Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kürt sorununun çözümü için Meclis’i adres göstermesinin ardından HDP’nin seçime çatısı altında girmeyi kararlaştırdığı Yeşil Sol Parti de seçim bildirgesinde “Meclis” vurgusu yaptı. Bildirgede kullanılan, “muhataplarla diyalog” ifadesi ise, “Kürt sorununun çözümünde muhatap kim ya da kimler?” tartışmasını yeniden gündeme getirdi.
HDP'nin 14 Mayıs'taki seçimlere listelerinden gireceği Yeşil Sol Parti, seçim beyannamesini düzenledikleri etkinlikle açıkladı. Bildirgenin okunmasından önce salona hitap eden HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, "Önce sandıkları sonra da parlamentoyu Yeşil Sol'un rengine büründürmek için geliyoruz. Parlamentoda en az 100 vekil dedik" dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar da, "Bu düzeni değiştirmek için buradayız. Gücümüz var, irademiz sağlam. Mutlaka başaracağız" ifadesini kullandı.
İki eş genel başkanın konuşmasının ardından Yeşil Sol Parti Eş sözcüleri Çiğdem Kılıçgün Uçar ve İbrahim Akın, seçim beyannamesini okudu. Yeşil Sol Parti’nin seçim bildirgesinde pek çok vaat yer alırken, Kürt sorununun çözümüne yönelik şu ifadeler dikkati çekti:
“Türkiye’nin en köklü̈ sorunu olan Kürt sorununun demokratik çözümü ve büyük barış için gereken sorumluluğu üstlenmeye geliyoruz. Cumhuriyetin ikinci yüzyılının eşiğindeyiz. İnkâr ve bastırma siyaseti yerine, Meclis’in muhataplarla diyalog kurduğu ve demokratik müzakere yöntemleriyle Kürt sorununun çözüldüğü bir yüzyıl için buradayız.”
Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun HDP ile görüşmesinde Kürt sorunun çözümü için Meclis’i adres göstermesinin ardından Yeşil Sol Parti seçim bildirgesinde de Meclis’in adres gösterilmiş olması dikkati çekti. HDP’li yetkililer, çözüme yönelik Meclis’i merkeze aldıklarını belirtirken, bu konu ile ilgili, “muhataplarla diyalog kurulması” ifadesi ise, “Kürt sorununun çözümünde muhatap kim ya da kimler?” tartışmasını beraberinde getirdi.
Toplantının ardından T24’ün sorusunu yanıtlayan HDP’li bir yetkili, bildirgede dikkatli bir dil kullanıldığına dikkati çekti. Aynı yetkili, “Muhataplardan biri de Abdullah Öcalan mı, bildirgeden bu mesajı mı anlamalıyız” sorusunu, “Kürt sorununun muhatabı dediğimizde çok geniş kesimleri anlamalıyız. Kamuoyunda, muhataplardan birinin de Abdullah Öcalan olduğu yorumları yapılırsa biz buna itiraz etmeyiz” sözleriyle yanıtladı.
Partili üst düzey başka bir yetkili de geçmişte Meclis’te Kürt sorununun çözümü için komisyonlar kurulduğunu hatırlatarak, “Bu komisyonlar, sivil toplum kuruluşlarını da Meclis’e davet etti ve görüşlerini dinledi. Muhatap dediğimizde Kürt sorunun çözümünde bu örgütler de muhataptır, bunun dışındaki tüm aktörler de muhataptır” dedi.
Kürt Çalışmaları Merkezi Direktörü Reha Ruhavioğlu ise bildirgede, “muhatap” ifadesinin bilinçli bir şekilde muğlak bırakıldığını düşündüğünü belirterek, şunları söyledi:
“Hepsini kapsıyordur, önemli olan merkezde Meclis'in yer alması. Meclis'in merkezde olduğu bir çözüm süreci öngörüyor HDP bu dönem. Bu CHP’nin yaklaşımıyla da örtüşüyor. Bu yaklaşım HDP’yi daha güçlü bir aktör yapıyor. Meclis vurgusu herkes için önemli, bir taraftan daha katılımcı da oluyor. Liderler düzeyinde olduğunda sadece iki lider ve altında birimler var. Meclis olduğunda herkesin işin içinde olacağı, ‘daha yavaş ilerleyeceğiz ama daha sağlıklı gideceğiz’ dediği bir süreç. İmralı ile de görüşülecek, Kandil’i de kastediyorlardır mutlaka. Sınırı daraltmamak lazım mümkün olan en geniş şekilde anlamak lazım.”
Rawest Araştırma Direktörü Roj Girasun, Meclis’i merkeze alıp Öcalan’ın dışlandığı ya da Öcalan’ın merkezde olup Meclis’in dışlandığı bir tutum ortaya konulmadığını kaydederek, “Meclis'in vurgulanması Öcalan’ın veya çatışmanın diğer aktörleri dışladığı bir durum yok ortada” dedi. Girasun, “Meclis’i güçlü kılmak başka bir şey. En nihayetinde temel haklar meselesinde Meclis’e vurgu yapılması ile çatışmanın, silahların susturulması meselesinin ortadan kaldırılmasını tamamen aynı minvalde değerlendirmemek lazım. Kürt sorununun çözümüne dair Meclis’in muhatap olarak gösterilmesi, bu HDP’nin eski tutumuna benzer. Öcalan da geçmişte görüşmeler yürütülürken bu işin Meclis’te yasallaşmasına yönelik ifadeler kullanıyordu” ifadelerini kullandı.
Daha önce İmralı’ya giderek Abdullah Öcalan’la görüşen akademisyen Ali Kemal Özcan ise, “Meclis çatısı altında çözüm” söylemi için, “Son yılların veya son ayların da değil, aşağı yukarı yüz yıllık bir yalandır” dedi. Özcan, “HDP objektif olarak, niyetler konumuz değil, ciddi bir Öcalan karşıtlığındaki ‘ipe un serme’ çizgisindedir. Yani Öcalan’ın devreden çıkarılmasının bir manivelasıdır maalesef. Türkiye’de bir tane ‘muhatap’ var o da İmralı’dadır. Ne kendini ne milleti ne de devleti aldatmanın bir manası yoktur” diye konuştu.