Halkların Demokratik Partisi Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, koruma kararlarına rağmen öldürülen kadınlarla ilgili olarak Meclis'te araştırma komisyonu kurulması için önerge verdi. Önergede, "Bu sorun, kadınların yurttaşlık haklarından fiilen eşit ve etkili bir şekilde faydalanabilmesi için kadınlar ve erkekler arasındaki eşitsizlikleri sonlandırmayı hedefleyen kamu politikaları geliştirilmediği sürece devam edecektir" ifadesi kullanıldı.
Araştırma komisyonu ile devletin kadına yönelik şiddeti önleme yükümlülüğünü ne ölçüde yerine getirdiği, koruma tedbirlerine rağmen kadınların neden öldürüldüğünün araştırılması ve kadın cinayetlerine karşı alınacak önlemlerin saptanması hedefleniyor.
Önergede öne çıkan kısımlar şu şekilde:
"Müzeyyen gibi her hafta onlarca kadın erkekler tarafından sadece kadın oldukları için öldürülmektedir. Her sınıftan ve sosyal statüden, kültürel aidiyetleri, eğitim durumları ne olursa olsun her kadın ev ve aile içinde, sokakta ya da iş yerinde daima şiddete uğrama tehdidi altında yaşamak zorunda kalmaktadır."
"Erkek şiddeti kadınların gündelik hayatlarını şekillendiren, yaşam hakkı başta olmak üzere anayasal haklarından özgürce faydalanmalarını engelleyen yaygın ve önemli toplumsal sorunlardan biri olmaya devam etmektedir."
"Bu sorun, kadınların yurttaşlık haklarından fiilen eşit ve etkili bir şekilde faydalanabilmesi için kadınlar ve erkekler arasındaki eşitsizlikleri sonlandırmayı hedefleyen kamu politikaları geliştirilmediği sürece devam edecektir. Müzeyyen gibi birçok kadının, şiddeti önlemeyi hedefleyen etkili ulusal ve uluslararası normların varlığına rağmen ve hâlihazırda koruma tedbirlerinden yararlanmaktayken öldürülmesi bunları etkili şekilde hayata geçirecek politik iradenin eksikliğine işaret etmektedir."
"Devlet bu eksikliği gidermeyerek kadınları şiddet tehlikesi altında yaşamaya mahkum etmenin yanında yasalar ile İstanbul Sözleşmesi ve CEDAW gibi uluslararası sözleşmeleri özenle uygulama yükümlülüğünü de ihlal etmektedir."
"Kadınların koruma kararlarının ihlal edildiğine ilişkin yaptığı ihbarların kolluk tarafından ciddiye alınmaması; tedbir kararlarına hükmedilirken kadınların içinde bulunduğu özgün durumların yani kadınların can güvenliği riski, sosyoekonomik durumu, ihtiyaçlarının dikkate alınmaması ve sabit bir şablona göre “kopyala yapıştır” usulüyle karar yazılması; yargı mensuplarının “aile bütünlüğünü korumak” amacıyla ya da adam mağdur oluyor, eşler arasına soğukluk girer gibi gerekçelerle uzaklaştırma tedbiri vermekten imtina etmesi; kadına yönelik şiddet konusunda özelleşmiş çok dilli bir acil destek hattının hala açılmamış olması; erkek şiddeti yargılamalarında faillere verilen iyi hal ve haksız tahrik indirimleri kadın cinayetlerine zemin hazırlayan kötü uygulamadan yalnızca birkaçıdır."
19 Mayıs günü Diyarbakır’da 43 yaşında bir avukat ve kadın hakları savunucusu olan Müzeyyen Boylu, bir buçuk yıl önce boşanma davası açtığı eşi tarafından çocuklarının önünde ve sokak ortasında kurşunlanarak öldürüldü. Müzeyyen Boylu, şiddete uğradığında başvurabileceği tedbirlerden, kadınların şiddetsiz bir yaşam sürme hakkını teminat altına alan ulusal ve uluslararası kanunlardan ve devletin kadınları koruma yükümlülüğünden haberdardı. Boşanma sürecinde olduğu Doktor Mesut Issı’nın kendisini rahatsız etmesi üzerine 6284 sayılı Kanun’da belirtilen tedbirlerinden de faydalanmıştı. Ancak çocuklarını babalarıyla görüştürmek üzere Mesut Issıyla buluştuğu gün öldürüldü.