HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank'a, TOGG'u kast ederek, "Sayın Bakan bu bir halk arabası mı? Patronların arabası mı? Bana onu söyleyin. Bu yüzde 1’in arabası. Almanya’da ilk Volkswagen çıktığında ne yaptılar? Volkswagen ne demektir? Halkın arabası demektir. Yani orta kesim alabiliyordu. İşçi alabiliyordu. Emekçi alabiliyordu. Arabayı işçi-emekçi alabilecek mi? Hayır alamayacaktı. Bu arabayı yalnızca patronlar alacak. Geri kalanlar yalnızca izleyecek” dedi. Paylan, asgari ücrete ilişkin olarak, "Asgari ücret 12 bin 500 lira olsun diyoruz. Siz bunu destekler misiniz sayın Bakan? Desteklemezsiniz çünkü patronların bakanısınız. Dersiniz ki 'Bunu patronlar ödeyemez arkadaş', 'Batar benim patronlarım' dersiniz" diye konuştu.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bugün Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın bütçesi görüşülüyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank'ın sunumunun ardından HDP Milletvekili Garo Paylan söz aldı. Paylan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
"Niye depremden korkuyoruz Sayın Bakan? Japonya’daki insanlar depremden korkuyorlar mı? Çok şiddetli depremler olsa bile korkmuyorlar çünkü bilim ve teknolojinin emrettiği şekilde binalar yapıyorlar. Ama bizim ülkemizde bir deprem korkusu var. Bilimden ve teknolojiden uzak yapılaşmalar yaptığımız için. Bilim ve teknoloji yaşamsal önemdedir.
Sunumunuz benim için hayal kırıklığı. Geçen yıl yaptığınız konuşmayı copy paste edip getirmişsiniz buraya. Geçtiğimiz yıl dedik ki bu sanayi dediğimiz şeyin faktörleri nedir? Sermayedir değil mi? Siz bunu önemsiyorsunuz ve sunumunuzu sermaye odaklı yaptınız. Ama bunun iki tane daha faktörü var. Biri emektir. Bir kere emek demediniz, işçi, emekçi demediniz. Milyonlarca emekçinin emeği ile üretiliyor şu önünüze koyduğunuz ürünler. Ama siz bir kere bile emekçilerden bahsetmiyorsunuz. Bakın Amasra’da 41 yurttaşımız katledildi. Sizin yanlış politikalarınız yüzünden. Keşke şu savaş uçağının parçalarını değil de oradaki madencileri daha etkili şekilde kurtaracak teknolojileri geliştirseydiniz de maden emekçileri ölmeseydi.
Milyonlarca işçi, emekçi ne durumda merak ediyor musunuz? Ben size söyleyeyim. Memlekette iki tane kuyruk var. Biri ekmek kuyruğu. Yurttaşlarımız ucuz ekmek almak için kuyruklarda bekliyor. Bir de sizin sunumunuzda belirttiğiniz zenginleşen yüzde 1’in kuyrukları. Onlar da lüks araba kuyrukları. Bugün lüks araba bayilerini arayın. Ben 10 milyona 15 milyona arabaya bineceğim deyin size 6 ay-1 yıl sonrasına sıra veriyorlar. Çünkü sizin bu epistemolojik, nörolojik, heterodoks politikalarınız yüzde 1’i zenginleştirirken geri kalanı sefalete sürüklüyor.
Önemli olan katma değerdir bir üretimde ve katma değerin nasıl paylaşıldığıdır. Peki biz neden katma değer üretemiyoruz ve neden böyle adaletsiz dağıtıyoruz ben size söyleyeyim. Bizim asgari ücretlimiz ne maaş alıyor Sayın Bakan? 5 bin 500 lira değil mi? Kaç Euro yapar? 300 Euro bile yapmaz. Peki aynı işi yapan Almanya’daki bir işçi ne maaş alıyor? En azından 3 bin Euro maaş alıyor. Bizim Ahmet’imizin, Mehmet’imizin, Delal’imizin, Agop’umuzun 10 katı fazla maaş alıyor. Bu nasıl oluyor diye hiç düşündüğünüz oldu mu? Niye? Çünkü katma değer üretmek gibi bir kaygınız yok. Emek ve doğa sömürüsüne dayalı bir ekonomi yeterli sizler için.
Asgari ücret 12 bin 500 lira olsun diyoruz. Siz bunu destekler misiniz sayın Bakan? Desteklemezsiniz çünkü patronların bakanısınız. Dersiniz ki 'Bunu patronlar ödeyemez arkadaş', 'Batar benim patronlarım' dersiniz. 12 bin 500 lira, 600 euro yapar. Bak Almanya’da 3 bin euro veriyor aynı emekçiye. Siz patronların her gün sırtına masaj yapıyorsunuz. 'Aman patronlara bir şey olmasın, aman benim patronumun ne derdi var yanına koşayım, ona teşvik vereyim, vergi desteği vereyim, bedava arazi vereyim, ne isterse vereyim.' E patronun keyfi böyle yerindeyken AR-GE’ye yatırım yapar mı Sayın Bakan? İnovasyona yatırım yapar mı? 300 Euro’ya emekçi pazarlıyorsunuz siz ya! Ahmet’in, Mehmet’in emeğini 300 Euroya Hans’a, George’a pazarlıyorsunuz. Benim Ahmet’im, Mehmet’im, Delal’im, Agop’um Hans’a, George’a üretecek.
Niye biz nal topluyoruz, biliyor musunuz? Bu beyin göçünden bahsettim. İstibdat rejimi yüzünden gençlerimiz yurt dışına kaçıyorlar ve yurt dışında bilim ve teknoloji üretiyorlar. Bu yüzden de biz kalıcı yoksul ülke olarak kalabiliriz. Sanayi devrimini biz kaçırdık. Çok geriden takip ettik Sanayi Devrimi’ni. Teknolojik Devrimi de geriden takip ettik.
Şimdi siz şu TOGG arabasını banttan indirdiniz. Tebrik ediyorum. Önemli. Şu arabaya bakıyorum. Bu arabayı almaya benim gücüm yetmez. 2011 model bir arabaya biniyorum. Şu araba bir milyon liradan aşağı değil. Bantın mantığını tartışmıyorum. Kimleri dedi ki, ‘bant var, yok şu, bu hazır değil’. Bunları tartışmıyorum. Bu TOGG kaç para olacak Sayın Bakan? Ben baktığımda arabanın iç dizaynına, teknolojisine, 1 milyonların altında olma şansı yok. O da en düşük modeli. Yani 2 milyon liraya kadar çıkabilir. Muadillerine baktım çünkü. Şimdi 1 milyon liraya bu arabayı Türkiye’de alabilecek kaç kişi var? Türkiye’nin yüzde biri arabaya ulaşabilir. Yüzde doksan dokuzu ne yapar? Yalnızca bakacak. Aynı yaptığınız köprüler gibi, otoyollar gibi. Köprülerden, otoyollardan zenginler geçiyor, bu arabalara binebilenler geçiyor.
TOGG’un açılış töreninde de ne oldu? Siz oraya lüks arabalarla gittiniz. Siz hepiniz Mercedes’lerle, Audi’lerle gittiniz. Siz de Toyota’yla gittiniz. Oraya gidenler belediye otobüsleriyle geldi. Yurttaşlarımız baktılar. Sizi alkışladılar. Siz Mercedeslerinize binip döndünüz. Onlar belediye otobüslerine binip döndüler. Sayın Bakan bu bir halk arabası mı? Patronların arabası mı? Bana onu söyleyin. Bu yüzde 1’in arabası. Almanya’da ilk Volkswagen çıktığında ne yaptılar? Volkswagen ne demektir? Halkın arabası demektir. Yani orta kesim alabiliyordu. İşçi alabiliyordu. Emekçi alabiliyordu. Şu ayar arabayı işçi-emekçi alabilecek mi? Hayır alamayacaktı. Bu arabayı yalnızca patronlar alacak. Geri kalanlar yalnızca izleyecek. İşte Sayın Bakan sizin politikalarınız bundan ibaret. Patronlara çalışan bir ekonomik düzeniniz var." (ANKA)