HDP Sözcüsü ve Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, Diyarbakır’da yarın yapılacak toplantının ardından yayımlanacak bir deklarasyonla referandum için 'hayır' kampanyasını başlatacaklarını söyledi. Özellikle en yüksek oy alınan bölgelerden kampanyanın başlatılacağına dikkat çeken Bilgen, "Hem sandığa gitme oranını yükseltme hem de son birkaç yıldır yaşatılan baskıya yönelik kararlı tutumu ortaya koyacak bir çalışma yapacağız" dedi. "Tüm baskılara korkutmalara rağmen herkesin bulunduğu yerden hayır kampanyasını örgütlediğini görüyoruz" ifadesini kullanan Bilgen, "Aslında baskılar ters tepiyor ve tam da demokrasinin gereği olarak halkın kendi geleceğine sahip çıkarak iradesini kendisi gösteriyor" diye konuştu.
Bilgen’in verdiği bilgilere göre, HDP en yüksek oy aldığı bölgede hayır oylarını yükseltmeye çalışacak. Diyarbakır’da yarın yapılacak toplantının ardından bir deklarasyonla kampanya başlatılacak. 5 Şubat’ta Ankara’da kadınlar, 6 Şubat’ta İstanbul’da HDP’li milletvekillerinin de katılımıyla deklarasyon yayınlanacak. Gözaltı koşulları da dikkate alınarak yapılacak kampanya da HDP örgütünün bulunduğu her yere gitme kararlığında.
Bilgen’in T24’e değerlendirmeleri şöyle:
"Biz yarın referandum sürecini özellikle çok yüksek oy aldığımız bölgelerdeki kampanyasını başlatacağız. Hem sandığa gitme oranını yükseltme hem de son bir kaç yıldır yaşatılan baskıya yönelik kararlı tutumu ortaya koyacak bir çalışma yürüteceğiz. Diyarbakır’dan sonra 5 Şubat’ta Ankara’da kadınlar, 6 Şubat’ta bizlerin de katıldığı bir deklarasyon yayınlanacak.
"Bu deklarasyonlarda bir kere yasadıklarımıza OHAL’a dikkat çekeceğiz ve demokrasi talebi etrafından buluşan bir hayır deklare edeceğiz.
"Davaların içeriği böyle bir uygulamayı gerektirmeyecek şekilde, örneğin son 4 arkadaşımız ben de dahil gözaltına alınmama neden olan dava MYK toplantısı sonrası atılmış üç twetle ilgili yani o zaman bundan üç yıl öncesi yanlış hatırlamıyorsam o konuda milletvekili olmayan MYK üyelerimiz defalarca savcılığa ifade vermeye fakat bazıları ifade vermiş bazıları da çoğu kere de dosyası savcının değiştiği gerekçesiyle arkadaşlarımız ifade veremeden geri dönmüş. Böyle dosya nedeniyle gözaltı uygulaması yapmak tutuklama talebinde bulunmak adli kontrol şartı ile yurtdışı yasağı ile bırakmak bu tablonun ne kadar yargı mantığından uzak ve siyasi hesaplarla yürütüldüğünü gösteriyor.
"Referandum koşullarına fiilen girilen bir ortamda yani demokratik siyaset yapılmasının imkansızlaştığı her gün milletvekillerimizin, parti yöneticilerimizin vakitlerini adliye koridorlarında geçirmeye mahkum edildiği bir süreçten geçiyoruz, tablo bu.
"Siyasetin önünün kesilmesinin haksız bir yarışın gerçekleşir olmasını toplumsal duyarlılığı olan herkesin göreceği düşüncesindeyiz. Parlamentodan millete vekaleten sonuçlandırılmayan sürecin artık doğrudan toplum tarafından sahiplenmesi ve yönetilmesi gerekiyor. Biz bu duyarlılığı hissediyoruz ve tüm baskılara korkutmalara rağmen herkesin bulunduğu yerden hayır kampanyasını örgütlediğini görüyoruz. Aslında baskılar ters tepiyor ve tam da demokrasinin gereği olarak halkın kendi geleceğine sahip çıkarak iradesini kendisi gösteriyor.
"Biz şunu önemsiyorduk, toplumsal hareketlerin kadın, çevre inanç gurupları ve insan hakları hareketi onların çalışmalarını yürüttüğü güçlü oldukları yerlerde onlara destek vereceğiz ama biz de de örgütlerimizin olduğu bütün illerde çalışmalarımızı halk toplantılarıyla devam ettireceğiz."