Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM), Azerbaycan-Ermenistan sınırında yaşanan çatışmalara ilişkin bildiri yayımladı. Bazı gazetelerde de ilan olarak yayınlanan bildiride, “Ermenistan BM'nin de ilan ettiği üzere işgal ettiği Azerbaycan topraklarından derhal çıkmalıdır. Ermenistan saldırgan tutumuna son vermelidir” çağrısı yapıldı. Meclis’te dört partinin imzasıyla yayınlanan bildiriye imza koymayan HDP’ye tepki gösterilen açıklamada, “HDP'li Garo Paylan'ın Azerbaycan ve Türkiye'yi hayasızca suçlayan ve Ermenistan'a açıkça arka çıkan sözleri asla kabul edilemez bir ihanetin belgesidir. Bağımsız yargıyı ve TBMM'yi bahsi geçen şahıs hakkında gereğini yapmaya çağırıyoruz” denildi.
Paylan, bildirinin gazetelerde yayınlanmasının ardından Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulundu.
Bir basın açıklaması yayınlayan Paylan, Türkiye'nin savaş politikalarına karşı her zaman barışın yanında durduğunu ifade etti.
“Bazı odakların beni susturmak için harekete geçtiğini görüyorum. Buna rağmen savaşları durdurmak için sorumluluk almaktan geri durmayacağım” diyen Paylan’ın basın açıklaması şöyle:
“Azerbaycan ve Ermenistan arasında Dağlık Karabağ konusunda süren gerilim, ne yazık ki son günlerde bir savaşa doğru evrilmiştir. Tüm dünyanın çatışmasızlık ve ateşkes çağrılarına karşılık, AKP-MHP iktidarı, komşumuz olan Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gerilimde açıkça savaş yanlısı bir tutum sergilemiştir.
“Hükümet, çatışmadan yana tutumu, Ermenistan Devleti’ne yönelik açıkça düşmanca söylemleri ve iki ülke arasında müzakere ve çatışmasızlık yerine, alenen savaşı destekleyerek savaş propagandası yapmaktadır. Hükümet yetkilileri, savaş propagandası yaparak suç işlemektedir.
“HDP ve temsilcileri her daim barışı savunmuştur. Arkadaşlarım ve ben, yaşamın ve siyasetin her alanında, hem iç hem dış politikada savaşa karşı durarak, yılmaksızın barışı savunduk ve savunmaya devam edeceğiz.
“Hükümetin her daim, çatışma, şiddet ve savaş politikalarıyla yaklaştığı tüm meselelerde; Ege meselesinde de Kürt meselesinde de Karabağ meselesinde de barışçı çözümün yanında durdum. Çatışmalar başladığı andan itibaren, Azeri ve Ermeni halklarının büyük yıkım yaşayacağı savaşı durdurmak için ve bu savaşa dünyada tek destek veren ülke olan Türkiye’nin pozisyonunu değiştirmek için çaba harcadım. Yaptığım açıklamalarda yalnızca barışı savundum.
“Bugün ben ve partim, ASAM imzasıyla yayınlanan ilanlarda, barış istediğimiz için hedef haline getirildik. Nefret söylemleri içeren ASAM açıklamasını yapanlar hakkında suç duyurusunda bulundum.
“İktidar, savaş politikaları ile ülkemizi ve tüm bölgeyi hızla karanlığa doğru sürüklüyor. Savaş tamtamlarını çalanlar, barışın sesini yükseltmeye çalışanların sesini kesmeye çalışıyor. Ne yaparlarsa yapsınlar ben ve arkadaşlarım ‘barış’ demeye devam edeceğiz. Çünkü savaşın kazanan, barışın kaybedeni yoktur.
“Bazı odakların beni susturmak için harekete geçtiğini görüyorum. Bu açıklamanın ne anlama geldiğini çok iyi biliyorum. Buna rağmen savaşları durdurmak için sorumluluk almaktan geri durmayacağım. Başıma gelebilecek her türlü saldırıdan, iktidar kadar, geçmiş nefret saldırılarında da sorumluluğu bulunan ASAM ve türevi organizasyonlar sorumludur.
“Savaşa karşı barışı savunmak için, barışa inanan tüm kişi ve kurumları savaş politikalarına karşı seslerini yükseltmeye çağırıyorum."