HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, dün (11 Haziran) Kocaeli'de düzenlenen mitingde, HDP'nin cezaevinde bulunan cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş'a yönelik “idam” sloganlarına "Parlamento getirseydi ben onaylardım" karşılığı veren umhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a "Senin boyunu da aşar, çapını da aşar" yanıtını verdi. Buldan, "İdamı gündeme getirecek kadar siyasetten yoksun bir iktidar partisi var" dedi.
Erdoğan'ın Demirtaş'ı "suçlağı" Kobani olaylarının açığa çıkması için mücadale verdiklerini belirten Buldan, " Kuralım bir komisyon, çıkaralım açığa. 6-8 Ekim olaylarının arkasında kim var açığa çıksın" çağrısında bulundu.
HDP Eş Genel Başkanı Buldan'ın Gaziantep'in Şehitkamil ilçesinde düzenlenen halk buluşmasındaki konuşmasından satır başları şöyle:
"Antep, IŞİD çetelerinin örgütlendiği bir kenttir. IŞİD’in burada cirit atmasına göz yumanlar, Antep katliamından birebir sorumludur. İstenseydi bu katliamların sorumluları açığa çıkarılırdı. Roboski, Ankara, Suruç, Antep katliamları; tüm bu katliamların arkasındaki karanlık güçler devletin, hükümetin bilgisi dahilindeydi. Bunların araştırılmasını istedik. Meclis’te, Araştırma komisyonları kurulsun dedik. Ama AKP-MHP izin vermedi.
Bizler ülkemizde yaşanan tüm katliamların sorumlularının ortaya çıkması için mücadele ediyoruz. HDP olarak bu katliamların peşini bırakmayacağız. Bu katliamların sorumlularını açığa çıkaracağız.
Biz 6-8 Ekim olayların da açığa çıkması için büyük mücadele verdik. Bunun da önüne geçtiler. Bugün sevgili Selahattin Demirtaş’a saldırmalarının, HDP’ye saldırmalarının sebebi bu. Biz, “cinayetler açığa çıksın, katliamlar açığa çıksın” diyoruz, Recep Bey meydan meydan Selahattin Demirtaş’ın eline kan bulaştığını ifade ediyor. Buradan hodri meydan diyoruz. Kuralım bir komisyon, çıkaralım açığa. 6-8 Ekim olaylarının arkasında kim var açığa çıksın.
“Kobani düştü düşecek” diyen Recep Tayyip Erdoğan, karanlık güçlerin devreye girmesiyle başlayan olaylardan Selahattin Demirtaş’ı sorumlu tutuyor. Ama şunu bilin, Kobani düşmediği için AKP’nin bütün planları suya düştü. Kobani’nin düşmesine izin vermeyen de Kürtler olmuştur.
Öyle bir anlayış var ki, Kürdü görmeyen tanımayan inkar eden bir anlayış, Bu anlayışı, bu zihniyeti sandığa gömeceğiz. Çünkü Kürt halkını inkar eden anlayış siyaset arenasında kendi geleceğini kuramaz. AKP de geçmişte, Kürtleri inkar eden zihniyetler gibi. O iktidarlar nasıl tarihten silindiyse, AKP’nin de gideceği yer çöp sepettir.
AKP, Türkiye’ye artık bir umut vaat etmiyor. Yaşananlar, çekilen acılar ortada. Antep de hem ekonomik hem sosyal anlamda her türlü zulüm ile karşı karşıya. Antep esnafı, siftah yapmadan dükkanını kapatacak durumda. Onların derdi, Antep’in sorunları değil, onların derdi kendi yandaşları, akrabaları. Kendi yandaşlarına nasıl para verirler, onları nasıl zengin edebilirler. Uğraştıkları tek mesele bu. HDP olarak halkımıza şunun sözünü veriyoruz. HDP 24 Haziran’dan sonra parlamentoya girince her ilin sorunlarına katkı sağlayacak, halkımızla birebir ilgilenecek.
Cumhurbaşkanı adayımız Edirne Cezaevi’nde. Sevgili Selahattin Demirtaş’ı cezaevinde rehin olarak tutuyorlar. Bugün gördük ki her bir arkadaşımız birer Selahattin Demirtaş. Onlar Selahattin Demirtaş’ın cesaretinden korkuyorlar. Onlar Demirtaş’ın siyasetinden korkuyorlar. Onun için idam meselesini gündeme getiriyorlar. Recep Bey, meydanlarda Selahattin Demirtaş için “Parlamento’dan idam kararı çıkarsa onaylarım” diyor. Recep Bey’e şunu söylemek isteriz, Selahattin Demirtaş’ı ya da bir başka Kürdü idam etmek senin boyunu da aşar, çapını da aşar.
İdamı gündeme getirecek kadar siyasetten yoksun bir iktidar partisi var. Geçmişte bu ülke idamları gördü. Deniz Gezmiş, Adnan Menderesleri, Seyid Rızaları idam ettiler. O tarihler Türkiye tarihinde kara bir leke olarak anıldı. Şimdi aynı konuyu, aynı anlayışı gündeme getirenler şunu bilsin ki Türkiye halkları idama asla onay vermeyecek.
Onlar sevgili Selahattin Demirtaş için eli kanlı diyorlar, oysa Selahattin Demirtaş’ın eli barış elidir. Demirtaş’ın eli sevgi elidir. Keşke bir gün Selahattin Demirtaş’ın elini tutma zahmetine katlanmış olsaydılar. O zaman bugün onunla ilgili farklı şeyler söylerlerdi. Ancak her zaman kötü niyetle yaklaştılar. Milletvekili arkadaşlarımızı cezaevine koydular. Bizi siyasetin dışına atmaya çalıştılar. Ama biz her şeye rağmen barışın, insan haklarının, adaletin bu coğrafyada hakim olacağına inancımızı yitirmedik."