HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, İstanbul'da beş kişinin saldırısına uğrayan 21 yaşındaki zihinsel engelli Ermeni asıllı Arlen Demirhan’la ilgili "Olayın üzerinden üç hafta geçmesine rağmen hala olayın etkin bir şekilde soruşturulmadığını düşünüyorum... Kuşkum o ki saldırganların kimliği nedeniyle olayın üstü örtülmeye çalışılıyor" dedi. Paylan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın cemevi ziyaretine ilişkin de "Cumhurbaşkanı şu anda yasal bir statüsü olmayan bir ibadethaneye ziyarette bulundu. Derhal eşit yurttaşlık tanımlanmalı. Bütün kimlikler, inançlar eşit olmalı. Her kim ki burası benim ibadethanem diyorsa devlet buna saygı göstermeli ve eşitlik çerçevesinde buna bakmalı" diye konuştu.
İstanbul Üsküdar’da 5 kişinin saldırısına uğrayan 21 yaşındaki zihinsel engelli Arlen Demirhan, yüzünden ve vücudunun çeşitli yerlerinden yara aldı, hastaneye kaldırıldı. Demirhan’a saldırı ile ilgili bir kişi gözaltına alındı.
Garo Paylan, Demirhan’a yapılan saldırıyla ilgili Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na soru önergesi verdi. Paylan, Oktay’a “Arlen Demirhan bir nefret suçuna mı maruz kalmıştır? Emniyet güçleri ve savcılık neden olayın üzerine gitmemektedir? Azınlıklara yönelik, nefret suçu olduğu düşünülen saldırıların üzerine daha etkin gidilmesi için bir çabanız olacak mıdır?" diye sordu.
ANKA Haber Ajansı’nın açıklamalar yapan Paylan, konuyla ilgili şöyle dedi:
“Arlen Demirhan, 45 kilogram ağırlığında, 21 yaşında zihinsel engelli bir genç. Böyle bir gencin beş kişi tarafından dakikalarca karaciğerini, böbreklerini patlatırcasına öldüresiye dövülmesi bende ciddi bir şüphe uyandırdı. Çünkü Arlen Demirhan'ın bilekleri iki parmağım kalınlığında. Böyle bir gencin bu kadar öldüresiye dövülmesi ardında Arlen Demirhan'ın Ermeni kimliğine sahip olmasını maalesef ben arıyorum. Türkiye'mizde maalesef nefret suçları olağanlaşmış ve sıradanlaşmış suçlardır. Bu nedenle de Cumhurbaşkanı Yardımcısı'na soru önergesi verdim.”
Saldırının ardından savcılara ve emniyet güçlerine çağrı yaptığını anımsatan Paylan, “Olayın üzerinden üç hafta geçmesine rağmen hala olayın etkin bir şekilde soruşturulmadığını düşünüyorum. Türkiye gibi ülkelerde böyle nefret suçu olma olasılığı yüksek olan suçların üzerine emniyetin ve savcıların gitmesi gerekir ama kuşkum o ki saldırganların kimliği nedeniyle olayın üstü örtülmeye çalışılıyor. Ben buradan bir kez daha ülkenin yasalarına saygısı olan veya nefret suçlarının önüne geçmeye çalışan emniyet güçlerine, siyasilere, savcılara çağrı yapıyorum. Arlen Demirhan'a yapılan saldırı nefret suçu olma olasılığı çok yüksek. Bu yönden harekete geçin, görevinizi yapın” dedi.
Türkiye’de nefret suçlarının arttığını ifade eden Paylan, “Türkiye'nin nefret suçları yasası yok. Ancak yine de belli yasalar içinde bulunan bazı ifadeler nefret suçlarını cezalandırmak için yeterli olabilir. Nefret suçları yasası, elbette düzenlenmeli ama bundan önce devlet anlayışının bir Ermeni'ye, Roman'a, Alevi'ye, bir ötekiye, bir LGBTİ bireye saldırdığında daha büyük bir motivasyonla harekete geçebileceği bir devlet anlayışını, anayasa anlayışını, eğitim anlayışını esas aldığımızda mümkün olacak. Bunu esas almalıyız” dedi.
Paylan, nefret suçlarına ilişkin yasal düzenlemenin oluşturulması gerektiğine vurgu yaparken, “Bundan sonra nefret suçlarının yasasını çıkartıp bu tip saldırıların en ağır şekilde hem kamu vicdanında hem de yargı düzeninde cezalandırıldığı bir düzene geçmemiz gerekir. Nefret suçları yasası önemlidir ama Türkiye'de pek çok yasa var bu anlamda ama uygulanmıyor. Siyasal iklimin ayrıştırıcı, ötekileştirici olma anlayışından çıkması, kapsayıcı bir siyaset anlayışına geçmemiz, bununla birlikte de elbette nefret suçları yasasını çıkararak bu tip saldırıları toplum vicdanında mahkûm etmemiz esas olmalıdır” diye konuştu.
Türkiye’nin “nefret ikliminde yaşadığını” ifade eden Paylan, şöyle konuştu:
“Nefret siyaseti uygulanıyor. Bu bir bataklıktır. Bu bataklık maalesef bütün toplumu etkiler. Yahudi mezarlığına yapılan saldırıyı, çocukların yaptığı söylendi. Peki o çocukları zehirleyen düşünceleri kim o çocuklara zerk etmişti? Kim o çocuklardan katil yaratan zihniyeti aşılamıştı? Bunların sorgulanması lazım. Bu nefret siyasetine son vermenin iki yolu var; biri bu nefret siyasetine eğitimde ve genel siyasi iklimde son vermek. İkincisi de nefret suçlarının üzerine gitmek... Eğitimde nefreti dışlayan, bir arada yaşamayı önceleyen bir eğitim anlayışına dönmek gerekir ki bizim kuşakları zehirleyen siyasi anlayışın yeni kuşakları zehirlemesinin önüne geçebilelim.”
Ankara'da geçtiğimiz ay sonunda Mamak'taki Şah-ı Merdan Kültür Evleri Yaptırma ve Yaşatma Derneği ile Ana Fatma Cemevi saldırı düzenlendi. Kısa süre sonra ise Çankaya'daki Türkmen Alevi Bektaşı Vakfı Genel Merkezi'na saldırı oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, saldırılardan bir hafta sonra Ankara’da Hüseyin Gazi Cemevi’nde muharrem ayı iftarına katılarak Alevi ve Bektaşi derneklerinin temsilcileriyle bir araya geldi.
Paylan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın cemevi ziyaretiyle ilgili olarak da ANKA Haber Ajansı’na değerlendirmelerde bulundu. Paylan, "Çok geç kalmış adımlar olarak değerlendiriyorum. Yalnızca ziyaret etmek yetmez. Gereğini de yerine getirmek gerekir. Cumhurbaşkanı, cumhurun başkanıdır. Türkiye'de var olan kimliklerin, bütün inançların Cumhurbaşkanı olması gerekir. Ülkemizde Türk kimliğini ve Sünni İslam kimliğini esas alan ve bunu makbul kılan vatandaşlık tanımı var. Bu vatandaşlık tanımını mutlaka sorgulamalıyız. Türkiye'de var olan bütün inançların, bütün kimliklerin eşitliğini, devletin bütün bu kimliklere eşit yaklaşımını esas alan bir anayasal düzene mutlaka geçmemiz gerekir. Cumhurbaşkanı ve tüm siyasi partiler bunun önünü açmalılar" dedi.
Paylan, cemevlerinin statüsünün olmadığına dikkat çekerek, "Şu anda Cumhurbaşkanı’nın ziyaret ettiği cemevinin yasal bir statüsü yok. Cumhurbaşkanı şu anda yasal bir statüsü olmayan bir ibadethaneye ziyarette bulundu. Derhal eşit yurttaşlık tanımlanmalı. Bütün kimlikler, inançlar eşit olmalı. Her kim ki burası benim ibadethanem diyorsa devlet buna saygı göstermeli ve eşitlik çerçevesinde buna bakmalı. Cumhurbaşkanı’nın bu ziyaretini önemli buluyorum, ama yeterli bulmuyorum. Yeterli olmasının tek bir şartı var. Bütün siyasi partilerin Meclis'te anayasal anlamda tüm inançların ve kimliklerin eşitliğini sağlayacak düzenlemeleri yapması ve herkesin kimliğine, inancına saygı duyan bir düzeni esas almamız ile mümkün olabileceğini düşünüyorum" dedi. (ANKA)