekleştirmiştir. Bizim de buna itirazlarımız olmuştu. Ancak o itirazlarımızın önemli bir bölümü reddedilmişti. Biz o zaman YSK’nın seçime şaibe bulaştırmak konusunda ortaklık yapmaya başladığını söylemiş ve bunu ciddi bir şekilde eleştirmiştik.
 
Şimdi de 150 bin seçmeni ilgilendiren taşıma ve sandık birleştirme işlemi yapılıyor
 
Şimdi bu konunun ikinci aşamasına gelindi, sandık taşıma ve birleştirme meselesi. Bu konuda da haberler ardı ardına gelmeye başladı. Bizim elimizdeki verilere göre şu anda toplamda 14 il ve 76 ilçede, yaklaşık 150 bin seçmeni ilgilendiren bir çapta taşıma ve birleştirme kararları alınıyor. 
 
Bu illeri ve ilçeleri şöyle sıralayabiliriz: Ağrı 6 ilçede, Batman 3 ilçede, Bingöl 6 ilçede, Bitlis 5 ilçede, Diyarbakır 7 ilçede, Hakkari 4 ilçede, Mardin 5 ilçede, Muş 5 ilçede, Kars 1 ilçede, Dersim 8 ilçede, Siirt 5 ilçede, Şırnak 5 ilçede, Urfa 6 ilçede, Van 10 ilçede. 
 
"Taşıma ve birleştirme kararları ile seçim güvenliği ortadan kaldırılıyor"
 
Bu son derece vahim bir tablodur. 150 bin seçmeni ilgilendiren bir durumdur bu. Bu birleştirme ve taşıma kararlarıyla seçim güvenliği ortadan kaldırılıyor. Bunların gerekçesi ise seçim güvenliği olarak açıklanıyor. Oradaki idari amirlerin yaptığı açıklamalar, köylerde güvenliğin sağlanamadığıyönünde. 
 
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Bizim tespit edebildiğimiz kadarıyla, 40 binden fazla asker, polis, özel harekatçı seçmen taşıması ve kaydı yaptınız. Onlar oralarda oy kullansın ve seçim sonuçları değişsin diye. Şimdi de diyorsunuz ki, biz bunları taşıdık, ama köylerin güvenliğini sağlayamıyoruz. O zaman onları neden oraya taşıdınız? Birinci usulsüzlük bu. İkinci mesele ise sandık taşıma. Bu aslında iktidarın idareden doğrudan doğruya talebidir. Bu uygulamalar, iktidarın bu illerde seçimleri kazanabilmek için idareden talep ettiği uygulamalarıdır. 
 
Seçim güvenliği YSK eliyle neredeyse ortadan kalktı
 
YSK’nın bu uygulamalara cevaz vermesi ve bunları onaylaması çok büyük bir seçim usulsüzlüğüdür. Seçimlerin güvenliği neredeyse tamamen ortadan kalkmıştır. Adil ve demokratik bir seçim olmadığı net olarak bir kez daha görülmüştür. 
 
"Bütün partilere çağrı yapıyoruz: Seçim güvensizliği karşısında susmayın"
 
Bu sadece HDP’nin sorunu değildir. Seçime giren ve AKP-MHP ittifakının karşısında olan bütün partilerin sorunudur. Seçimlere bu kadar şaibe düşürülmesi ve seçim sonuçlarını, seçim öncesi oyunlarla ve YSK aracılığıyla belirleme tutumu bütün partileri ilgilendirir. AKP ve MHP dışındaki bütün partilere buradan çağrı yapıyoruz. AKP ve MHP'ye de söylüyoruz, ama onların bu konuda siyasi etiğe uymayacaklarının farkındayız. Bütün partilere diyoruz ki, usulsüz seçmen taşıma, sandıkları birleştirme ve taşıma meselesi seçim güvenliğini tamamen ortadan kaldıracak bir duruma gelmiştir. Bu konuda susmayın. 
 
"YSK, seçim güvenliğini ortadan kaldıran tutumundan vazgeçmelidir"
 
Bu konudaki tutumunuzu söyleyin, çünkü mesele bir demokrasi meselesidir. Bu, HDP meselesi olarak ele alınamaz. YSK seçmen iradesine doğrudan müdahale etmektedir. Seçim sürecindeki gayrı meşru bütün işleri onaylayarak seçimlere büyük gölge düşürmektedir. Onlara da çağrı yapıyoruz, bu konudaki tutumunuzu gözden geçirin, bu yanlışlara ortak olmayın ve seçim güvenliğini sağlayabilmek için üzerinize düşeni yapın. 
 
"Özgürlük kendini yönetmekle başlar’ yazılı afişlerimizi yasaklıyorlar"
 
Elbette adaletsizlikler ve baskılar bunlarla sınırlı değil. Bazı billboardlarımız yasaklandı ve toplatılıyor. Üstelik ilçe binalarımıza baskınlar yapılarak bunları toplamaya çalışıyorlar. Siirt, Ağrı, Bitlis, Varto, Mardin’de billboardlarımız yasaklandı. Ne yazıyor yasaklanan bu billboardlarda? “Özgürlük kendini yönetmekle başlar” yazıyor. “Özgürlük kendini yönetmekle başlar” lafını suç olarak görüyorlar ve toplatıyorlar. 
 
Bu kararı verenler yönetilerek özgür olanlardır
 
Bu toplatma kararını verenlerin özgürlükle ilgili zihniyeti çok farklı. Kendilerini yöneterek değil yönetilerek özgür olduklarını sanıyorlar, ama biz öyle düşünmüyoruz. Tarih boyunca da insanlar kendilerini yöneterek, kendileriyle ilgili kararlara katılarak özgürlükleri doğrultusunda adımlar atmışlardır. Bundan daha doğal, daha insani bir durum olamaz. Bunu yasaklayan Adalet Bakanlığı mensuplarına bir kez daha şunu söyleyelim: Sizin özgür olmayan zihniyetiniz, sizin taraflı ve bağımlı yargı anlayışınız gün gelecek, hukukun üstünlüğü bu ülkede sağlandığı zaman, hukuken hesabı birer birer sorulacak. 
 
"Halkımız kendisini yöneterek özgür olacaktır"
 
Sizin zihniyetinize bizim söyleyecek sözümüz yok, ama halk kendisini yöneterek, sadece bir bölgede değil ülkenin tamamında kendisini yöneterek, özgür olacaktır ve bu doğrultuda 31 Mart’ta adımlar atılacağı görülecektir. 
 
"Adalet Bakanlığı da seçim çalışması yapıyor: Konuşanı, şarkı söyleyeni gözaltına alıyorlar"
 
Seçim çalışmalarımıza yönelik baskılar bununla da sınırlı değil. Dün yılların siyasetçisi, bir dönem milletvekilliği yapmış, belediye eşbaşkanlığı yapmış Selim Sadak konuşmasından hemen sonra gözaltına alınıyor, avukatlarıyla görüşmesi engelleniyor. Seçim çalışması sırasında türkü söyleyenler bile gözaltına alınıyor. Adalet Bakanlığı da seçim çalışması yapıyor,ama bu şekilde. Bunların hepsi seçim çalışmalarının iktidar açısından birer parçasıdır. 
 
"TRT iktidarın kanalı olmuştur"
 
TRT burada yok, ama TRT Haber’le ilgili yeni bir veri çıktı. Şubat ayı boyunca seçim çalışmalarında TRT nasıl da eşit ve adil davranmış görüldü. Kulakları çınlasın TRT'nin bütün kanallarının. Halkın vergisiyle, bizlerin vergileriyle yayın yapan bir kamu kuruluşu olan TRT'deki bu tutumu sürdürenlere hakkımızı helal etmiyoruz. Vergi veren halk hakkını asla helal etmeyecektir. Cumhur İttifakı’na 53 saat yer ayrılmış. Millet İttifakı’na 6 saat 42 dakika lehte, 7 saat 8 dakika aleyhe. Yani aleyhte yayın, lehte yayından daha fazla. HDP ne oldu peki? HDP sıfır dakika, orada bir değişiklik yok. 
 
Halkın kürsüsü ve kanalı olması gereken TRT, iktidarın kürsüsü ve kanalıdır. TRT özerk ve tarafsız yayın yapmamaktadır. Anayasa suçu işlemektedir. Bir anayasal kurum olan RTÜK sessiz kalmaktadır. RTÜK de tıpkı YSK gibi Anayasa suçu işlemektedir. Şimdi bir kez daha çağrı yapalım; içerik ve süre konusundaki bu adaletsiz tutumunuz kabul edilebilir bir durum değildir. Yarın hukuki koşullar sağlandığında, bunun da hesabı sorulacaktır. Kimse size sahip çıkmayacaktır, bu yaptığınız yandaş yayıncılıktan dolayı. 
 
"Erdoğan’ın söylemleri ibretliktir"
 
Seçim çalışmaları bu şekilde devam ederken, en tepede nasıl oluyor bu işler diye bakıyoruz. Yani tabii ki, en tepede şimdi konuşacağımız gibi olunca, RTÜK de YSK da taraflı davranma cesaretini kendinde buluyor. Nefret söylemi aldı yürüdü. AKP Genel Başkanı’nın meydanlarda yaptığı konuşmalar seçim çalışması açısından ibretliktir. 
 
"Tarih sizi hiç iyi yazmayacak"
 
Tarih hakikaten bunları yazacak, ama hiç iyi yazmayacak, bu açıktır. HDP’ye, HDP seçmenine ve Kürt halkına hakaret etti, onları düşmanlaştırmaya çalıştı. Bu yetmedi, arada “ben hakaret edecek kadar enayi miyim” dedi, ama biz buna evet ya da hayır diye cevap vermeyelim şimdi. Ama çok açık bir şekilde Kürt halkına, HDP seçmenlerine, yöneticilerine ve milletvekillerine yönelik kendisi ve yamağı her türlü hakareti ve rencide edici konuşmayı yaptı. Yamağın kim olduğunu siz biliyorsunuz.
 
"Kabataş yalanından sonra şimdi de Taksim yalanı ortaya çıktı"
 
Bu tutmadı, şimdi de din istismarına başladı. Bu bir seçimdir, toplumu bu kadar bölüp, parçalamayın. Kabataş yalanından sonra, şimdi de Taksim yalanı çıktı ortaya. 8 Mart’ta kadınlar ezanı ıslıklamışlar, ezana saygısızlık etmişler. Külliyen yalan, kadınlar buna cevabı verdi zaten. 
 
Fakat biz şu açıdan önemsiyoruz bu yalanı: Toplumu bölüyorsunuz, kutuplaştırıyorsunuz. Bu mesele külliyen yalandır. Eğer ezana bir saygısızlık edildiyse orada, esas saygısızlığı yapanlar, ezan okunurken kadınlara yönelik saldırılarını, gaz sıkmayı, coplamayı, kalkan şaklatmayı, kadınlara yönelik tacizlerini engellemeyenlerdir. Orada o emri sürdürenlerdir ezana saygısızlık yapanlar, ezan okunurken kadınlara saldıranlardır. Kadınların asla böyle bir yaklaşımı olmamıştır. Şimdi bu yalanı bu şekilde sürdürmeyin. Toplumda büyük gerginlik yaratıyorsunuz. Din, bayrak istismarından vazgeçin. 
 
"Gelin ekonomiyi konuşalım..."
 
Yerel seçim yapıyoruz, ama siz bir savaş yapıyor gibi hissediyorsunuz kendinizi. Bunları bir tarafa bırakın başka şeyleri konuşalım. 
 
Biraz evvel ekonomideki veriler açıklandı. Ekonomideki veriler böyle olduğu için siz bu din, bayrak istismarını, toplumu bölmeyi ve kutuplaştırmayı gerçekleştiriyorsunuz. 
 
Ekonomiyi konuşmaya başlasak, ne diyeceksiniz? 2017’de yüzde 7 olan büyüme 2018’de yüzde 2,6’ya düşmüş. Sizin Orta Vadeli Program’da hedefiniz yüzde 5,5’ti, şimdi 2,6 olmuş. Yeni Ekonomi Programı’nda hedefiniz yüzde 3,8’di, şimdi yüzde 2,6 olmuş. Bunu konuşalım. 
 
2018 son çeyrekte imalat sanayi yüzde 7.4 küçülmüş, bunu konuşalım. İnşaat sektörü yüzde 8,5 küçülmüş, bunu konuşalım. 2018 son çeyrekte toplamda yüzde 3 küçülme olmuş, bunu konuşalım. Hane halkı tüketimi yüzde 9 düşmüş, bunu konuşalım. Yatırımlar yüzde 14 düşmüş, bunu konuşalım
 
"Ne oldu? Resesyon yok diyordunuz, gelin domates, patlıcan, biber fiyatlarını konuşalım"
 
Ne oldu Hazine ve Maliye Bakanı Damat bey? Resesyon var Türkiye’de dediğimiz zaman, yok diye konuşup duruyordunuz. Her şey çok iyiye gidiyor, şahane, hele 31 Mart’tan sonra en güzel günler geliyor diye konuşuyordunuz. Ne oldu?
 
2018 verilerine bakalım, gelin bunu konuşalım. Domates, biber, patlıcanın fiyatını konuşalım. Hakikaten hayat pahalılığı azaldı mı?Çıkın bir sorun sokaklarda. Bunları konuşalım.Ama yok, bunları konuşmuyorsunuz, bunları konuşmamak için zaten din istismarına başlıyorsunuz. Bunları konuşmamak için Kürtleri ve HDPyi hedef alıyorsunuz. Sorun da zaten buradan kaynaklanıyor. 
 
"Binlerce insan ihraç ettiniz nasıl oluyor da AKP’den bir kişi yok"
 
Geçen gün İçişleri Bakanınız açıkladı, 510 binden fazla gözaltı, 31 binden fazla tutuklu olmuş FETÖ ile ilgili. İçişleri Bakanlığı’ndan 44 bin insan ya ihraç edilmiş ya da görevden uzaklaştırılmış, Mili Savunma Bakanlığı’ndan yaklaşık 16 bin insan ya ihraç edilmiş ya da görevinden uzaklaştırılmış. Sayılar uçuşuyor havada. 
 
Ama bir tane AKP’li yok içlerinde. FETÖ’nün siyasi işlerini sürdürenlere dair bir tane gözaltı, bir tane yargılama ya da ihraç yok. Nerede bu siyasi ayak? 
 
"Ne oldu FETÖ’nün siyasi ayağını uzaya mı gönderdiniz?"
 
Hala her gün FETÖ operasyonları yapıyorsunuz, orduda, başka devlet kurumlarında yapıyorsunuz. Nasıl oluyor da siyasi ayağını hala ortaya çıkaramadınız? 510 binden fazla gözaltı, 31 binden fazla tutuklama içinde bir siyasi yok mu? AKP tertemiz mi?  
 
Hiçbir şey bulamadınız mı? Kendi içinizde hiçbir kişiyi bulamadınız mı?Bunlar uzaya mı gittiler? Diyorsunuz ya, biz uzaya gideceğiz diye, önce bunları mı gönderdiniz uzaya? AKP içinde "hocam ne olur geri dön" diyenleri mi gönderdiniz uzaya? Bunları konuşalım, bırakın din istismarını, bırakın Kürt halkına düşmanlık yapmayı.  
 
"Böyle kazanamazsınız, kazansanız da yönetemezsiniz"
 
Gelin ekonomi ile FETÖ’yü konuşalım. Bu seçim çalışmasıdır. Siz seçim çalışmasını aştınız, toplumda gerginlik yaratıyor, 31 Mart’tan sonrasını düşünmüyorsunuz. Varsa yoksa tek düşündüğünüz şey 31 Mart’ı kazanalım da, ne olursa olsun. Böyle kazanamayacaksınız, kazansanız da bu zihniyetle devam etseniz yönetemeyeceksiniz. Bu ciddi bir tehdit haline gelmiştir. 
 
Özellikle AKP seçmenlerine sesleniyoruz. Bakın, AKP seçmeni olabilirsiniz.Sizler bizim ne düşmanımızsınız, ne de size öyle bakanlara hak veririz. Ama AKP seçmenleri bu gidişe dur demezlerse, bu toplumdaki gerginleşmeyi sona erdirecek, bu üsluba, bu dile, bu tutuma, bu tarza fren yapacak, terbiye edecek adımı AKP seçmenleri atmazlarsa,Türkiye her gün daha kötü bir noktaya gidecektir. 
 
"1 Nisan’dan sonra ekonomi rayından çıkacak"
 
1 Nisan’dan sonra ekonomi içinden çıkılmaz krizlerle boğuşacaktır. Biz şimdiden söylemiş olalım.
 
Son olarak AKP’ye oy veren Kürt seçmenlere sesleniyoruz. Yapılan bu hakaretleri, bu düşmanlaştırma girişimlerini kabullenmeyin. Bu yapılanların ne anlama geldiğini bir kez daha düşünün. Yaptığınızı gözden geçirin ve AKP'ye siz de bir ders verin.