HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, cezaevindeki bir mahpustan kendisine “Deniz kabuğundan denizin sesini dinleyin Ömer Bey” notuyla gelen mektubun içindeki deniz kabuğunun engellendiğini belirterek, “Bir deniz kabuğu bile engelleniyor. Bir deniz kabuğunun yasaklandığı bir yerde, nerede insan hakları eylem planı? Siz, bize gönderilen deniz kabuklarını engelleyebilirsiniz ama denizin dalgalarını, dalgaların sesini dinleme sevdamızı engelleyemezsiniz” dedi.
TBMM Genel Kurulu’nda Tarım ve Orman Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı’nın 2022 bütçeleri ve 2020 kesin hesapları görüşülüyor. Milletvekilleri bütçe ve kesin hesap üzerine söz alıyor.
Gergerlioğlu, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e seslenerek, “Bu Meclis’te Adalet Bakanı’na en çok soru soran milletvekiliyim, (elindeki önergeleri göstererek) soruların yüzden 80’ine cevap vermemişsiniz Sayın Bakan. Neden cevap verilmiyor? İhlaller ortaya çıksın istenmiyor” dedi.
Gergerlioğlu, cezaevlerini ziyaret etmesine izin verilmediğini de kaydederek, “Üç yıldır cevap bile verilmedi. Anayasa madde 74. ‘Niye cevap verilmiyor’ diye Kamu Denetçiliği Kurumu’na başvurdum. Kurum, bana ‘İşlem doğrudur’ dedi. Sarınım Kurum Başkanı Malkoç damadına torpil yaptı ve bize böyle bir cevap verdi” diye konuştu. Gergerlioğlu şunları kaydetti:
Bakın, size çok önemli evraklar göstereceğim Kandıra Cezaevinden. Cezaevleri de seyretsin bunu, binlerce kişinin denetimli serbestliği verilmiyor. Kandıra Cezaevinden skandal bir vaka. Öyle bir savcınız var ki orada. Yunus Ölmez... 12 Haziran’da gözlem kurulu demiş ki: "Denetimli serbestliğe çıkabilir." Üç gün sonra aynı gözlem kurulu "Hayır, çıkamaz." demiş. Ne olduysa o üç günde? Daha sonra infaz hâkimliğine müracaat etmiş, infaz hâkimi -doğru dürüst bir hukukçuymuş demek ki- "Evet, itiraz çok değerli, çok doğru; hiçbir disiplin suçu yok, denetimli serbestliğe çıkabilir." demiş. Savcı koşturmuş ağır ceza mahkemesine, ağır ceza mahkemesi hiçbir gerekçe ileri sürmeden "Hayır, denetimli serbestlik verilemez." demiş. İşte yargının, işte adaletin hâli bu arkadaşlar.
Devam ediyorum. Bakın, size insanlar ne diyor? "Cezası bile kesinleşmemiş birinin yatarını bitirip üstüne on üç ay daha hapiste kalması uygun mudur?" diyor. Bakın, Ömer Faruk Turan ölümcül hastalığı olan bir çocuktu, otistik kalp yetmezliği içinde yaşayan bir çocuktu. Manisa Cumhuriyet Başsavcısıyla görüştüm, bu çocuk ölecek -hekim olarak biliyorum- bırakın da Manisa Cezaevindeki babası Murat Turan onu ziyaret etsin, ölümden önce ziyaret etsin dedim. Ne dedi biliyor musunuz? "Hayır, mümkün değil, izin veremem." Aslında yasal hakkı vardı.
Nacho Sanchez Amor bana "Ya, sizin ülkenizde insanlar koğuşlarda beyaz plastik sandalyelerde hayatını kaybediyormuş. Ne oldu bu durum?" dedi.
Devam ediyorum. Bakın, belgeleri de burada, hepsini gösterebilirim. Yine, Mustafa Kabakçıoğlu... Sayın Nacho Sanchez Amor Avrupa Konseyi Raportörü biliyorsunuz, benim başıma gelenlerden dolayı beni kardeş vekil ilan etmiş. Geçen, İstanbul İl Başkanlığımızda ziyaret etti, konuştuk. Bana bu fotoğrafı sordu Sayın Bakan. "Ya, sizin ülkenizde insanlar koğuşlarda beyaz plastik sandalyelerde hayatını kaybediyormuş. Ne oldu bu durum?" dedi. Vallahi, Sayın Amor, ben Bakana sordum, bir buçuk yıldır bana inceleme raporunu göndermiyor dedim. Bakana sordum bir buçuk yıldır disiplin soruşturmasını göndermiyor.
Yine, bakın, anne baba tutukluluklar çok vahim bir şekilde devam ediyor. Özlem ve Mehmet Demirtaş'ın çocukları bunlar. Bir hekim olarak bu 3 çocuğun da çocuk psikoloğu raporlarını okudum, kahroldum. Ya, Meclise bir yasa teklifi gönderildi; AK PARTİ iktidarı, yasadaki 15 yaş altı çocukların anne ve babası da tutukluysa cezalarının ertelenmesi kendi teklifini kendileri iptal etti. Bu nasıl iş arkadaşlar ya, anlamak mümkün değil.
Yine, devam ediyorum, bakın, bu kişiler kim? Arkadaşlarımız, HDP eski MYK üyesi arkadaşlarımız. Bülent Parmaksız bana mektup gönderdi, mektubunda ne diyor biliyor musunuz? Sayımlarda çok zulmediyorlarmış, sayımları, aramaları ikiden üçe artırmışlar. Diyor ki: "Ömer Bey, bunların adaleti Muaviye, Yezid adaleti, Emevi adaleti ama çarpılacaklar, Allah'ın adaleti bunu çarpacak. Normali iki olan sayımı üçe çıkardılar. Gece 23.00'te arama yapıyorlar, maksatları taciz." diyor.
Gergerlioğlu, cezaevindeki bir mahpustan kendisine “Deniz kabuğundan denizin sesini dinleyin Ömer Bey” notuyla gelen mektubun içindeki deniz kabuğunun engellendiğini aktardı. Gergerlioğlu, “İtiraz ettim infaz hakimliğine; ‘Hayır, yasaktır’. Bir deniz kabuğu bile engelleniyor. Bir deniz kabuğunun yasaklandığı bir yerde, nerede insan hakları eylem planı? Siz, bize gönderilen deniz kabuklarını engelleyebilirsiniz ama denizin dalgalarını, dalgaların sesini dinleme sevdamızı engelleyemezsiniz” dedi.
Gergerlioğlu, dün cezaevinde ölen Garibe Gezer’in kendisine 4 Ekim 2021 tarihinde gönderdiği mektubu göstererek, mektubun son cümlesini “‘Tarafsız, bağımsız yargı mahkemelerinin kalmadığı bugünlerde, siz değerli vekillerimize ulaşmaya çalışıyorum. Sesimi duyun Ömer Bey’ diyor” diye aktardı.
HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu eleştirerek, “İçişleri Bakanı’mızın ‘suç işleri bakanı’ olarak nasıl tanımlandığını ve soruları yanıtlamamak için Meclis’i nasıl provoke ettiğini gördük” diyerek Soylu’nun hakkındaki iddiaları hatırlattı. Ersoy, TBMM’de görüşülen bütçeyi, “Ne halkın ne de Meclis’in bütçesi olmadığını herkes biliyor. Bu bütçe sarayın bütçesidir. Kendisi gelemez. Yerine atadığı memurunu gönderiyor. Neden? Kendisinden daha fazla savunsunlar diye. Çünkü kralı savunanlar bilir ki kral düşerse kendileri de düşer. O yüzden Meclis’te sataşır, dalaşır, kavga çıkarırlar” diye eleştirdi
Ersoy, cezaevinde olan ve hayati tehlikesi bulunduğu açıklanan HDP’li Aysel Tuğluk’un durumunu hatırlatarak, “Bugün 10 Aralık Dünya İnsan Hakları günü. Burada şunu söylemeden geçemeyeceğim. Aysel Tuğluk, insan hakları savunucusu meslektaşım, burada sizinle birlikte oturan bir milletvekili. Hukuksuz yere attığınız yerden annesinin cenazesine gitti ve orada ırkçı ve faşist saldırıları gördü. Annesinin gömüldüğü yerden çıkarıldığına tanık oldu. Sevgili Aysel’in yüreği de aklı da almadı. Hastalığı gittikçe derinleşiyor. Bu neyin intikamıdır. Bu kadar kötülüklerle nasıl yaşıyorsunuz” diye sordu.
"Koskoca başkan iki kişiden korkaar mı?"
Ersoy, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve iş insanı Osman Kavala’nın tutukluğuna değinerek, “Koskoca başkan iki kişiden korkar mı kokar. Çünkü asıl, o iki kişinin temsil ettiklerinden korkuyor. Korktuğu Kürt halkı ve Gezi’de çıkan milyonlar” dedi. Ersoy, TÜİK verilerinin baz alınarak asgari ücretin belirlenmemesi çağrısında da bulunarak, “Asgari ücret 380 doların üzerinde artmak zorundadır. Bunun altında yaptığınız her zam sahtekarlıktır” diye ekledi.
HDP İstanbul Milletvekili Züheyla Gülüm, Kandıra Cezaevi’nde cinsel saldırıya uğradığı öne sürülen ve dün hayatını kaybeden Garibe Gezer’in fotoğrafını göstererek, “Süngerli odada saatlerce çıplak ve yaralı şekilde bekletildi. Gardiyanların saldırısına uğradı. Garibe yaşamını yitirmeden önce yaşadığı cinsel şiddeti sorduk, ‘tedbir alın’ dedik, yapmadınız. ‘Soruşturma açın’ dedik, bırakın soruşturma açmayı, bilgi edinme gereği bile duymadınız. Dün ölüm haberini aldık. Otopsi işlemleri avukatları beklenmeden yapıldı, neden? Cezaevlerinde yaşanan her ölümden iktidar sorumludur. Bu bir cinayet. Şu fotoğrafa tekrar tekrar bakın, işlediğiniz suçları görün” ifadesini kullandı.
Gülüm, Emine Şenyaşar’ın Şanlıurfa Adliyesi önünde tuttuğu adalet nöbetini de anımsatarak, “Katilleri cezalandırmak yerine Şenyaşar Ailesi’ni cezalandırıyorsunuz” değerlendirmesini paylaştı.
Gülüm’ün konuşmasının ardından HDP’li milletvekilleri Aysel Tuğluk’un ve Garibe Gezer’in fotoğraflarını genel kurula gösterdi. MHP Grup Başkanvekili Levent Bülbül, “Bu bir suçtur” diyerek gösterilen fotoğrafa itiraz etti. TBMM Başkanvekili Celal Adan, HDP Grubu’nu uyardı.
HDP Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan, kürsüye çıkarken AKP’li erkek milletvekilleri Kurtulan’a sözlü müdahalede bulundu. Kurtulan, “Hadsiz adam. Ben ancak size hadsiz derim. Süleyman Soylu’dan kalan şakşakçılar” diye yanıt verdi. TBMM Başkanvekili Celal Adan, “Kim o. Buyurun gelin kürsüde konuşun. Müdahale etmeyin” ifadesini kullandı. (ANKA)