HDP Diyarbakır Milletvekili, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Garo Paylan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için 23 Haziran’da tekrarlanacak seçimlerde 1 milyon 250 olduğu belirtilen HDP seçmeninin izleyeceği yol haritasını değerlendirdi. 31 Mart’ta 1 milyondan fazla HDP seçmeninin CHP’li aday Ekrem İmamoğlu’na oy verdiğini belirten Paylan, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) kararı doğrultusunda yaşanan mağduriyete işaret ederek, 23 Haziran mesajı verdi. Paylan, “HDP seçmeni hep mağdur edilmiş bir seçmendir. Bu mağduriyeti de net bir şekilde gördük şüphem yok ki geçen seçimden çok daha fazla, yüksek düzeyde İmamoğlu’na destek verecek” dedi.
Paylan, HDP seçmeninin ezici çoğunluğu ve kendisinin hayatında ilk kez CHP’ye, İmamoğlu’na oy verdiğini söyledi ve 23 Haziren öncesinde CHP’ye önemli mesajlar gönderdi. Paylan’ın T24’e değerlendirmeleri şöyle:
“Çalışmalara başladık. Geçen dönem sizim stratejimiz AKP- MHP bloğuna kaybettirme üzerineydi. Artık tek bir seçim var, Sayın İmamoğlu ve Binali Yıldırım. Sayın Binali Yıldırım’ı aday olarak değerlendirmiyoruz, çünkü kendini aday olarak koyamıyor. Tayyip Erdoğan ve Bahçeli meydanlarda. AKP- MHP faşist bloğu meydanlarda. Diğer tarafta hakkı gasp edilmiş bir İmamoğlu var. Bu anlamda artık kaybettirme stratejimiz yerinde duruyor, ama diğer yandan hakkı gasp edilmiş bir İmamoğlu var. HDP seçmeni hep mağdur edilmiş bir seçmendir. Bu mağduriyeti de net bir şekilde gördük şüphem yok ki geçen seçimden çok daha fazla yüksek düzeyde HDP’liler İmamoğlu’na destek verecek.
Bizim İstanbul’da 1 milyon 250 bin seçmenimiz var. Bütün anketler gösteriyor ki 1 milyonu gidip Sayın İmamoğlu’na oy vermiş, bu büyük bir başarı. Düşünün ki; HDP’nin adayı olsaydı ve CHP gidin oy verin deseydi herhalde CHP seçmenin yüzde 85’i gidip oy verme başarısını kolay kolay gösteremezdi. HDP seçmeni son derece disiplinli bir şekildi o kaybettirme stratejisinin arkasında durdu.
HDP seçmenin geçmişe dönük ön yargıları var. HDP seçmeninin ezici çoğunluğu hatta tamamına yakını hayatında ilk kez ben dahil CHP’ye oy verdi. Ben de hayatımda ilk kez CHP’ye oy verdim Sayın İmamoğlu’na oy verdik. Daha önce sosyalist partilere ve Kürt halklarını temsil edenlere. Bu kaybettirme oyuydu.
Bu seçimde artık kaybettirme oyu stratejisi yerinde duruyor ama ilave olarak gönül rahatlığıyla İmamoğlu’na oy vereceğim. Çünkü hakkı gasp edilmiş bir aday var. Hakkını teslim etmek bizim boynumuzun borcu. Bu seçimde 1 milyon 250 bin HDP’linin tamamına yakınının Sayın İmamoğlu’nun arkasında olduğunu düşünüyorum.
Ama bir riskimiz de var, Sayın İmamoğlu’nun duruşunda bir sıkıntı yok. Ancak AKP, Kürt seçmenin kafasını karıştırmak için bir takım hamleler yapıyor. Yani sanki bir şey olacakmış gibi bir şeyler yapıyor. Barış olacakmış gibi, Öcalan’la görüşmeler gibi. Bazı adımlar söz konusu, bunlar olabilse şu anda çok hayırlı adımlar olur. Barış sürecinin olması, demokratikleşmenin olmasının anahtarıdır. Ama CHP yönetiminin bu konuda bir atalet içinde olduğunu görüyorum. Geçen seçimde çok rahattı CHP, HDP seçmenin Selahattin Demirtaş’ın ‘bağrınıza taş basın gidin oy verin’ cümlesini yerine getirdi. O oy CHP’ye verilen bir oy değildi, kaybettirme oyuydu.
Şimdi AKP bazı adımlar atacakmış gibi davranıyor. Bu da bir bölüm seçmenini kafasını karıştırabilir. Çünkü AKP’nin stratejisi Kürt seçmen üzerine kurulu. CHP ise henüz barışın tekrar olması konusunda bazı sözler, bazı adımlar atamadığını görüyoruz. Ufak jestler göremiyoruz. Bir Cizre’de, bir Silopi’de belediyelerimiz ablukaya alınmışken CHP heyeti oraya gidip bir ziyarette bulunabilirdi. Bunları görmedik.
Madem ki; ön yargılar tamamen yok olmamışsa ve yeni dönemli ilgili tekrar demokratik ittifakın şartlarını yaratacaksak bu seçimle beraber jestler yapılması lazım. Zaten HDP seçmeninin çok majör, büyük beklentileri şu anda yok. Yeni en azından bir stratejiyle kaybettiriyoruz ama neyle beraberiz sorgusuna girmemesi gerekiyor bu seçimde.
Ben bu anlamda 1 milyon 250 bin seçmenin bir kişi bile eksilmemesini istiyorum. Bunun için de CHP’nin bu yönde çözümün, barışın ve demokrasinin herkes için lazım. CHP Türkiye’nin partisi bunun göstermesi lazım. Türk’ün de, Ermenin de, Kürt’ün de bütün halkların eşitliğini, adaletin, barışın ve demokrasisini istediğini göstermesi lazım.
Yoksa karşınızda milliyetçi faşist bir cephe var. Ama öbür tarafta da İyi Parti’nin basıncı altında kalmış ve demokratik adımlar atamayan bir ittifak görüntüsü vermemesi gerekir. Daha cesur olmamız gerekiyor. Bu Afyon, Bolu seçimi değil bu İstanbul l seçimi. İstanbul seçmeninin demokrasi talebi var."