HDP Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir, 2 Mayıs 1999'da TBMM'de and içme törenine başörtülü gelince meclisten çıkartılan Fazilet Partisi milletvekili Merve Kavakçı hakkında "Merve Kavakçı’yı Meclis kürsüsüne çıkarmayan zihniyetle Figen Yüksekdağ’ın vekilliğini düşüren zihniyet aynı zihniyettir" dedi.
Taşdemir, grup toplantısının sonlarına doğru vekilliği düşürülen HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın tutuklu bulunduğu cezaevinden gönderdiği mesajını okudu. Yüksekdağ'ın mesajı şöyle: "Faşizmi, diktatörlüğü yıkacak olanın kadınlar olduğunu söylerken kuru bir propaganda yapmıyoruz. Biliyoruz ki kadınlar kendi varlıklarını "hayır" diyerek inşa ettiler. Kocaya, sevgiliye, erkek egemen tüm kurumlara "hayır" dedikçe kadın olduk, özgür olduk, biz olduk. Bugün de kadınlar olarak yapacağımız şey, direnme, reddetme ve kendi alternatifini inşa etme mücadelesini herkese yaymaktır. Önümüzdeki 8 Mart'ta da reddetme gücümüzü alanlarda, sokaklarda egemenlerin yüzüne haykıracağız. "Hayır" biz başka bir dünya daha inşa edeceğiz."
HDP'li Taşdemir'den Bakan Soylu'ya 'işkence' tepkisi:
HDP grubu toplantısında konuşan Dilan Dirayet Taşdemir açıklamalarından satır başları şöyle:
"OHAL ilan edildiğinden çarşaf çarşaf yayınlanan listelere, en başından beri iktidarı eleştirmekten korkmamış birçok kadın var. Nuriye Gülmen bunlardan sadece biri. Bizler de onları bir kez daha selamlıyoruz. Kadınlardan kadınlara yayılan bu cesaretle 'Hayır'larımız birleşecek. Kadınların otobüste, sokaklarda şiddete uğradığını biliyoruz. Özgürlüğümüzün güvenlik iddialarıyla kısıtlanmasına "Hayır" diyoruz. Bizler kadınlar olarak bu hükümete güvenmiyoruz. AKP 14 yıllık iktidarı sürecinde açığa çıkan tablo ortada. Bizler deneyimleyerek öğrendik. Kadına şiddet yüzde 1400 arttı, kadınların toplumdan dışlanmasında güçlü bir artış olduğunu biliyoruz. Kadınların istihdamdaki oranları, 14 yıllık politikaları gösteriyor. Biz açık ve net bir şekilde bu politikaların kadınların hayatını nasıl bir cendereye çevirdiğini biliyoruz. 21 bakanlıktan sadece 1 tanesi kadın. O da Aile Bakanı.
"AYM adil karar veremez, Meclis'in iradesizleştirildiği bir Meclis, bu kararları denetleyebilecek bir Meclis olamaz. Tek adam rejimini getiren bu anayasa referandumu kadınların geleceği açısından bir tehdittir. Bizler bu politika karşısında kadınlar olarak şu sloganı her yerde söyleyeceğiz; 'Özgürlüğümüzü mutlaka kazanacağız' Cinsiyetçi tarihin temel özelliği, kadınların emekleriyle beraber kazançlarını da görünmez kılar. Bizler gücümüzün farkındayız. Rojava'da barbar IŞİD canavarlarına karşı mücadeleleri, diğer kadınlara umut ışığı oldu. Çocuk tecavüzcülerini cesaretlendiren hükümete, kadınların ortak mücadelesi geri adım attırdı. HDP'nin kendisi bile kadınların kazanımlarından bir tanesidir. Bizler, özgürlük mücadelesinin bir parçası kadınlar olarak, erkeklerin bizi kısıtladığı alanlara teşrif etmedik. Alanlarımızı genişlettik, kazanımlarımızı artıracağız. Faşizm yıkıcı olduğu kadar yeni bir toplum da inşa eden. Bugün referandumda karşımıza çıkan sorun, savaşın tırmandırıldığı, çatışmacı bir toplum isteyip istemediğimiz. Orhan Doğan anıtının yıkılması, nasıl bir gelecekle karşılaşacağımızın göstergesidir.
"Kadınlar olarak verdiğimiz mücadeleye, evlerden, yasalardan kovduğumuz 'Reis' siyasetini en başa yerleştirdiler, biz kadınlar, bu siyasete 16 Nisan'da bir kez daha "Hayır" diyeceğiz. Bizler siyasetin faşizmle kirletilmesini kabul etmiyoruz. Meclis'i Saray'ın şubesine indirgemeye çalışan bir anlayışa izin vermeyeceğiz. Bunun için de "Hayır" diyeceğiz. Demokratik siyasetin önü açılmadıkça, darbelerden, OHAL'lerden kurtulmak mümkün değildir. Kadınların gücü demokrasiyi inşa eteye elbette yetiyor, biz kadınlar bir kez daha geleceğimiz için, barış için "Hayır" diyeceğiz. 7 Haziran'dan bu yana güvensizliği ve korkuyu bir siyasi malzeme olarak kullanıyorlar. Bir de gizli hayır'cı olmamak için neden evet dediklerini anlatıyorlar. Başbakan'ın kendisi bile neden evet demek zorunda olduğunu günlerce anlatmak zorunda kaldı. Birilerini ikna etme telaşıyla 'evet'i niçin savunmak zorunda olduğunu söylemek zorunda kaldı. Biz elbette ki kadınlar olarak neden "Hayır" dediğimizi ortamlarda, alanlarda haykırıyoruz. Haykırmaya da devam edeceğiz. Mücadele alanımızı genişleteceğiz, toplumsal kesimlerin dışladığı 'Tek adam' rejimini değil, anayasayı konuşacağız. Hayırlarımızla toplumsal sorunların çözümünde kadınların rolünü ön plana çıkaracağız.
"Kadın düşmanı politikalara, alanlarda bir kez daha 'Hayır' diyeceğiz. Bu vesileyle Arjantinli kadınların 8 Mart'taki çağrısını coşkuyla selamlıyoruz. Bir kişi daha eksilmeyeceğiz, direnmeye devam edeceğiz. Bizler, kadınlar, kadının özgürlük mücadelesini veren kadınlar olarak bu iktidar tarafından cezalandırılsak da, hapsedilsek de, kadın dayanışmasının evrenselliğini hiçbir güç engellemez. Feleknas Uca, Clara Zetkin ödülüne layık görüldü. Bizler de vekilimiz şahsında kadınlar arasındaki dayanışmayı bir kez daha selamlıyoruz. Vekilimize de başarılar diliyoruz. Biz kadınlar şunu biliyoruz ki saraylar yıkılır, saltanatlar çöker, geriye kadınların direnişi kalır. Direnişle, mücadeleyle mutlaka "Kazanacağız" diyoruz."
İzninizle Figen Yüksekdağ'ın mesajını okumak istiyorum: "Faşizmi, diktatörlüğü yıkacak olanın kadınlar olduğunu söylerken kuru bir propaganda yapmıyoruz. Biliyoruz ki kadınlar kendi varlıklarını "hayır" diyerek inşa ettiler. Kocaya, sevgiliye, erkek egemen tüm kurumlara "hayır" dedikçe kadın olduk, özgür olduk, biz olduk. Bugün de kadınlar olarak yapacağımız şey, direnme, reddetme ve kendi alternatifini inşa etme mücadelesini herkese yaymaktır. Önümüzdeki 8 Mart'ta da reddetme gücümüzü alanlarda, sokaklarda egemenlerin yüzüne haykıracağız. "Hayır" biz başka bir dünya daha inşa edeceğiz."