HDP: Selçuk Mızraklı’ya ceza vererek kayyımlarınızı meşrulaştıramazsınız

HDP: Selçuk Mızraklı’ya ceza vererek kayyımlarınızı meşrulaştıramazsınız

Yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Selçuk Mızraklı hakkında 15 yıl hapis cezası istenmesine tepki gösteren HDP MYK, Mızraklı’nın bir 'komplo' sonucu tutuklandığını söyleyerek, "İktidarın kayyım atamalarını kamuoyu nezdinde meşru hale getirme çabasıdır" dedi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK), tutuklanarak yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Eş Başkanı Selçuk Mızraklı hakkında 15 yıl hapis cezası istenmesine ilişkin yazılı açıklama yaptı.
 
Açıklamada, Mızraklı’nın 'yargı eliyle hazırlanan bir komplo sonucu' tutuklandığı belirtilerek, "İktidar tarafından kayyım atamasına bahane yapılmak üzere hazırlanan ve tutuklu yargılandığı dosya, 25 Kasım 2019’da Diyarbakır 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlanmıştır. Yapılan ilk duruşmada mahkeme heyeti dosyayı mütalaa için savcılığa göndermiştir. İddia makamı da 10 Şubat 2020 tarihinde yapılacak olan ikinci duruşmadan önce, alelacele bir mütalaa hazırlamıştır" denildi.
 
HDP MYK tarafından yapılan açıklamanın tam metni şöyle: 
 
"Diyarbakır Büyükşehir Eş Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı, 19 Ağustos 2019’da kayyım darbesi ile görevden uzaklaştırıldıktan sonra, yargı eliyle hazırlanan komplo sonucu 21 Ekim 2019’da gözaltına alınarak tutuklanmıştır. İktidar tarafından kayyım atamasına bahane yapılmak üzere hazırlanan ve tutuklu yargılandığı dosya, 25 Kasım 2019’da Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye başlanmıştır.

Yapılan ilk duruşmada mahkeme heyeti dosyayı mütalaa için savcılığa göndermiştir. İddia makamı da 10 Şubat 2020 tarihinde yapılacak olan ikinci duruşmadan önce, alelacele bir mütalaa hazırlamıştır.

İktidarın emir eri olarak çalışan savcılık, hazırladığı mütalaada Adnan Selçuk Mızraklı’nın Demokratik Toplum Kongresi, Sarmaşık Yoksullukla Mücadele Derneği ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği üyeliklerini örgüt üyeliği suçu olarak değerlendirmiştir. Bu değerlendirmede ise ağırlaştırılmış müebbet ile yargılanan ve işini iyi yaparsa kendisine beraat sözü verilen Hicra Berna Ayverdi isimli itirafçının gerçekdışı ve mesnetsiz aykırı beyanlarını dikkate almıştır. Bu kişi tutuklu olduğu cezaevinden de salınmıştır.

Adnan Selçuk Mızraklı hakkında mütalaanın ilk duruşmada istenmesinin ve alelacele hazırlanmasının amacı, iktidarın kayyım atamalarını kamuoyu nezdinde meşru hale getirme çabasıdır. Savcılık bu amaca hizmet etmek için tamamıyla hukuksuz bir mütalaa hazırlamıştır.

Örgüt üyeliği suçuna delil olarak gösterilen kurumlardan biri olan DTK, yasalara uygun usul ve esaslara göre kurulmuş, çalışmalarına halen devam eden bir kurumdur. DTK’ye TBMM tarafından, yıllar önce yapılan yeni Anayasa görüşmeleri sürecinde, katkıda bulunmaları için davetiye gönderilmiş ve görüşleri Meclis’te dinlenmiştir. DTK, çeşitli resmi toplantılara davet edilmiş bir kurumdur.

Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin defalarca hukuka uygun olarak kurulmuş derneklere yapılan üyeliklerin örgüt üyeliği suçuna gerekçe gösterilemeyeceğine, bunun örgütlenme özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin kararları olmasına rağmen, yargı mensupları hukuku ve Anayasa’yı  çiğnemekte ısrar etmektedir.

Savcılığın mütalaasında, Kürt halkının demokratik ve anayasal hak mücadelesi, “sözde Kürt halkının direnişi” sözleri ile değerlendirilmiştir. Savcılığın sözde olarak nitelendirdiği, Diyarbakır’da yaşayan yüzbinlerce yurttaşın iradesidir. Üstelik sadece Diyarbakır’da değil, bu ülkede ve topraklarda yaşayan milyonlarca insanın iradesidir. Savcılık, bu yaklaşımı ile Kürt halkını rencide etmiştir.

Adnan Selçuk Mızraklı, 31 Mart seçimlerinde seçilerek iş başına gelmiş bir Büyükşehir Belediye Eş Başkanıdır. Mızraklı, Saray’ın ve iktidarın tetikçisi yargı ne karar verirse versin, Diyarbakır’ın gerçek belediye başkanıdır. Tutuklama ve cezalarla HDP’li siyasetçiler sindirilemez.

Halkın meşru ve demokratik iradesini gasp eden, sandık hukukunu ve adaletini yok sayan, demokratik siyaseti işlevsiz kılan AKP-MHP iktidarı ve ona bağımlı çalışan yargı mensupları mutlaka evrensel hukuk ilkelerine göre yargılanacaklardır. Halkın vicdanında ise bu irade gaspçıları çoktan mahkum edilmişlerdir."