T24
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Türkiye’nin Zeytin Dalı Harekatı kapsamında yönetimini devraldığı Afrin’de ‘talan, işkence ve kadın pazarı’ olduğunu söyledi. Temelli, “Afrin Afrinlilerindir dediğimizde bizi suçlayanlar bugün gidip Afrin’e baksın. Orada talan var, işkence var, orada kadın pazarı var. Kimdir bunlar, ÖSO çeteleridir. ÖSO’ya arka çıkarak Suriye’nin en barışçıl bölgesi Afrin’i bu hale getirdiler. Şimdi İdlib’ten bahsediyorlar” dedi.
Partisinin Cizre İlçe Örgütü’nde yapılan halk toplantısında konuşan Temelli, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’yla ilgili olarak da, “Türkiye Cumhuriyet’inin 95’inci yılı nasıl tasvir edilir, nasıl anlatılır, denirse bunu anlatacak fotoğraf Cizre’dir. Cizre abluka altındadır, Cizre’den bir mahalleden diğerine giderken size GBT kontrolü yapıyorlarsa işte cumhuriyetin 95’inci yılının fotoğrafı budur. Cizre’de yoksulluk, işsizlik diz boyu ise işte cumhuriyetin 95’inci yılı budur. Cizre’de cumhuriyetin 95’inci yılı zulümdür, kayyumdur, toprağını ekememek, hayvancılık yapamamaktır” ifadelerini kullandı.
Temelli’nin açıklamasının öne çıkan bölümleri şöyle:
-Cumhuriyet’in 95’inci yılı kutlanıyor ama kutladığınız şey budur, yapamadıklarınızdır. Bir ülkede ortak irade ile bir arada yaşamayı var edememenizdir. Demokratik cumhuriyeti inşa edememenizdir. Bugün İstanbul’da 3. Havalimanı’nda anlattığınız şey bir illüzyon, bir yanılsamadır, bu ülkenin halklarından çaldıklarınızdır. Gerçeklik, Türkiye halklarının, emekçilerin, kadınların içinde bulunduğu durumdur. 3’üncü Havalimanı'nda anlatacaklarınız değil, gerçeklik Cizre’dedir, buradadır. Bunu değiştireceğiz. Değiştireceğimiz şey cumhuriyetin demokratikleştirilmesi yönünde atacağımız adımlardır.
-Biz bunun iddiası ile mücadele ediyoruz. Bu otoriter rejime karşı 95 yıl sonra karşı karşıya olduğumuz şey bu rejim ise, biz de mücadelemizde demokratik cumhuriyeti var etmek için kararlı bir şekilde yolumuza devam edeceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Türkiye nasıl demokratikleşir, aradığı barışa nasıl kavuşabilir, bunun için ne yapmalıyız? Biz bütün mücadelemizi buna vermişken, bugünkü iktidar HDP’yi, Kürtleri düşmanlaştırarak halklar arasına nefret tohumları ekerek kendi ikbalini düşünen bir iktidardır. Kendi ikbalini düşünmek için bugün zulüm her yerdedir. Zulüm sadece Cizre’de değildir, Cizre’de bu zulüm yaşanırken sırtını buraya dönenler bu iktidardan yakınıyorlar.
-Bu şiddet bu zulüm gelip sizin de kapınızı çalar, faşizmin kurumsallaşmasına karşı durmazsanız gelir kapınızı çalar. Geleceğinizi sizden alır götürür. Bu iktidara, zihniyete karşı birlikte yan yana mücadele etmeliyiz. Ortak vatanımızda demokratik cumhuriyeti var etmeliyiz. Bunu hep birlikte var etmeliyiz. Bundan başka yolumuz yoktur. Başka yol arayanların çarpacağı duvar bu rejimdir. Partili cumhurbaşkanı sistemi ile gelinen yer sorun yumağıdır. Ekonomik, siyasi sorunlar, yönetememe krizi her yerde. Ülke o denli bir yere sürüklenmiştir ki ne dış politika ne iç politika da itibar kalmamıştır.
-Bizim başarımız sadece bu topraklara değil, Orta Doğu halklarına da barışı getirecektir. Karşımızdaki zihniyet zulmü Orta Doğu’ya yaymıştır. Suriye savaşı bunun sonucudur. Suriye’de çözümün, Suriye halklarının iradesinden geçtiğini söyledik. Afrin Afrinlilerindir dediğimizde bizi suçlayanlar bugün gidip Afrin’e baksın. Orada talan var, işkence var, orada kadın pazarı var. Kimdir bunlar, ÖSO çeteleridir. ÖSO’ya arka çıkarak Suriye’nin en barışçıl bölgesi Afrin’i bu hale getirdiler. Şimdi İdlib’ten bahsediyorlar. Silahlı gruplar ne olacak belirsiz, bu silahları bırakacaklar mı belirsiz. Bunlar bu kadar suç işlediler, bu kadar insanın yerinden yurdundan olmasına sebep oldular. Bunlar soruşturulmayacak mı bu da belirsiz. Yapılan şey pazarlık. Suriye'yi cehenneme çevirmiş bir iktidar var karşımızda. Şimdi gitmişler İstanbul’da 4’lü zürve yapıyorlar daha önce de 3’lü zirve yapıyorlardı. Dedik ki buradan çözüm çıkmaz, kaos çıkar. Nitekim öyle oldu. Şimdi masadan İran kalkmış Fransa ve Almanya oturmuş. Suriye halklarına rağmen çözüm bulamazsınız. Karşılaşacağınız şey çözümsüzlüktür ama bu iktidar çözümsüzlükten besleniyor. O yüzden derdi Suriye’de çözüm değil, Suriye’de çözümsüzlüğün uzamasıdır. Biz askeri yöntemlerin çözüm olmadığını siz tırlarla silah gönderirken söyledik
-Askeri yöntemlerle Suriye’de çözüm olmaz diyorlar. Bunu biz söylüyorduk sana. Tırlarla silah gönderdiğinde söylüyorduk. "Kobanê düştü düşecek" dediğinde söylüyorduk. Kobanê düşerse bütün Suriye yanar dedik. Şimdi Kobanê halkına, Suriye halklarına destek olanları yargılıyorsunuz. Askeri çözüm yok diyorsunuz diğer taraftan Kobanê’ye, Fırat’ın doğusuna yönelik top atışları başlatıyorsunuz, Fırat’ın doğusunu ateş çemberine çekmeye çalışıyorsunuz. Oysa orada barış var, Fırat’ın doğusunda Suriye halkları barış içinde yaşıyor. Suriye’de çözümün yolunu tıkamak için sürekli Fırat’ın doğusunu hedef gösteriyorsunuz.
-Suriye’deki çözümü Suriye halkları, Suriye içinde var edecektir. Bunun başka yolu yok. Aynı şekilde Türkiye’de de bugün cumhuriyetin 95’inci yılında içine sürüklendiğimiz bu şiddet ve baskıdan kurtulmanın yolu yine Türkiye halklarının ortak iradesinden geçiyor. Bunun da başka yolu yok. Söz yetki karar halkta olmalı. Bunun da ilk adımı kayyumlardan kurtulmak olacak. Nerede kayyum varsa, bütün kayyumları faşizmin çöplüğüne süpürüp atacağız. Bunu bildiği için bu kayyumcu zihniyet korkuyor. Bunu bildiği için kaygılı. O yüzden sabah akşam bize saldırıyor, bizleri suçluyor, tehdit ediyor. Bütün toplumu terörize ediyor. Onlara göre herkes terörist. Ellerinde TMK var ne zaman hakkınızı ararsanız "terörist"siniz. Onlarca, yüzlerce arkadaşımızı geçtiğimiz günlerde yine gözaltına aldılar. Çünkü bu arkadaşlarımız 24 Haziran’da seçim çalışması yürütmüş. Yine çalışma yürütüyorlar, onlar da karşı kampanyaya başladılar, savcılar, kaymakamlarla ve valililer beraber bu operasyonlara başladılar. "KCK üyesi şüpheliler gözaltına alındı" diyorlar. Ne KCK’si… Suçlanacak hiçbir şey olmadığı için o bomboş fezlekelerle arkadaşlarımız rehin tutuluyor. Tıpkı 6 bin arkadaşımızın rehin tutulması gibi. Bu ülkeye barış, özgürlük gelsin diye mücadele edenler geçmiş dönem eşbaşkanlarımız, belediye başkanlarımıza kadar hepsi şu anda rehinler. Bir suçları olduğu için değil, demokrasi mücadelesinde oldukları ve bir sevdaları olduğu için. Bu arkadaşlarımız bizim mücadelemizle en yakında zamanda özgür kalacak.